Halil Çadır: “Şamlı Hafız Tevfik’in mektubunda geçen “meşreben Hazret-i Osman-ı Zinnureyn…” 1 ifadesini açıklar mısınız?”
Kutsî Çekirdek-Muhteşem Ağaç
Risale-i Nur Asr-ı Saadetten asrımıza intikal eden bir derstir. Bundandır ki, Risale-i Nur hizmetinde dört halifenin mesleği, meşrebi, karakteri, izi, özü, yüzü mevcuttur.
Nasıl çekirdekte ağacın bütün hususiyetleri öz olarak, meşrep olarak, fihriste olarak bulunur. Ağaç ise çekirdeğin açılımıdır: Çekirdekte var olan gizlenmiş program ağaçta kendini gösteriyor, dal budak oluyor. Çekirdeğin mahiyeti ağaçta ortaya çıkıyor.
İşte dört halife olan Hazret-i Ebu Bekir (ra), Hazret-i Ömer (ra), Hazret-i Osman (ra), Hazret-i Ali (ra), Hazret-i Hasan (ra) ve diğer evlâd-ı Resul (asm) olan Hazret-i Hüseyin (ra) Efendilerimiz, bu dinin iniş sürecinin başında birer nuranî çekirdektirler. Beşinci halife olan Hazret-i Hasan’ın yarım hilâfetinden sonra hilâfet saltanata dönüyor.
Bediüzzaman hizmet ettiği daireyi o kudsî çekirdeklerle tarif ediyor: “Üveysi bir surette doğrudan doğruya hakikat dersimi Gavs-ı Azamdan (ks) ve Zeynelabidin (ra) ve Hasan, Hüseyin (ra) vasıtasıyla İmam-ı Ali den (ra) almışım. Onun için, hizmet ettiğimiz daire onların dairesidir. 2
Bu kudsî çekirdekler beşinci halifenin devamı unvanına lâyık Risale-i Nur’da açılıma geçmiştir. Yani bu muhteşem ağaç, o kudsî çekirdeklerin devamlılık esasına göre mütemmim cüz’ü olmuştur.
Üniversite Nur Talebeleri adına yapılan açıklamada şu tesbit bu meyanda dikkat çekicidir: “Risâle-i Nur, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Efendimizin nûrânî meşrebini ve Sahabe-i Kirâmın âlî seciyesini beyân eden bir nur ve feyiz hazînesidir.” 3
Mustafa Hulûsi’nin Mektubu
Kuleönü’nden Sofuoğlu Mustafa Hulûsi’nin, Barla Lâhikası’nda yayımlanan mektubunda geçen şu cümlesi bu meseleyi özetliyor: “Hem Hazret-i Ebu Bekir-i Sıddık (ra) ve Hazret-i Ömer (ra) ve Hazret-i Osman’ın (ra) meşrebini Risale-i Nur takip etmiş. Hem İmam-ı Ali’nin (ra) bir veled-i manevîsi olduğunu, Celcelûtiye’yi tefsir ile Risale-i Nur’un kıymetini ve vazifesini Risale-i Nur göstermiş.” 4
Öyle ki, Bediüzzaman Hazretleri’nde Hazret-i Ebu Bekir’in (ra) sıddîkiyeti, izzeti ve vakarı… Hazret-i Ömer’in (ra) şirke, küfre, putperestliğe ve haksızlığa karşı duruşu, hakperestliği, celâdeti, adaletperverliği… Hazret-i Osman’ın (ra) tevazuu, şefkati, merhameti, hayâsı, edebi, hilmi, Kur’ân hizmeti… Hazret-i Ali’nin (ra) takvası, itaati, cesareti, şecaati, ilmi, irfanı tecelli etmiştir. Keza Hazret-i Hasan’ın (ra) yarım kalmış hilâfeti, kıyamete kadar Bediüzzaman Hazretleri ile tamamiyete kavuşmuştur. Hazret-i Hüseyin’in (ra) Emevî saltanatına karşı savunduğu ve şehid olduğu hürriyet-i şer’iye dâvâsı keza Bediüzzaman’da tecelli etmiştir.
Nitekim Eşref Edip’in şu tesbiti de meselemizi teyit ediyor: “Kalbi bir Sahabî kadar îmanla dolu. Rûhunda, Ömer’in şehâmeti var. Yirminci asırda Devr-i Saadeti nefsinde yaşatan bir mü’min. Bütün hedefi îman ve Kur’ân. İslâm’ın gayetü’l-gayesi olan “Tevhid” ve “Allah’a îman” esâsı, onun ve Risâle-i Nur’un en büyük umdesidir. Devr-i Saadette, Müslümanlığın ilk kuruluş zamanlarında olsaydı, Hazret-i Peygamber (asm), Kâbe’deki putların parçalanması vazifesini ona verirdi. Şirke ve putperestliğe o derece düşmandır.” 5
Benzer Özellikler
Hazret-i Osman’ın ve Bediüzzaman’ın ortak meşreplerden bazıları ise şöyledir:
1- Şefkat ve merhamet. Hazret-i Osman (ra) şefkat ve merhamet yönüyle müstesna bir ahlâka sahiptir. Risale-i Nur’un ise dört esasından birisi şefkattir.
2- Siyasette hilm ve muktesit meslek. Hazret-i Osman (ra) halife iken kendi katlini isteyen fitnecilere sırf bu meslek sebebiyle karşılık vermekten bile kaçınmış ve nihayet şehit düşmüştür. Siyasette muktesit meslek, hilm ve müsbet hareket, Risale-i Nur’da da belirgin birer karakter şeklinde ifadesini bulmuştur.
3- Kur’ân hizmeti hem Hazret-i Osman’da, hem Bediüzzaman’da en temel hareket merkezi olmuştur.
Dipnotlar:
1- Barla Lâhikası, s. 118. 2- Emirdağ Lâhikası, s. 61. 3- Tarihçe-i Hayat, s. 603. 4- Barla Lâhikası, s. 101. 5- Tarihçe-i Hayat, s. 541.