Muzaffer Bey: “Kardeşler arası mübayeneti aşmak için üzerimize düşen vazifeler nelerdir?”
Farklı Beden, Tek Ruh
Biz İhlâs Risalesi okuruz. Bizde mübayenet olmaz. Çünkü İhlâs Risalesi’ne göre, biz tek bir vücudun eczası hükmündeyiz! Farklı bedenlerde olsa da, tek bir ruh mahiyetindeyiz! Bir fidanın güller açan dalları hüviyetindeyiz!
Bütün azalarımızı toplasanız, tek bir insan-ı kâmil eder! Biz iki değiliz; bizden ikilik çıkmaz!
Bizim bir elimiz diğer elimize rekabet etmez, bir gözümüz bir gözümüzü tenkit etmez, dilimiz kulağımıza itiraz etmez, kalbimiz ruhumuzun ayıbını görmez. Bilâkis birbirinin noksanını ikmal eder, kusurunu örter, ihtiyacına yardım eder, vazifesine muavenet eder. Yoksa vücudumuzun hayatı söner, ruhu kaçar, cismi dağılır. 1
Biz insan-ı kâmil ismine lâyık bir şahs-ı mânevînin âzâlarıyız. Ve hayat-ı ebediye içindeki saadet-i ebediyeyi netice veren bir fabrikanın çarkları hükmündeyiz. Ve sahil-i selâmet olan Dârüsselâma ümmet-i Muhammediyeyi (asm) çıkaran bir sefine-i Rabbâniyede çalışan hademeleriz. 2
İhlâsın sırrını kendimizde yerleştirmediğimizde, şimdiye kadar kazandığımız hizmet-i kudsiyenin kısmen zayi olacağından endişe ederiz. Hem şiddetli mes’ul olacağımızı ve mahşerde zor hesaplarla karşılaşacağımızı bilir ve titreriz. “Âyetlerimi az bir bedel ile satmayın!” 3 âyetindeki şiddetli nehy-i İlâhiye mazhar olmaktan korkarız.
Korkuyoruz ve Titriyoruz!
Saadet-i ebediye zararına manasız, lüzumsuz, zararlı, kederli, hodfuruşane, sakil, riyakârâne bazı hissiyat-ı süfliye ve menafi-i cüz’iye hatırı için ihlâsı kırmamızın bize hiçbir kemal vermeyeceğini biliriz. Korkarız ki, ihlâsı kırdığımızda, bu gafletimiz, bu hizmetteki umum kardeşlerimizin hukukuna tecavüz olacaktır! Hizmet-i Kur’âniyenin hürmetine taarruz olacaktır! Hakaik-ı imaniyenin kudsiyetine hürmetsizlik olacaktır! Bundan titriyoruz!
Biz, ihlâsı kıracak esbaptan, yılandan ve akrepten çekindiğimiz gibi çekiniriz! Çünkü ihlâsı kıran her söylenti, her dedikodu, kardeşe fırlatılan her çamur biliriz ki, yılandan ve akrepten daha zehirlidir. Kardeşe çamur atmaya kalksak, o çamur önce bize bulaşır; önce incinen biz oluruz!
Çünkü bizde ikilik yoktur! Çünkü biz biriz!
Bir fabrikanın çarkları nasıl, birbiri ile rekabetkârâne uğraşmaz! Birbirinin önüne geçmez, birbirine tahakküm etmez! Birbirinin kusurunu görerek tenkid edip hizmet şevkini kırmaz!
Bilâkis bütün istidatlarıyla birbirinin hareketini umumî maksada yöneltmek için yardım eder. Hakikî bir tesanüt, bir ittihatla gaye-i hilkatine yürür. Biz de öyleyiz!
Eğer zerre miktar bir tahakküm karışsa, bu tahakkümün fabrikayı karıştıracağını, hizmetlerini neticesiz ve akim bırakacağını, bu durumun fabrika sahibinin fabrikayı kırıp dağıtmasına sebep olacağını bilir ve titreriz.
Biz Ölümü Gülerek Karşılarız
Biz binlerce müttehit adam gibiyiz. Ara sıra ittihadımızda görülen arızalar nazarlıktan ibarettir. Kem gözlere karşı… Bizde gerçekte arıza olmaz! Gerçekte ittihadı sarsan bir durum olmaz! Biz birbirimize fenafi’l-ihvan ipiyle sımsıkı kenetliyiz! Mesleğimizin sırrı uhuvvettir.
Bundandır ki, çoğu zaman kendi hissiyat-ı nefsaniyemizi unuturuz; yekdiğerimizin meziyetleriyle ve hisleriyle yaşarız!
Bu sebeple biz her birimiz her birimizin gözüyle bakar, her birimizin kulağıyla işitir, her birimizin aklıyla düşünür, her birimizin eliyle çalışırız.
Biz tesanüdümüzle ölüme karşı da siper almışız! Çünkü ölüm gelse bir ruhu alır. Sırr-ı uhuvvet-i hakikiye ile, rıza-yı İlâhî yolunda, âhirete müteallik işlerde kardeşlerimiz adedince ruhlarımız olduğundan, birimiz ölse, “Diğer ruhlarım sağlam kalsınlar. Zira o ruhlar her vakit sevapları bana kazandırmakla mânevî bir hayatı idame ettiklerinden, ben ölmüyorum” diyerek, ölümü gülerek karşılarız. Ve “O ruhlar vasıtasıyla sevap cihetinde yaşıyorum, yalnız günah cihetinde ölüyorum” der, rahatla yatarız.
Bize dünyanın hiçbir ışığı ikilik vermez! Çünkü dünyanın hiçbir ışığı ne kadar büyük de olsa, bizim hacmimizden büyük değildir! Bizi tek bir insan-ı kâmil kılan bağ ise, kâinatın bütün kürelerini birbirine bağlayacak kadar güçlüdür.
Öyleyse bize ikilik vermeye –evvel Allah- kimsenin gücü yetmez! Biz biriz!
Dipnotlar:
1- Lem’alar, s. 276.
2- Lem’alar, s. 276.
3- Bakara Sûresi: 41.