Geçtiğimiz hafta İzmir’in Seferihisar ilçesinin Payamlı köyünde programdaydık. Öncesinde bir grup öğrenci daha, bir hafta boyunca program yaptı. Ardından liseli öğrenciler geldi. Haftaya Üniversite öğrencileri gelecek inşallah. Onlar da bir hafta kalacaklar. Kâinatı tefekkür edecekler ve Risaleleri müzakere edecekler. Bir yıllık yorgunluğu orada atacaklar.
Bizim, ailelerle okuma ve müzakere programımız da 26 ve 27 Temmuz’da (Cumartesi ve Pazar günlerinde) aynı yerde olacak.
Müsait olanların bir an önce 05072175240 nol’u telefondan Ufuk Özaktaş ile irtibat kurarak gelmelerini bekleriz. Risale-i Nurları beraber okumak ve müzakere etmek, bir ayrıcalıktır, bizim farkımızdır; bizi yenileyecektir inşallah. Bekleriz.
Geçip giden günlerde nerelere zaman harcamıyoruz ki… Gelin, azıcık, iki günlük, zamanın bir kısmını ebedî âlem için faklı bir biçimde yüz akı olacak bir şekle çevirelim.
İki günü az görmeyin. İki güne çok şey sığar.
Kül Dağları
Payamlı’da bol orman ve yeşillik vardı; şimdi maalesef yok! Ağaçlar yanmış, kül olmuş! Bütün tepeler yeşildi; şimdi kapkara! Mandalina ağaçlarına kadar Allah’tan gelmemiş. Ama dağ tepelerinde çam ağacı ve çeşitli bölgesel ağaçlar vardı; yanmış kül olmuş!
Zaten kuru hava ve çokça rüzgâr… Ateşi bütün ağaçlara uçurmuş.
Bizim ders yaptığımız külliyenin önü, arkası, sağı, solu ateşin ulaştığı ve ağaç namına ne varsa yaktığı yerlerden… Ama ateş külliyemize ulaşmamış. Evet, ateş külliyenin önündeki kamelyaya da ulaşmamış. Köyün içine de ulaşmamış. Aslında köylülerden ateşi söndürmek ve yayılmasını önlemek için hiçbir çaba gösteren de olmamış. Olamamış yani. Ateş hızlı bir rüzgârla bir anda gelip, yakıp geçmiş.
Haza min fazli Rabbî. Allah’a şükredelim ve hizmetimize devam edelim. Okumamıza devam edelim. Gurur yapacak bir mesele değil çünkü. İpin ucu bizim elimizde değil!
İbret Almalı
Ateşin köyün içine ulaşmamış olmasını da köylüler köyde okunan Risale-i Nur’a yoruyorlar. Hiçbir evde hasar yok. Hiçbir bahçede de hasar yok şükür. Ama köyün ve bahçelerin dışında kalan yerler kömür ve kül deposu olmuş.
Risale-i Nur’un dünya ateşinden koruyucu olması ayrı bir şahitliğimiz. İnşallah ahiret ateşinden de korur diye dua ediyoruz.
Pencerelerden bakınca yemyeşil dağları görüyordunuz. Artık şimdi boz kül dağları ve tepeleri var yeşilliğin yerinde. Yeşillik kaybolmuş.
Ama olsun… Aslında o da bir ibretlik! Biz oraya ibret almaya ve tefekkür etmeye gidiyoruz. Bu ibretlik manzara bize ahiret ateşini hatırlattı.
Fakat her şey bir yana; insan onca millî servetin yanıp kül olmasına üzülüyor. Bu üzüntünün tanımı yok! Bu olmamalıydı. Ormanlarımız akciğerlerimizdir. Akciğerlerimizi yanmamalıydı.