"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dinimizde kadınların statüsü zor mudur?

Süleyman KÖSMENE
20 Şubat 2020, Perşembe
Halit Kara: “Toplumumuzda ve dinimizde kadınımızın statüsü oldukça zor değil mi? Dinî inancı zayıf kadınların şu lâkayt düzene sımsıkı sarılmaları, hoyratça yaşama istekleri bunun sonucu değil mi?”

TEK ÇARE  

Asrımız felsefesi aslında başını sert kayaya çarpmıştır. İslâmiyet gibi terütaze bir vahiy dininin karşısına, küstah fikirleriyle şımarttığı sefih medeniyeti çıkarmakla hata etmiştir. Çünkü inkâr edilemez ki, kadına gerçek statüyü İslâm dini kazandırmıştır. Sefih medeniyet havarilerinin yaptıkları gibi, yolda sokakta bağırmakla kadın statü kazanmamıştır.

Fakat ne var ki, Bediüzzaman’ın ifadesiyle, medeniyet libasını giymiş korkunç bir vahşet ve dışı süs, içi pis bir şeytan olan bu medeniyet 1, maalesef gençlerimizi ve kadınlarımızı hedefine koymuştur. ‘Kadınlara hürriyet, kadın hakları, kadın erkek eşitliği’ gibi kadın üzerine düzülmüş onlarca yalan üzerine tuzağını kurmuştur.

Bu tuzağa karşı tek çare gençlerimizin, kadınlarımızın ve insanlarımızın imanlarını taklitten tahkike çıkarmaktır.

İmanını kurtaran Müslüman bir hanıma, dininin kendisine verdiği değerler manzumesi onur ve şeref olarak yeter. Çünkü bu onur ve şeref Müslüman Hanımın hem dünyasını, hem ahiretini mamur edecektir. Çünkü o, sahte dostluklara değil, hakikî ve fedakâr hayat arkadaşlıklarına taliptir. Dünyanın kısacık mutluluğuna değil, ahiretin uzun ve esaslı saadetine taliptir. Sefih medeniyetin kişiliksiz alkışına değil, Allah’ın onurlu rızasına taliptir.

MEDENİYET KADININ DEĞERİNİ DÜŞÜRMÜŞTÜR  

Dinimizde kadınımızın statüsü zor değil, bilâkis kolaydır. Dinimiz kadını tesettürle ve aile bağlarını güçlendirerek korumuştur. Sefih medeniyet ise kadını ailesinden koparmış, tesettürünü almış, kem gözlere ve pis nazarlara karşı korumasız, sosyal hayatta güvencesiz bırakmıştır.

Dinimiz kadına değer vermiştir. Kadını evinin kraliçesi, işinin sultanı yapmıştır. Sefih medeniyet ise kadını değersizleştirmiş, reklâmın, hazzın ve menfaatin aracı kılmıştır.

Dinimiz kadının derecesini kul nezdinde ve Allah katında yükseltmiştir. Sefih medeniyet ise kadının derecesini düşürmüştür.

Dinimiz kadını ve erkeği birbirine emanet etmiş, acı günde ve tatlı günde birbirinin sadık muavini kılmıştır. Sefih medeniyet ise kadını da erkeği de bencilleştirmiş, riyakâr gülücüklerle sadâkati öldürmüştür.

Dinimiz kadını ve erkeği, Cennette de devam eden gerçek sevgi ile birbirine kenetlemiştir. Sefih medeniyet ise kadını ve erkeği dünyada bile saadet getirmeyen ve ayrılmalarla sona eren sahte ve ikiyüzlü bir sevgiye mahkûm etmiştir.

Dinimiz kadını ve erkeği fedakârlığa ve feragate dayanan diğerkâm ve samimî bir saygınlık ile birbirine hediye etmiştir. Sefih medeniyet ise kadına hürriyet diye diye, kadını da erkeği de hodgam ve kendini beğenmiş bir yapıya boğmuş, aynı evin içinde her ikisini de yalnızlaştırmıştır.

SEFİH MEDENİYET KAYBEDECEKTİR  

Dinimiz kadını kabiliyetlerinin inkişafı konusunda hürleştirmiş, ama Allah’ın kulu kılmış; sefih medeniyet ise kadını nefsinin ve bütün beşerin hevesatının kölesi yapmıştır.

Dinimiz kadını iffet, namus, ar ve hayâ değerleriyle süslemiş, hem bedenini, hem ahlâkını güzelleştirmiş, Cennete lâyık bir dereceye yükseltmiştir. Sefih medeniyet ise kadını bu yüksek değerlerden soyutlamış, kıyafeten de soyarak yem gibi kem baronların önüne atmıştır.

Dinimiz kadının hem dünyasını, hem ahiretini kurtarmayı esas almıştır. Sefih medeniyet ise, kadından ve gençten başlayıp bütün insanlık âlemini bozmayı ve baştan çıkarmayı esas almıştır.

Dinimiz bozulmamış son İlâhî dindir. Sefih medeniyet ise bir din değil; agnostik, şüpheci, inkârcı ve cerbezeci felsefenin kılavuzluğunda bir hayat masalıdır.

Dinimiz bir değerler armonisidir. Değerleri kabullenmek, özümsemek ve yaşamak çaba ve emek ister. Sefih medeniyet ise insanı yükümsüzleştirmiştir.

İnsan nefsi haramlar ve helâller gibi sınırlar istemiyor. Yükümlüksüz ve keyfemayeşa bir hayat tarzı daha hoşuna gidiyor. Bu sebeple sefih medeniyet ona daha cazip geliyor.

Vicdanlar ise İslâm’ın gerçekliğine açtır. Nefsi ile vicdanı arasında seçim yapmak durumunda olan Müslüman Hanım, vicdanını seçtiği gün sefih medeniyet kaybedecektir.

Okunma Sayısı: 2720
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Halit Kara

    20.2.2020 19:27:57

    Süleyman hocamizdan Allah razi olsun,sorumuza muhteşem cevaplar vermiş olup arşivlerde korunacak kiymetteki ifadelerle belleklerimize nakşetmistir. Çokça paylaşip saklayacagim INŞALLAH.

  • barış

    20.2.2020 09:38:06

    Allah razı olsun. Son zamanda okuduğum en guzel dini ahkamı içeren bir yazı.

  • Abdurrahman AYDIN

    20.2.2020 02:18:31

    Allah razı olsun. 🙂 Biri, insanı a'lay-ı illiyîne yüksekten, diğeri esfel-i safilîne alçaltan iki medeniyetin, kadın örneği üzerinden mukayesesi ne kadar güzel olmuş. Artık kim kendini nereye layık görüyorsa oraya talip olur. Evet "İman insanı insan eder. Belki onu sultan eder..."

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı