Bilimler Kur’ân’ı Doğrular

Bilimsel gerçeklere uymayan tek bir ayet söz konusu olmadığı gibi, bunu düşünmek bile abesle iştigaldir. Bediüzzaman’ın ifadesiyle Kur’ân kâinatın tercümanıdır.1 Kâinat ise bir Kur’ân-ı Kebir’dir.2 Bilimler de Allah’ın kâinat kitabına koyduğu kanunları çözmeye çalışan birer disiplindir. Ne Kur’ân bilimlere, ne bilimler Kur’ân’a ters düşmez. Kâinatı yaratan, Kur’ân’ı gönderenden başkası değildir. Eğer bir ters durum varsa, yanlışlık bilime, doğruluk Kur’ân’a aittir.   

Örnekler çoktur: Dünyanın dümdüz yayılıp döşendiğini3 ifade eden ayetler dünyanın bugün bilinen yuvarlak şekliyle yayılıp döşendiğini anlatır. Naziat Suresi 30. Âyet, “Yeryüzünü yayıp deve kuşu yumurtası biçiminde yuvarlattı.” Manasını “dehâhâ” kelimesi ile veriyor ki, tam bir ilmî mu’cizedir. Bu ayet indiğinde Avrupalılar dünyanın dümdüz bir tepsi biçiminde olduğuna inanıyordu. 

Kâinat Ayetleri

Kur’ân güneşin de sistemiyle birlikte döndüğünü4, dünyanın, güneşin ve ayın bir yörüngede yüzdüğünü5 bildirdiği asırda, insanlık dünyanın dönmediğini sanıyordu.

Asrımızda keşfedilen kâinatın bir ilk çekirdekten yaratıldığı hakikatını Kur’ân 1400 yıl önce Enbiya Suresinin 30. Ayetinde bildirmişti. Gezegenlerin ve yıldızların boşlukta nasıl döndüklerini fizik ilmi asrımızda “çekim kanunu” ile izah etmiştir. Oysa çekim kanunu 1400 yıl önce Kur’ân’ın ayetlerine “biğayri amedin” (direksiz olarak) ifadesiyle girmiştir.6

İnsanoğlu bundan yüz yıl öncesine kadar ayın nurdan ibaret olduğunu sanıyordu. Oysa Kur’ân 1400 yıl önce ayın ışığı olmadığını, fakat ışığı yansıtıcı olduğunu bildiriyordu.7 

İlmî Mu’cizeler

Kur’ân, Astronomi, Fizik, Biyoloji, Ekoloji, Jeoloji, Coğrafya, Zooloji, Embriyoloji, Kimya, Matematik gibi bütün bilimlerde asrımızdan 1400 yıl önden gidiyor. Mesela Biyoloji yeryüzü ile bulutlar arasındaki su döngüsünü asrımızda keşfetmiştir. Kur’ân su döngüsünü 1400 yıl öncesinden bildiriyor.9

Biyoloji bitkilerin erkekli dişili çiftler halinde bulunduğunu asrımızda keşfetmiştir. Oysa Kur’ân 1400 sene öncesinden bitkilerin erkekli dişili yaratıldığını9 ve dişilerin erkek bitkilerin spermleri ile aşılandığını ve bunun için rüzgârların aşılayıcı10 olduğunu bildiriyor.

Coğrafya’nın yeni keşiflerinden olan dağların yeryüzünü sarsıntılardan koruyucu fonksiyonunu, Kur’ân 1400 yıl önceden bildiriyor.11 Örümcek, karınca, arı, sinek gibi nice hayvanlar ilim boyutunda Zooloji’nin gündemine asrımızda girerken, Kur’ân 1400 yıl öncesinden bu hayvanlarla ilgili zoolojik bilgiler aktarıyor.12

İnsanın zigot denilen aşılanmış bir yumurta hücresinden yaratıldığı Embriyoloji ve Tıp ilimlerinin yeni keşiflerindendir. Oysa Kur’ân bu konuda da 1400 sene önden gidiyor, Embriyoloji’nin zigot dediği aşılanmış hücreyi “alak” tabiriyle insanlığın gündemine taşıyor ve bir ilmî anahtar olan “alak” tabiri sureye ad oluyor.13

Dipnotlar:       

1- Mesnevi-i Nuriye, s. 184

2- Mesnevi-i Nuriye, s. 281

3- Mesela bakınız: Şems Suresi: 6; Ra’d Suresi: 3; Naziat Suresi: 30; Kaf Suresi: 7; Zariyet Suresi: 48

4- Yasin Suresi: 38

5- Enbiya Suresi: 33

6- Ra’d Suresi: 2; Lokman Suresi: 10; Hac Suresi: 65

7- Furkan Suresi: 61

8- Mü’minun Suresi 18; Nur Suresi 43; Zümer Suresi 21

9- Taha Suresi: 53

10- Hicr Suresi: 22

11- Nebe Suresi: 7

12- Bakınız: Ankebut Suresi: 41; Neml Suresi: 18; Nahl Suresi: 68, 69; Bakara Suresi: 26

13- Alak Suresi: 2; keza bakınız: Mü’minun Suresi: 13, 1.