İzmir’den Şefik Çeğin: “De ki: “Ey cahiller! Siz bana Allah’tan başkasına ibadet etmemi mi emrediyorsunuz?” 1 Âyetine göre Hz. Peygamberin (asm) yüzü suyu hürmetine veya sevdiğin kişiler hürmetine, şefaatine denmez mi? Mahşerde şefaat yok mu?”
Şefaat Ayrı, Kulluk Ayrıdır
Bu âyet Mekke’de müşriklere karşı nazil olmuştur. Müşrikler Peygamber Efendimiz’i (asm) atalarının dinine dâvet ederler, onu atalarının dinini kabul etmemekle suçlarlardı. Âyet soru formuyla müşriklere verilecek cevabı özetlemektedir. Takip eden âyetlerde şöyle bir uyarı da vardır:
“Eğer Allah’a ortak koşarsan bilmiş ol ki yaptıkların boşa gidecek ve hüsrana uğrayanlardan olacaksın. Hayır! Yalnız Allah’a kulluk et ve şükredenlerden ol!” 2
Bu âyette şefaat ile ilgili olumsuz bir muhteva yoktur. Âyet Allah’tan başkasına kulluk yapmamak konusunda insanları uyarmaktadır. Mahşerde şefaatin olmadığını iddia edenler, Hz. Peygamber’den (asm) şefaat istemeyi, Hz. Peygamber’e (asm) kulluk yapmakla karıştırıyorlar. Oysa bunlar ayrı şeylerdir.
Şefaati Mutezile Reddeder
Allah’ın Peygamberlerine veya dilediği kimselere şefaat yetkisi vermesi ulûhiyetine aykırı değildir. Hatta ulûhiyetinin lâzımıdır. Elbette dilediği kimselere şefaat yetkisi verir, dilemediği kimselere vermez. Elbette şefaat etme izni olanlar, yine Allah’ın izniyle ve emriyle bu yetkiyi kullanırlar. Şefaati kendi tahakkümleriyle kullanmazlar.
Mahşerde şefaat Allah’tan bağımsız bir hadise değildir ve tevhit inancına da ters düşmez. Öyleyse neden bazı zevat ısrarla, “şefaat yoktur. Kur’ân’da şefaat edileceği ile ilgili âyet yoktur” derler. Kur ân’ı bildikleri halde, âyetleri neden tersinden okurlar? Bu ümmet şirk ehliymiş gibi, ümmeti ikide bir şirk çamuruna neden bulaştırmak isterler?
Ümmette bin küsur yıldır şefaat inancı vardır. Ve ümmet tevhid ehlidir. Bu inanç ehl-i sünnetten geliyor. Çünkü ehl-i sünnet inancına göre şefaat haktır.
Şefaati reddeden eskiden Mutezile mezhebiydi. O zaten hak mezhep değildir. Mutezile mezhebinin birçok batıl görüşü de vardır. Şimdiki şefaati reddeden zevat da, mutezile görüşünü savunuyorlar. Ehl-i sünnet mezheplerinin görüşünü değil… Ehl-i sünnet mezhepleri, başta itikadî olan Maturidî ve Eş’ârî olmak üzere, amelî olan Hanefî, Malikî, Şafiî ve Hanbelî mezheplerine göre şefaat vardır ve haktır.
Şefaatin olmadığını ileri süren zevat Mutezile mezhebinin batıl görüşünü savunmuş oluyorlar. Yahut da kendilerinin yeni bir mezhebi var ve açıklamıyorlar.
Allah’ın İzni Olmadıkça
Kur’ân’da şefaat yoktur diyenlere duyurulur: Şefaat konusunda olumsuz biçimde başlayan kimi âyetlerde, istisnalar yapılarak Allah’ın bazı kullarına şefaat izni vereceği bildirilmiş oluyor:
- “Rahmân’ın katında söz ve izin alandan başkasının şefaat hakkı olmayacaktır.” 3
“Allah’ı bırakıp yalvardıkları şeyler, şefaat edemezler. Ancak hakkı bilip ona şahitlik edenler hariç.” 4 “O’nun izni olmadıkça katında hiçbir kimse şefaat edemez.” 5
Âyetlerde istisnalarla kast edilenler kimler acaba? Ehl-i sünnetin dediği gibi başta Peygamber Efendimiz (asm) olmak üzere Allah’ın dilediği diğer salih kullar değil mi?
Âyetlerin tefsiri sadedinde Bediüzzaman Hazretleri enbiyaya ve evliyaya Allah’ın tarif ettiği tarzda muhabbet etmenin neticesinin, o enbiyanın ve evliyanın şefaatlerinden berzahta ve haşirde istifade etmekle beraber, gayet ulvî olan ve onlara lâyık makam ve fuyuzattan o muhabbet vasıtasıyla istifaza etmek olduğunu beyan eder. 6 İstifaza etmek, şefaatine mazhar olmaktır.
Ancak ehl-i teslisin İsa Aleyhisselâm’a, Rafızîlerin Hazret-i Ali’ye muhabbetleri Cenab-ı Hak hesabına olmadığından batıldır. 7 Şefaate sebep olmaz. Tevhid inancına aykırı düşüyor. Enbiyayı ve evliyayı Cenab-ı Hak hesabına sevmemiz halinde ise, onları ilahlaştırmayız, onlara Allah değer verdiği için değer veririz. Böyle muhabbet zararsızdır. Şefaatinden istifade yolunu –inşallah- açar.
Dipnotlar:
1- Zümer Sûresi: 64. 2- Zümer Sûresi: 65, 66. 3- Meryem Sûresi: 87. 4- Zuhruf Sûresi: 86. 5- Bakara Sûresi: 255. 6- Sözler, s. 728. 7- Sözler, s. 722.