Mustafa Bey: “28. Lem’a’da Üstadımız, ‘Mesnevi-i Şerif Kur’ân’ın yedi nurundan bir nuruna mazhar olmuş. Risale-i Nur ise Kur’ân’ın yedi nurunun tamamına mazhardır’ der. Bu konuyu açar mısınız?”
Risale-İ Nur Bütüncül Bakmıştır
Öncelikle Hazret-i Mevlana’yı saygıyla ve rahmetle anıyoruz. O asırda ona ihtiyaç varmış ve Mesnevi-i Şerif Kur’ân’ın bir nuruna mazhar olarak yazılmış. Kur’ân İslâm’ın güneşidir. İnsanın temel yedi latifesini, yani kalbini, ruhunu, aklını, iradesini, sırrını, hafî ve ahfa latifelerini ve nefsini tenvir eden Kur’ân güneşi yedi i’caz nuruyla parlar.
İmamların ve Muhakkiklerin eserlerinde yedi küllî i’cazından farklı nurlar gösteren, mesela Mevlana’nın Mesnevî-i Şerif’inde bir nurunu gösteren Kur’ân güneşi, Risale-i Nur’da yedi i’caz nurunu göstermiştir.1 Risale-i Nur, bu özelliği nedeniyle Kur’ân’a bütüncül bakmış ve bütününe mazhar olmuştur. Çünkü bu asır buna ihtiyaç duydu.

Eğer Kur’ân’dan Şüphe Duyarsanız
İ’câz nurundan maksat, Kur’ân’ın mu’cize olması nedeniyle beşeri âciz bıraktığı ve beşer tasarrufunun yetişemediği yedi mu’cizevî yöndür. Her bir ayette bu yedi i’câz nuru vardır. Bir beşer kalksa da ‘bir ayete benzer ben de bir cümle kurabilirim’ dese, sadece kuru, karanlık, hayatsız ve nursuz bir cümle kurmuş olur. Onun cümlesi ne kadar veciz olursa olsun; bu yedi i’câz vechinden hiçbirisi bulunmaz.
Zaten Kur’ân da, insanoğluna damarlarına dokunarak çağrı yapıyor: Kur’ân’ın Allah kelamı olduğundan şüphe ediyorsanız, haydi siz de Kur’ân’a benzer bir kitap yazın! Beşer sözü ise yazarsınız. Haydi yazın! Tamamı kadar olmasa da, bir ayet olsun, yazın!
“Eğer kulumuza (Muhammed’e –asm-) indirdiğimiz Kur’ân’dan şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah’tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz. Yok yapamadıysanız, ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının.”2
Tarihte Kur’ân’a benzer kitap yazma iddiasıyla bilinen sadece Müseylime-i Kezzab vardır. Onun bir iki fıkrası da hezeyan olarak tarihlere geçmiştir.

Yedi İ’câz Nuru
“Mu’cizat-ı Kur’âniye” adıyla bilinen “Yirmi Beşinci Söz” Kur’an’ın yedi i’câz nurunu gözler önüne seriyor. Burada tadat edilen bu nurlar Lemaat’ta “çekirdek” misali özetlendiği gibi3, Risale-i Nur’un tamamında yer yer işlenmiştir. Bu nurlar şunlardır:
1) Derece-i İ’cazda Belâğat-i Kur’âniye
25. Söz’ün 1. Şule’sinin 1. Şua’ının konusudur. İki suret halinde açıklanmıştır.
2) Kur’ân’ın Camiiyet-i Harikuladesi
25. Söz’ün 1. Şule’sinin 2. Şua’ının konusudur. Beş Lem’a’da açıklanmıştır.
3) İhbarat-ı Gaybiyesi
25. Söz’ün 1. Şule’sinin 3. Şua’ının konusudur. Üç Cilve’de açıklanmıştır.
4) Tenasüp ve Selaset-i Nazmı
25. Söz’ün 2. Şule’sinin 1. Nur’unun konusudur.
5) Esma-i Hüsna cihetinde gösterdiği üslub-u bedîi ve fezlekeleri
25. Söz’ün 2. Şule’sinin 2. Nur’unun konusudur
6) Menba’daki Kuvvet
25. Söz’ün 2. Şule’sinin 3. Nur’unun konusudur.
7) Hakikatleri tespit, temsil ve ifadede gösterdiği erişilmezlik
25. Söz’ün 3. Şule’sinin konusudur. Üç Ziya’da açıklanmıştır.
Dipnotlar:
1- Lem’alar, s. 438; Latif Nükteler, s. 23
2- Bakara Suresi: 23, 24. Ayrıca bakınız: İsra Suresi: 88; Hud Suresi: 13, 14
3- Sözler, s. 819; Eski Said Dönemi Eserleri, s. 515