"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Methetmek yararlı mı, zararlı mı?

Süleyman KÖSMENE
26 Nisan 2019, Cuma
İstanbul’dan Hanım talebe kardeşimiz: Şu hadis, medihle ilgili diğer hadislerle çelişiyor mu? Nasıl telif edebiliriz? “İza mudiha’l-mü’minu fî vechihi rabe’l-îmanu fî kalbihî”Üsame bin Zeyd rivayet etti: Peygamber Efendimiz (asm) buyurdu ki: “Kâmil mü’min yüzüne karşı methedilirse, kalbindeki imanı artar.”1

İMANIN GÜZELLERİ 

Mü’mini yüzüne karşı methetmenin onun boğazını kesmek, onu öldürmek demek olduğu ile ilgili 2, keza methedicilerin yüzüne toprak saçılması 3 gerektiği ile ilgili hadisler mevcuttur. İnsanı yüzüne karşı methetmek tehlikelidir.

Çünkü yüzüne karşı methedilen insanın kendini ucbtan, riyadan, gururdan, enaniyetten, kibirden kurtarması, methedilmeyen insana göre daha zordur. İnsanı yüzüne karşı methettiğinizde bu hastalıklardan en az birisi ile imtihana sokmuş oluyorsunuz. Her amelini Allah rızası için yapan bir insan, yüzüne karşı methedilirse, acaba medihten hoşlanır ve safî ameline riya karıştırır mı diye korkmak imanın güzelliklerindendir.

Diğer yandan takdir etmek, tahdis-i nimet etmek, gördüğü güzelliği övmeden ve mübalâğa etmeden söylemek ve bu sebeple Allah’a şükretmek de imanın güzelliklerindendir. Bunun aksine gördüğü bir güzellik karşısında lâl kesilmek, övmekten sakınıyorum derken hiç güzel söz söylememek, güzelliğin hak ettiği kadar da olsa takdirden sakınmak da doğru değildir. Bu, her şeyden önce “Ve emma bini’meti Rabbike fehaddis” (Rabbinin nimetini anlat!) 4 diyen âyetle çelişir.

NE ÖVÜN, NE NİMETİ İNKÂR ET!  

Bu konuda kayda değer bir ölçüyü Risale-i Nur’da buluyoruz: Bediüzzaman bazen tevazuun nimeti inkâr derecesine vardığını, bazen de nimeti takdir etmekten övünmek çıktığını, her ikisinin de zarar olduğunu kaydediyor. İkisi arasında ince bir çizgi vardır.

Ne nimeti inkâr olmalı, ne de iftihar! Meziyet ve güzellikler söylenir, fakat sahiplenilmez; Cenab-ı Hakk’ın nimetleri olduğu itiraf edilir.

Meselâ diyor Bediüzzaman: Güzel bir elbiseyi giysen ve onunla çok güzelleşsen, “Maşallah! Çok güzelsin!” dediklerinde, eğer sen, tevazu ederim derken “Haşa! Ben neyim? Hiç! Bu nedir? Nerede güzellik?” desen nimeti inkâr etmiş olursun. Ve güzel elbiseyi sana giydiren sanatkâra hürmetsizlik etmiş olursun.

Yok, eğer övünerek, “Evet ben çok güzelim! Benim gibi güzel nerede var? Benim gibi birini gösteriniz!” desen, bu defa da gurura ve fahre girmiş olursun.

Övünmekten de, nimeti inkârdan da kurtulmak için şöyle demelisin: “Evet, ben güzelleştim! Fakat güzellik elbiseye aittir. Dolayısıyla elbiseyi bana giydirene aittir. Bana ait değildir.” 5

Bu ölçülerle baktığımızda zikrettiğiniz hadisten anladığımız, kâmil mü’min yüzüne karşı methedildiğinde bunu kendine mal etmez, bu nimeti kendisine veren Allah’a mal eder. Bu methi üzerine almaz. Kendisi ne iç âleminde, ne dış âleminde bununla övünmez.

Bilâkis böyle güzel bir nimet kendisinde zahir olduğu için bir yandan Allah’a şükreder, bir yandan da gururdan kendisini koruması için “Estağfurullah” diyerek Allah’a sığınır. Böyle bir amel kâmil mü’minin şükrünü arttırır, Allah’a intisabını kuvvetlendirir ve kalbindeki imanını arttırır.

ÖLDÜREN DE, ÖLEN DE CEHENNEM’DEDİR  

Osman Bey: Şu hadis sahih midir: “İki Müslüman kılıçlarıyla karşılaşırsa öldüren de ölen de Cehennem’dedir.” 6 Bu sahihse sahabe ve tabiin yaptığı savaşlardakilerin hali nice ola? İçlerinde Cennetle müjdelenenler de var.”

Bu hadisi sahih biliyoruz. İlk dönemde sahabeler arasında görülen müessif savaş içtihat farkına dayandığı için ve her iki taraf da içtihadında musır olduğu için, ölen de öldüren de ehl-i Cennet sayılmıştır. Ve sahabelerin bu meselesi hakkında kıyl u kal etmemek, işi Allah’ın rahmetine havale etmek tavsiye edilmiştir.

Fakat başka gerekçelerle kılıçlarıyla karşı karşıya gelen ve birbirini öldüren Müslümanlar mazur değildirler.

Dipnotlar:

1- Cami’us-Sagîr, 1/248, H. No: 479. 2- Buhârî, Şehâdât 16, Edeb 54, 95; Müslim, Zühd 65, 3000. 3- Tirmizî, Zühd 55, (396. 4- Duha Sûresi: 11. 5- Said Nursî, Mektubat, s. 436, 437. 6- Buhari, İman, 22.

Okunma Sayısı: 2670
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı