"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ticanîler meselesi nedir?

Süleyman KÖSMENE
10 Temmuz 2019, Çarşamba
Mehmet Bey: “Risalelerde geçen Ticanîler meselesi nedir? Ticanîler kimlerdir?”

Seyyid Ahmed Ticanî 

Ticanî Tarikatı, Seyyid Ahmed Ticanî tarafından kurulan, Cezayir’de ve Fas’ta etkin bulunan bir tarikattır. İsmini kurucusunun isminden almıştır. 

Seyyid Ahmed Ticanî Hazretleri 1737’de Cezayir’de doğdu, 1815’te Fas’ta vefat etti. Kabri Fas’tadır. Maliki Mezhebi’ndendir. 

Yedi yaşında Kur’ân’ı ezberledi. Yirmi yaşına kadar muhtelif ilimlerde birçok âlimden ders aldı. Tasavvufa girdi ve yükseldi. Tarikatta Halvetiye yolunu tuttu. Fas’ın Derdas beldesinde dergâhını kurdu ve burada bu tarikat üzerine ders vermeye başladı. 

Halvetiye Tarikatı’nda zikir tenhalarda, insanlardan uzak yerlerde yapılır. Bu sebeple bu tarikate Halvetiye denmiştir. Bu tarikatın esası, Allah’ın yedi ism-i şerifini zikretmek, kalbin temizliğini sağlamak, La ilâhe illallah kelimesini dilinde virt etmek, Allah’ı devamlı anmak ve Allah’tan başkasını gönlünden çıkarmaktır.

Ticanî Tarikatı’nı Türkiye’ye taşıyan zat ise Mehmet Kemal Pilavoğlu’dur. Pilavoğlu, Hukuk Fakültesi son sınıftayken, 1926 yılında Beyrut’tan İstanbul’a gelen Medine’li Abdulkadir Medenî’den aldığı ders ve feyizle öğrenimini yarım bırakıyor ve bu tarikat üzerine hizmet etmeye başlıyor.

Allah Demek Yasaktır

Ezanların Türkçe okunmasının halk içinde gizliden gizliye infial meydana getirdiği, fakat hemen herkesin bastırıldığı, susturulduğu, sindirildiği 1940’lı yıllardır. Ülkede Allah demek ve ezanı asıl metninden okumak yasaktır! 

Daha önce 1930’lu yıllarda Barla’da küçük camiinde Bediüzzaman Hazretleri ezanı Arapça aslından okuttuğu için defalarca soruşturmalara muhatap kılınmıştı. Kırklı yılların başında Bediüzzaman, Kastamonu’da ağır bir istibdat ve göz hapsinde sürgün bulunmaktaydı. Ve artık camiye çıkması ve ezan okuyup namaz kıldırması da yasaktı. 

İşte bu yılların birinde, 1942 yılında Ulus Zincirli Camii’nde bir gün birisi Arapça ezan okuyor. Bu zat Ticanî Tarikatı’nın müritlerinden Sadık Çakartepe’dir ve tabiî ki tutuklanıyor.

Keza aynı yıllarda Hacı Bayram Camii’nde hoca devlete itaatin ululemre itaat olduğunu, devlete isyanın günah olduğunu anlatıyordu. Bu sırada, bu tarikatın müritlerinden Yusuf Özcan alenî olarak Arapça ezan okumaya başlıyor. İmam, “yakalayın!” diye bağırıyor. Camide bulunan jandarmalar Özcan’ı yakalayıp elleriyle ağzını kapatıyorlar. Özcan jandarmaların elini ısırıp ezanı tamamlamaya muvaffak oluyor. Jandarmalar da Özcan’a kelepçe vurup karakola götürüyorlar. Ve işkence ediyorlar. 

Bu sırada içeriye giren komiser soruyor: “Ne suç işlemiş bu çocuk?  

Jandarmalar: “Camide Allahü ekber demiştir komutanım!” diyorlar. 

Komiser gülmekten kendini alamıyor: “Oğlum camide başka ne diyecekti? Bırakın adamı.” diyor. Özcan’ı serbest bırakıyorlar. 

Bediüzzaman Provokasyonlara Karşı Uyarıyor

Menderes’in talimatıyla ezanın aslına döndürüldüğü 1950’den sonraki yıllarda da Ticanîlerin bazı müritleri bu defa M. Kemal heykellerine saldırmaya, kırıp dökmeye başlıyorlar. Bir Müslüman ülkede, ülkenin dört bir yanını saran ve yabancıların da taaccübüne konu olan bu heykellerin varlığı ve bunlara adeta “kutsallık” atfedilmesi elbette yanlıştır.

Fakat heykellerin yanlış olduğunu ifade etmenin elbette kırıp parçalamaktan başka yolu olmalıdır ve vardır. Üstadın “Asıl olan kalplerdeki heykelleri kırmaktır” dediği gibi meseleyi hikmet yoluyla anlatmak ve seviyeli bir yaklaşımla tartışmaya açmak dururken, kırıp parçalama eylemi başlatmanın ve bu eylemi ülke geneline yaymanın provokasyon hesabına geçeceği aşikârdır. Nitekim Ticanîler el altından yapılan CHP tahrikleriyle böyle eylemlere girişti, bunları kullanan CHP iktidardaki DP’yi ‘irticaa taviz vermekle’ suçladı ve neticede Celal Bayar’ın talimatıyla 5816 Sayılı Kanun çıkartıldı. 

İşte Risale-i Nur’da geçen “Ticaniler Meselesi” özetle budur. “Eskilerin lüzumsuz keyfî kanunları ve su-i istimalleri neticesinde, belki de tahrikleriyle zuhur eden Ticanî meselesini dindar Demokratlara yüklememek ve âlem-i İslâm’ın nazarında Demokratları düşürmemenin çare-i yegânesi kendimce böyle düşünüyorum.” 1 diyen Bediüzzaman Demokrat hükümeti provokasyonlara karşı uyarıyor.

Dipnot:

1- Emirdağ Lâhikası, s. 396; Tarifçe-i Hayat, s. 537; Beyanat ve Tenvirler, s. 234.

 

Okunma Sayısı: 20183
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı