"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Esaretten hürriyete

Yasemin GÜLEÇYÜZ
19 Şubat 2020, Çarşamba
Sağlıklı bir bitkiyi sarıp gelişmesine engel olan yaban otları gibi, öfke de toplumumuzu sarıp sarmalıyor, nefsanî duygularının esiri haline getiriyor…

Kadına yönelik şiddet gün geçtikçe dozunu arttırıyor. Eşine şiddet uygulayan kadınlar da yok değil şüphesiz. Ama azınlıkta.

Kadın olsun, erkek olsun öfkenin doğurduğu şiddet problemlere çözüm mü?

Hayır! İşi daha da içinden çıkılmaz hâle getirip, insanı öfkesinin esiri  yapıyor. 

İSLÂMDAN ÖNCE- İSLÂMDAN SONRA

Gerçekten insanoğlunun hayvanî duyguları İslâmın esaslarıyla terbiye edilmediğinde vahşi hayvanlar gibi, hatta onlardan aşağı derecede zarar veriyor etrafına.

Kız çocuklarının toprağa diri diri gömüldüğü Cahiliye döneminde de kadının hâli şimdikinden farklı olmasa gerek. Alınıp satılabilen, miras malı gibi devredilebilen kadın İslâmla insanlık hukukuna kavuştu.

Bu açıdan Hz. Ömer’in (ra) İslâmdan önceki hâli ile İslâmdan sonraki hâli çok ibretlidir. Onun hayatında İslâmı kabul etmek bir milâttır adeta.

Halife olduğu günden itibaren  öfkesini kontrol edebilmek, insanlara zulmetmemek için Allah’a daima duâ etmeyi alışkanlık haline getiren Hz. Ömer’i (ra) maziyi düşündüğünde ağlatan şey kızını toprağa diri diri gömmekti.  “Böyle bir şeyi nasıl yaptım?” diye her hatırladığında ağlıyordu.

Hukukun üstünlüğünün hüküm sürdüğü o günlerde camide insanlara evlilik sırasında kadınlara verilen mehir miktarının azaltılması gerektiğini söylediğinde, bu sözleri dinleyen bir kadın ilgili âyeti okuyarak “Allah’ın bize verdiği hakkı sen mi almak istiyorsun?” demişti. Bu sözler karşısında “Bir kadın hatamı düzeltiyor!” diye şükretmişti Hz. Ömer.

Kadın da erkek de “Allah’ın hoşuna gidecek şeyler”i hayat tarzı haline getirmişlerdi o Asr-ı Saadet günlerinde.

İslâm tarihi buna benzer örnek olaylarla dolu… Ne zaman ki, İslâmî değerlerden uzaklaşmışız, karanlıklara gömülmüşüz.

BEDİÜZZAMAN’IN ALTIN FORMÜLÜ

Bediüzzaman Hazretleri’nin şu formülü Asr-ı Saadete benzer günlere kavuşmanın da anahtarı hükmünde: “Bu millet ve vatan hayat-ı içtimaiyesi ve siyasiyesi anarşilikten kurtulmak ve büyük tehlikelerden halâs olmak için, beş esas lâzım ve zarurîdir:

Birincisi, merhamet.

İkincisi, hürmet.

Üçüncüsü, emniyet.

Dördüncüsü, haram ve helâlı bilip haramdan çekilmek.

Beşincisi, serseriliği bırakıp itaat etmektir.

(Kastamonu Lâhikası, s. 346-347. )   

Okunma Sayısı: 1808
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı