Kadın ve aileye yönelik uluslar arası olması özellikleriyle İstanbul Sözleşmesi üzerine çok sözler söylendi, yazılar yazıldı. Sözleşme bildiğiniz gibi geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanınca iptal edildi.
Ardından yeni bir tartışma başladı. Hukukçular uluslar arası sözleşmelerin Meclis’te kabul edildiğini, iptal edilirken de Meclis’te onaylanarak sözleşmeden çıkılabileceğini ifade ediyorlar. Anlaşılan daha bir hayli gündem işgal edeceğe benziyor.
(11 Mayıs 2011’de İstanbul’da şerhsiz imzalanan Sözleşme, 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe girmiş, 8 Mart 2012’de Dünya Kadınlar Günü’nde Mecliste grubu olan bütün partilerin ittifakı ile kabul edilmişti. Dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı sözleşmenin Meclis’e gelmesini “müjde” olarak ilân ederken, aynı çevrenin kadınları sözleşmeyi ölüm kalım mücadelesi olarak nitelendirmişlerdi. Karşıt görüş olarak İstanbul Sözleşmesi’nin 1453’ün intikamı olduğunu medyada ifade edenler bile olmuştu. Başörtülü seçkin üyeleri olan KADEM (Kadın ve Demokrasi Derneği) kıyasıya sözleşmeyi müdafaa etmişti, ediyor.
FERİDE ACAR
İstanbul Sözleşmesi’nin metninin büyük ölçüde Prof. Dr. Feride Acar tarafından hazırlandığı bilinmekte. ODTÜ Sosyal Bilimler Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı’nın kurucularından. 1990’lı yıllardan beri kadın-erkek eşitliği ve kadınların insan hakları konularında Türkiye’yi temsil etmekte. İstanbul Sözleşmesi Uzman Grubu’nun (GREVIO) başkanı ve Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Komitesi’nin (CEDAW Komitesi) üyesisi. (Kaynak: Wikipedia.org)
Prof. Dr. Feride Acar, Uluslar arası sivil toplum kuruluşu Apolitical’ın hazırladığı listede dünyada cinsiyet ayrımcılığıyla mücadele eden ilk 100 kişi arasına girdi.
CANAN GÜLLÜ
Canan Güllü Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı. Aynı zamanda İstanbul Sözleşmesi’nin ve LGBT haklarının ateşli bir savunucusu. Önceleri amansız başörtüsü yasağından yana çalışmaları ile bilinirken şimdilerde iktidara mensup başörtülü hanımlarla kolkola çalışıyor, onlara ilham kaynağı oluşturuyor. Geçtiğimiz Şubat ayında Sümeyye Erdoğan Bayraktar ve KADEM Kurucusu Sare Aydın ile birlikte kadın çalışmaları ve TCE (Toplumsal Cinsiyet Eşitliği) faaliyetleri konusunda birlikte ödül aldılar.
(https://www-dha-com-tr.cdn.ampproject.org/v/s/www.dha.com.tr/amp/istanbul/turkiyede-ilk-kez-toplumsal-cinsiyet-esitliginde-farkindalik-odulleri-verildi/)
DİKKAT ÇEKİCİ NOTLAR
KADEM internet sitesinde son günlerde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği (TCE) kavramının tepki çektiği görüldüğü için olsa gerek “Toplumsal Cinsiyet Adaleti ifadesinin kullanılmaya başlanması hatta bu konuda 4 Mart 2021’de bir de kongre düzenlemeleri ilginç. KADEM’in yurt dışı faaliyetlerinde “Gender” ifadesini kullanması dikkat çekici.
İngilizcede karşılığı “cinsiyet” anlamına gelen kelimenin her iki cins için de ortak olarak kullanıldığı biliniyor. Yani doğuştan gelen cinsiyet tanımı yerine (kadın/erkek) zaman içinde tercih edilen cinsiyet kavramı anlamlarını kısaca sapkınlık (LGBTİQ+) ihtiva ediyor. (Kaynak: www.lgbti.org)
ABD’de yeni yapılan bir hukuk düzenlemesiyle anne, baba, erkek çocuk, kız çocuk, karı, koca gibi cinsiyet belirten kelimeler yerine veli, çocuk, eş gibi ifadeler kullanılmaya başlanmış. Ülkemizde de 14 Ocak 2016’dan beri nüfus cüzdanı ve pasaportlarımızda kadın ve erkek cinsiyeti yerine “Gender” kelimesini tercih edildiğini fark etmiş miydiniz?
HÜLÂSA
Bediüzzaman Hazretleri’nin Hanımlar Rehberi isimli eserinde zikrettiği gibi “Kadınları ifsad eden komiteler kahrolsunlar!” diyoruz…