"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Oruç ve öfke

Yasemin YAŞAR
09 Nisan 2022, Cumartesi
Öfke duygusu, insanda doğuştan var olan ve hemen hemen herkesin yaşadığı temel duygulardan biridir.

Bununla birlikte bu duygu kontrol edilmediği veya sağlıklı bir şekilde ifade edilmediğinde kişilerin aile, meslek ve toplumsal yaşantısında, ruh ve beden sağlığında olumsuz bir takım sonuçlara yol açabilmekte, kişinin hem kendisiyle hem de etrafındaki insanlarla uyumunu bozabilmektedir.

Gerçekte insanın fıtratında var olan öfke duygusunu hemen hemen her insan zaman zaman yasayabilmektedir. Bununla birlikte öfke duygusunun süresi ve derecesi kişiden kişiye değişebildiği gibi herkesin öfkeyle baş etme yöntemleri ve öfkesini ifade etme biçimleri de farklılık göstermektedir. Erich From, şiddetin psikolojik ve biyolojik temellerini ele aldığı eserinde (The Anotomy of Human Destructiveness) iki türlü öfke (gadap) olduğunu birisinin kişinin kendini korumasına yönelik olduğunu diğerinin ise zorbalık ve yıkıcılık manasında sadece insana özgü diğer memelilerde olmayan bir gadap şeklinin olduğu ve bu gadabın öğrenildiğini ifade eder. İşte bu ikinci kısım olan öfkenin sadece insana özgü ve öğrenilen kısmının (tehevvür) kontrol edilmesi meselesi bugün psikolojinin bir konusu olmakla beraber dinin de çareler sunduğu bir meseledir. Bu konuyla ilgili bizim değinmek istediğimiz kısım içinde bulunduğumuz ay münasebetiyle açlık ve öfke arasında nasıl bir ilişki vardır veya öfke kontrolü ile oruç tutma arasında pozitif bir ilişki var mıdır?

Her ne kadar Ramazan ayında özellikle ekmek kuyruklarında, trafikte veya aile içerisinde öfkesine hakim olmayan insanların varlığına şahit olup bunun sebebini oruca, açlığa vs. bağlasak da bilimsel araştırmalar durumun hiç de öyle olmadığını göstermektedir. Öfkenin sebebi açlıktan ziyade, hayatın rutini içerisinde bazı alışkanlıkların değişmesi ve engellenme neticesinde ortaya çıkan psikolojik ve biyolojik farklılaşmalardır. Aslında öfke nefsin açlıkla terbiye olduğunun bariz bir göstergesidir. Zira kemâlât, öfkelenmemek değil, öfkeyi kontrol edebilmeyi öğrenmektir. Bu eğitimi de oruç vasıtasıyla yapmak asıl olandır.

Ramazan orucu ve nafile oruç tutma düzeyleri ile öfke ifade tarzları açısından nasıl bir dağılım gösterdiğinin tespit edilmesi için yaklaşık 450 denek üzerinde Çanakkale Üniversitesinde din psikolojisi alanında bir araştırma yapılır. Araştırmanın amacı oruç tutma durumları ile öfke ifade tarzları (öfkeyi içe atma, öfkeyi dışa yansıtma ve öfke kontrolü) arasındaki ilişkiyi tespit etmektir.

Araştırma, oruç ile öfkeyi ifade tarzı arasındaki ilişkide cinsiyetin, eğitimin, gelir düzeyinin, yaşın ve niyetin etkilerini ölçmek üzere planlanmıştır. Oruç ibadeti, sadece Ramazan ayı içerisindeki oruç ile sınırlı tutulmamış, nafile oruçların da öfkeyi ifade biçiminde etkili olup olmadığı incelenmiştir.

Buna göre oruç tutma ile öfke ifade tarzları arasındaki ilişkide, cinsiyetin etkisi şu şekilde ortaya çıkmıştır. Kadınlarda Ramazan orucu tutma oranı arttıkça öfkeyi dışa vurma yönündeki eğilimlerinin azaldığını ve Ramazan orucu tutmanın kadınlarda öfkeyi kontrol etmede anlamlı derecede etkisi olduğunu ortaya çıkarırken erkeklerde durum biraz farklıdır. Erkeklerde Ramazan orucundan ziyade nafile oruç tutmanın öfkeyi kontrol etmede anlamlı derecede bir etkisi olduğu gibi erkeklerin nafile oruç tutma oranı arttıkça öfkeyi dışa vurma ve içe atma (bastırma) yönündeki eğilimlerinde bir azalma olduğu ortaya çıkmıştır.

Hasılı, oruç tutma ve öfkeyi kontrol etmede gerek Ramazan orucu, gerekse nafile oruçların her iki cins üzerinde hemen hemen her yaşta, her gelir seviyesinde olumlu manada etkisinin olduğu ortaya çıkmıştır. Araştırmada en ilginç sonuç ise oruç ile öfke ifade tarzları arasındaki ilişkide oruç tutma niyetinin etkisidir. Yani Allah rızası için oruç tutanlar ve başka niyetlerle oruç tutanlar arasında ibadet niyetiyle oruç tutan kimselerin özellikle nafile oruç tutma oranları arttıkça öfkelerini daha çok kontrol edebildikleri, öfkeyi dışa vurma ve içe atma durumlarının ise azaldığıdır. Yani Allah rızası için ve ibadet niyetiyle oruç tutanlarda özellikle nafile oruç tutma oranı arttıkça öfkeyi kontrol etme düzeyinin arttığı görülmüştür.

Evet netice olarak münferit öfke kontrolsüzlüklerin yaşanmasına rağmen “tehevvür” dediğimiz zorbalığa varan öfkenin genel manada Ramazan ayında çok daha az olduğu ve hatta bu ayda suç işleme oranlarının daha düşük olduğu yapılan araştırmalarda ortaya çıkmıştır.

Okunma Sayısı: 2241
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • S.topuz

    9.4.2022 10:53:07

    "Hem insanın ekseriyet-i mutlakası açlığa çok defa mübtela olur. Sabır ve tahammül için bir idman veren açlık, riyazete muhtaçtır. Ramazan-ı Şerifteki oruç onbeş saat, sahursuz ise yirmidört saat devam eden bir müddet-i açlığa sabır ve tahammül ve bir riyazettir ve bir idmandır. Demek, beşerin musibetini ikileştiren sabırsızlığın ve tahammülsüzlüğün bir ilâcı da oruçtur." Mektubat - 403

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı