"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

28 Şubatçıların yapamadığını yapmak

Zeynep ÇAKIR
05 Mart 2022, Cumartesi
Şuurum uyandığı, idrak ettiğim çocukluk çağlarından itibaren dine meylim hep vardı.

Okul kadar sevdim yazın camiye gitmeyi. Kur’ân’ı, 5’i bitirmeden çoktan öğrenmiştim. Ezan sesleri, ramazanlar, teravihler dindar ağzı duâlı insanlar... Allah’ı, dinimizi Peygamber Efendimizi (asm) anlatan kitaplar, huşu içinde namaz kılan bembeyaz örtülü nur yüzlü büyüklerim ve dinimizin emir ve yasakları taklidi iman düzeyinde de olsa intisabım, heyecanım, iştiyakım ruhumda imandan gelen lezzeti her vesileyle hissetmemi sağlardı. 

Din kültürü öğretmenleri, cami hocaları, dinimizi anlatan irfan sahibi kimseler hep saygı duyduğum insanlardı. Ne alırsam, ne çok öğrenirsem kâr sayardım.

Ama ibadet ve tesettür noktasında eksiktim. Okul hayatı ve çevrenin dünyaya çağıran cazibesi ve zaten başörtülü öğrencilik kavramının imam hatipte okuyanların dışında pek de yaygınlaşmadığı bir ortamda, ilk gençlik yıllarının da etkisi ile inancımın gereğini yaşayışa, dış görünüşe aksettirmekten âcizdim.

Üniversiteye başladığım ilk yıl başörtülü öğrencilerin varlığı ve yasaklı şartlara rağmen dini yaşamaktaki azimleri, sebatları, bir yandan hayranlığımı arttırırken öte yandan yapamıyor oluşun mahcubiyeti de katlanarak artıyordu ve nihayet o ilk senenin yazında tesettüre girmek nasip oldu.

Okullarda geçerli not almak için gösterdiğimiz gayreti, kulluk vazifemizi yerine getirmekte nasıl ötelediğimiz, tesettüre girince daha bir ortaya çıktı... Keşke diyordum namaz alışkanlığını çocukken kazansaymışım. Tesettürlüyüm, ama hareketlerim henüz serbest. İmanî ders ve ibadetlerin çocukluktan bir itiyad hâline gelmesi gerçeğini ben koca bir kız olduğumda eksikli kusurlu hallerimle çok acı bir şekilde anladım.

İşte benim gibi yüzlerce, belki binlerce genç o yıllarda bu şuurla hareket etti. Okul, iş, meslek hayatı dinî emirlere riayete mani değil “ya olduğun gibi görün” sırrınca imanımıza güç veren emirlere inkiyada ve bunun önemli bir rüknü olan tesettüre giriş hikâyesi aşağı yukarı böyle oldu.

Fakat etiketleme, garipseme, farklı anlamlar yükleme, bazılarında dışlanma gibi barikatlarla tanışmakla geçti bu kararımız. Hepsine karşı koyuyor, sataşmalar mukavemetimizi ve kuvve-i imaniyemizi daha bir arttırıyordu.

Biz “ya olduğun gibi görün” kısmını yerine getirmiş o eksiği bütün haline getiren tesettüre riayet etmiştik. Bugün ise tesettüre riayet konusunda “göründüğün gibi ol” kısmını atlamamakla mükellefiz. Tesettürlü olmak yetmiyor gibi bir algının özneleri olmaktan kaçınmalıyız.

Yasaklar, başörtüsüne uzanan eller bir tahammülsüzlüğün çok ötesinde sistemli bir politika haline gelince, çoğumuzun okul meslek hayatı sekteye uğradı. 28 Şubat (1997) ise tamamen kamusal alandan başörtülü kavramını silmek üzerine kurulduğu için, bu sürecin mağdurları da, utanç tabloları da, hepimizin bildiği üzere maalesef tarihe yazılmış oldu. Dinin gereğini yerine getirmeye dayalı bir hayat sürmek gayesinden başka bir derdi yoktu halbuki hiç kimsenin. Üstten gelen yaftalamalarla geçersiz, görünmez hale getirmek de imkânsızdı. Evet; zaman iş okul kayıpları olsa da sonuçta bunların telâfisi de mümkün oldu. Bugün artık başörtülü başörtüsüz ayrımı yapmak ve geçmişte yapılan ithamlar cadı avlarının bir anlamı yok. Lâkin yine de başörtülüye çeşit çeşit atıflarda bulunma hastalığı bazı kesimlerce yine de bazen derin, bazen atak halinde devam ediyor.

Evet 28 Şubat’ın gücü yetmedi tesettürün yaygınlaşmasına ve dinin hayatın her alanında yaşanmasını engellemeye. Fakat işte imtihan dünyası. Bu kez de fazla serbestlik ve gösteriş merakıyla yabana atılmayacak şekilde başlardan örtüler ya atılmaya ya da süs objesi olmaya dönüştü.

28 Şubat’lar bir daha yaşanmasın evet, ama 28 Şubatçıların yapamadığını kendi elimizle yaptıran basiretsizliklere hayır diyorum.

Okunma Sayısı: 4405
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Musa

    5.3.2022 20:08:22

    Allah razı olsun hocam

  • Rıdvan Ercan

    5.3.2022 02:15:28

    28 Şubat yazınızı tebrik ediyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı