Siyasî tansiyonun alabildiğine yükseldiği şu günlerde, "tarafgirlik marazı"na yakalanmamaya âzami derecede dikkat göstermek icap ediyor.
Hem, bu öyle bir marazdır ki, şeytanı melek ve meleği de şeytan görecek/gösterecek kadar kişinin dengesini bozabiliyor. Bu illet ve marazdan maazallah...
* * *
Her vatandaşın vatandaşlık hakkı ve görevi itibariyle, herhangi bir siyasî partiye meyletmesi, ona şu veya bu şekilde destek vermesi gayet normal bir davranıştır.
Anormal olan ise, her durumda, her hal ve şart altında bir partiyi medhedip diğerlerini zemmetmektir. Dahası, bir partinin adamlarını başüstünde tutmak ve diğer bir partinin adamlarını ayak altında göstermeye çalışmaktır. Bediüzzaman Hazretleri, böylesi bir siyasî görüş ve anlayıştan şiddetle kaçınmış ve şerrinden de Allah'a sığınmıştır.
Bir eserinde şöyle diyor: "Bir zaman, bu garazkârâne tarafgirlik neticesi olarak gördüm ki, mütedeyyin bir ehl–i ilim, fikr–i siyasîsine muhâlif bir âlim–i salihi, tekfir derecesinde tezyif etti. Ve kendi fikrinde olan bir münafığı, hürmetkârâne medhetti. İşte, siyasetin bu fena neticelerinden ürktüm, 'Euzubillahi mineşşeytâni ve's–siyaseti' dedim." (Mektubat, s. 258)
Evet, bu mânâdaki bir siyasî anlayıştan Allah'a iltica eden Üstad Bediüzzaman, aynı bahsin devamında bu hakikatli tavrının gerekçesini şu sözlerle beyan eder: "Tarafgirlik eğer hak namına olsa, haklılara melce olabilir. Fakat şimdiki gibi garazkârâne, nefis hesabına olan tarafgirlik, haksızlara melcedir ki, onlara nokta–i istinad teşkil eder. Çünkü, garazkârâne tarafgirlik eden bir adama şeytan gelse, onun fikrine yardım edip taraftarlık gösterse, o adam o şeytana rahmet okuyacak. Eğer mukabil tarafa melek gibi bir adam gelse, ona–hâşâ–lânet okuyacak derecede bir haksızlık gösterecek."
* * *
Bir başka eserinde, "İslâmiyetin, hakka tarafgirlik ve teslim ve inkıyad" olduğunu da ifade eden Üstad Bediüzzaman, siyaset için yapılacak olan tarafgirliğin ise, İslâm ve iman dersini almaya çalışanlara büyük zarar verdiğini ehemmiyetle beyan eder: "Çünkü, iman dersi için gelenlere tarafgirlik nazarıyla bakılmaz. Dost–düşman, derste fark etmez." (Emirdağ Lahikası, s. 281)
Siyaset dine temas ettirildiği, veyahut dinî unsur ve argümanlar siyasette kullanıldığı (istismar ile alet edildiği) durumlarda, kişiyi/kişileri ağır vebâl altına alacak gelişmeler yaşanır.
Dinî unsurları istismar eden bir kimse, bu durumda isabet etse, yani başarılı olsa bile mesuliyetten kurtulamaz.
Zira o kimse, âlemşümûl olan İslâmiyet güneşini, bir nevi tekelleştirmeye ve kendi dar, kesif, karanlık olan siyaset dehlizine sığdırmaya, hatta hapsetmeye çalışmıştır.
Oysa, o güneş, o dar dehlize sığmaz ve sığdırılamaz.
* * *
Siyasette tarafgirlik marazının bir başka tehlikesi de, taraf olunan bir siyasî partinin bütün icraatını hoş görmek, yahut ona kayıtsız şartsız destek vermektir.
Oysa sıdkın, doğruluğun adeta can çekiştiği; hilenin, yalanın, dolanın revaç bulduğu, haramın, israfın, yolsuzluğun, usûlsüzlüğün ortalıkta kol gezdiği günümüz siyasetinde, tarafgirane bir vaziyeti asla ve kat'a almamalı.
Bizim vazifemiz olmadığı için, siyasîlerin icraatinde alenen şahit olduğumuz bu tarz kazurat ve süprüntüyü izhar etmeye, açığa vurmaya çalışmıyoruz.
Fakat, şunu da ifade etmeden geçemiyoruz ki, kimi siyasîlerin gırtlağına kadar hileye, harama ve bilhassa yolsuzluğa battığına Allah'ın hemen her günü şahit olduğumuz halde, bazı din kardeşlerimizin tarafgirlik marazıyla bunları hâlâ başlar üstünde tutmaya devam etmelerinden dolayı, nihayet derecede üzülüyor, elem ve ıztırap çekiyoruz. Zira, o aynı günâhlara, vebâllere şerik ve ortak olmalarından korkuyoruz.
Cenâb–ı Hak, cümlemizi siyasî tarafgirlik illetine yakalanmaktan muhafaza eylesin ve yakalanmış olanları da bir an evvel kurtarsın.
GÜNÜN TARİHİ 6 Haziran 1944
Normandiya cehennemi
İkinci Dünya Savaşının en önemli harekât ve merhalelerinden biri olan Normandiya Çıkarması başladı.
Nazi Almanyası ile karşısındaki müttefik kuvvetler arasında yaşanan bu bölgedeki savaş esnasında (Haziran–Eylül) binlerce uçak, binlerce gemi/tekne kullanılmış, binlerce bina harabeye döndürülmüş ve yüz binleri bulan sayıda insan kanı akıtılmıştır.
Avrupa'nın Batı bölgesini adeta cehenneme çeviren bu çıkarma ve çarpışma hadisesi, beş yıldır devam eden II. Dünya Savaşını sonlandırma noktasına getirdi.
Ölüm kusan harekât
Normandiya, Atlas Okyanusu kıyısında ve Fransa'ya (Manş Denizi) yakın mesafede bulunan bir yarımadadır. Sahil uzunluğu 200 kilometre kadardır. Çıkarma yapılan kısım ise, 75 kilometre civarındadır.
İngiltere ve Amerika'nın başını çektiği müttefik kuvvetlere bağlı binlerce savaş gemisi, 6 Haziran günü bu yarımadanın sahil ve plajlarından (Omaha plajı) karaya asker çıkararak, Almanya topraklarına doğru harekete geçti.
Bu tarihten evvel, aynı ülkelerin uçakları Almanların üzerine her gün tonlarca bomba yağdırıyordu.
Almanların iyice zayıflatıldığı kanaatine varıldığında ise, sıra karaya asker çıkarmaya gelmişti.
Yine hava destekli olarak, sayıları milyonları bulan müttefik orduları, 6 Haziran sabahından itibaren karaya çıkmaya ve Alman kuvvetlerinin üzerine yürümeye başladı. Aylar süren bu amansız çatışmada, ölen ve yaralanan insanların haddi hesabı yoktu.
Sonunda Nazilere diz çöktürüldü; ancak, yine de savaş devam ediyordu. İtalya'nın yanı sıra Japonya da Almanya'ya yardım ediyordu.
30 milyondan fazla insanın canına mal olan insanlık tarihinin bu en dehşetli savaşı, 1945 Ağustos'una kadar devam etti.
06.06.2007
E-Posta:
[email protected]
|