Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 20 Nisan 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Şaban DÖĞEN

Kalbe Peygamber aşkı düşünce



Bir Yahudî din adamı, yani bir hahamdı. Şam’da hayat sürmekteydi. Günün Tevrat’ını satır satır okumuş, âdetâ ezberlemişti. Allah’ın gönderdiği Tevrat değildi Tevrat. Bir çok âyeti değiştirilmiş, aslından uzaklaştırılmıştı. Ancak ne kadar değiştirilmiş olsa da bazı gerçekler yok değildi. Bunlardan birisi de Peygamberimizden (asm) bahseden âyetlerdi.

O günlerde son Peygamber çıkmış, insanları doğru yola dâvet etmeye başlamıştı. İslâmiyet gün geçtikçe yayılıyor, kuvvet buluyordu. Haham ise bunları duydukça için için kavruluyordu.

Bir de Tevrat’taki Hz. Muhamed’den (asm) bahseden âyetler yok mu? Onlar ise onu bütün bütün çileden çıkarmıştı. İlk gün dört sayfada Peygamberimizden (asm) söz edilmekteydi. O sayfaları çıkarıp yırttı. İkinci gün bu sekize çıkmıştı. Onları da yırttı. Üçüncü gün 24 yerde gördüğü aynı hakikat onu deliye döndürmüştü. Yırt yırt bunun sonu nereye varacaktı? Düşünceye daldı. Bu bir ikazdı. İlâhî bir îkaz. Neresine baksa son peygambere bir işaret bulmak mümkündü. Kitabın hepsi de yırtılamazdı ya!

Evet, Hz. Muhammed olsa olsa son peygamber olabilirdi. Bu gerçek görmezlikten gelinemezdi. Artık kararını verdi. Medine’ye gidecek, ona îmanını belirtecekti. Önce bir haham arkadaşına uğradı. “Yeter arkadaş, bizim bu yaptığımız” dedi, “Ben ona inandım. Medine’ye gidiyorum.”

“Şaşırdın mı sen? O bir sihirbazın tekidir. Gidip de ne yapacaksın?” diye karşılık verdi haham arkadaşı.

Kalbine iman aşkı düşen haham, “Hayır gideceğim” diyordu. “Şimdiye kadar kendimizi aldattığımız yeter. İş senin bildiğin gibi değil.”

Yola koyuldu. Uzun yolları tepip Medine’ye vardı. Köşe bucak Resûlullah’ı (asm) aramaya başladı. Karşısına nûr yüzlü birisi çıktı. Ona sordu. “Ben bir yabancıyım. Son Resûl’le müşerref olmaya geldim. Beni onun huzuruna götürür müsünüz?” dedi.

Bu nûr yüzlü insan Selmân-ı Fârisî’ydi. Resûl adını duyar duymaz ağlamaya başladı. Çünkü Kâinatın Efendisi (asm) ebedî âleme göç etmişti. Bunu bir aylık yoldan tâ çölleri aşıp gelen adama nasıl anlatacaktı? Bu gerçeği ona nasıl söyleyecekti? Onu alıp pâk kabrine götürmek istedi. Yolda yanına Hz. Ebûbekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’yi de (ra) aldı. Mezarlığa vardılar. Büyük bir üzüntüyle Resûlullahın (asm) mezarını gösterip, “İşte o senin inanıp da yollara düşüp görmek istediğin zât burada yatıyor. O daha dört gün önce aramızdan ayrılıp âhiret yurduna gitti.

Gözyaşları sel olup akmaya başladı. Bu ayrılığa onun sevgili dostları nasıl dayansınlardı? Yeni Müslüman da kendini tutamadı. Gözyaşlarını pınar edip, “Onu gören varsa hiç olmazsa onları göreyim” diyor, dikkatle yüzlerini süzüyor, özelliklerini soruyor, öğrenince de, “Vallahi,” diyor. “Bunlar Tevrat’ta okuyup öğrendiklerime tıpa tıp uyuyor.”

Sonra da Peygamberimizin (asm) bir elbisesini istedi. Getirdiler giydi. Peşinden Kelime-i Şehâdet getirip, duâya başladı: “Ey Rabbim! Sen merhametlilerin en merhametlisisin. Eğer benim Sana ve Resûlüne olan îmanımı kabul ettiysen bu benim için en büyük mutluluk! Sana sonsuz hamd ü senâlar olsun.

“Ben Resûlünsüz duramam artık. Buracıkta benim canımı al da ona bir an önce kavuşayım.”

Duâ kabul olmuştu. Biter bitmez adam yere yıkıldı. Arzuladığı yüce Resûle kavuştu.

20.04.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (20.04.2008) - Kalbe Peygamber aşkı düşünce

  (19.04.2008) - Kâinat, ne zamana kadar ayakta kalacak?

  (18.04.2008) - İlimler, Allah’a imana götürüyor

  (17.04.2008) - Acı ve üzüntü veren geçici lezzetler

  (16.04.2008) - Musibetlerin arkasındaki rahmeti görebilmek

  (15.04.2008) - İnsanın başına gelen zulüm ve musibetler

  (14.04.2008) - Âni ve fanî zevklerin peşinde koşmak

  (13.04.2008) - Nefsi susturan hakikatler konuşuyor

  (12.04.2008) - Dünyada kalan ve ahirete gidenler

  (11.04.2008) - İnsan nasıl mutlu veya mutsuz olur?

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri