"Gerçekten" haber verir 31 Ağustos 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

Ramazan orucunun hikmetleri (2)



Biz her şey için, her şey için ve her şey için Yüce Allah’a karşı sadece şükür borçluyuz. Öyle ki, her isteğimiz karşılanıyor. Her ihtiyacımız görülüyor. Her derdimiz derman buluyor. Her duâmız cevap buluyor. Her dileğimize bakılıyor. Her acımıza inâyetle çare yetiştiriliyor. Gözümüz yollarda bırakılmıyor. Elimiz boş çevrilmiyor. Gönlümüz cevapsız terk edilmiyor. Hayatımız her saniye şefkatle ve ilgiyle kucaklanıyor.

Mübârek Ramazanın orucu ile Allah’ın nimetlerinden kısmen, yani belirli bir süre el etek çekmekle, Allah’ın nimetlerinin kıymetini çok iyi anlıyoruz. Allah’ın nimetlerine ne kadar muhtaç olduğumuzu çok iyi kavrıyoruz. Olmasaydı, olmayacaktık derecesinde! Verilmeseydi, yaşamayacaktık ölçüsünde! Ekmeksiz, susuz, midemizin isyanlarına bakılmadan, ciğerlerimizin yangınına cevap verilmeden hayatımızı düşünmek bile mümkün değil! O halde şükürsüz hayat nasıl mümkün olabiliyor? Bu insan kadir kıymet bilmez bir yaratık mı? Teşekkürsüz bir hayatı insanlar arasında düşünmek bile tek kelimeyle vahşet! Ya Allah’a karşı şükürsüz yaşamak, ne kadar vahşet, ne kadar kabalık, ne derece dehşet olduğu açık değil mi?

Ramazan Risâlesinin İkinci Nüktesinde Bedîüzzaman Hazretleri, Ramazan orucunun Cenâb-ı Hakkın nimetlerinin şükrüne baktığı ciheti nazara veriyor. Bedîüzzaman Saîd Nursî’ye göre, çok kıymettâr olan o nimetleri elinden aldığımız tablacıya bir bahşiş verdiğimiz halde, asıl mal sahibini, asıl göndericisini, asıl yaratıcısını tanımamak, görmezden gelmek ve yok saymak sonsuz derece akılsızlıktan başka bir şey değildir! Nitekim Cenâb-ı Hak hadsiz nimetlerini, tam zevkimize göre cins cins, tür tür, çeşit çeşit, her mevsimde ayrı ayrı olacak şekilde yer yüzüne yaymış ve sermiştir. Tabiîdir ki, o nimetlerin karşılığında şükür istiyor. O nimetlerin görünen sebepleri ise, yani bize getiren aracılar ve eller ise tablacıdan başka bir şey değildir. Oysa tablacılara, bize getiren ellere, aracılara, üreticilere, bir fiyat vermeden, onlara minnettâr olmadan, onlara teşekkür etmeden, onları yok sayarak almıyoruz! Hattâ müstahak olmadıkları pek çok hürmeti ve saygıyı gösteriyoruz. Halbuki o nimetleri hakikî veren, yaratan, halk eden, sırf bizim için var eden, yokluk göstermeyen, darlık göstermeyen Allah (cc), o nimetler vasıtasıyla, o aracılardan ve sebeplerden hadsiz derece daha fazla şükre lâyıktır!

İşte Allah’a teşekkür etmek; o nimetleri doğrudan doğruya Allah’tan bilmek, o nimetlerin kıymetini takdir etmek ve o nimetlere kendi ihtiyacını tam hissetmekle mümkündür. Ramazan-ı Şerifteki oruç da bize bunu sağlıyor! Hakîkî, hâlis, içten, riyâsız, gölgesiz, gösterişsiz, samîmî, kapsamlı ve geniş bir şükrün anahtarını bize veriyor.

Çünkü bu insanlar sâir vakitlerde mecburî olarak aç ve susuz bırakılmazlarsa, hiç aç kalmadıklarından, hiç susuzluk nedir bilmediklerinden, nimetlerin yüksek ve hayatî kıymetini bile fark etmiyorlar, anlamıyorlar! Onlarsız olur zannediyorlar! Olmadığını görmeleri gerekiyor! Meselâ bir parça kuru ekmek, dâimâ tok olan zenginin gözünde nimetten bile sayılmıyor! Oysa onda yüksek bir nimet derecesi vardır. Bunu ona göstermek gerekiyor ve hissettirmek gerekiyor.

Halbuki o kuru ekmeğin bir mü’minin nazarında çok kıymettâr bir nimet olduğuna iftar vaktinde dili şahitlik ediyor. İşte Ramazan-ı Şerifte padişahtan en fukaraya kadar herkes, o nimetlerin kıymetlerini anlamakla mânevî bir şükre mazhar oluyor.

Sonra; Bedîüzzaman’a göre, gündüzde yemek ve içmekten alıkonulması cihetiyle insan şunu tam anlıyor ki: “O nimetler benim mülküm değil! Çünkü ben onları yemek ve içmekte hür değilim! Demek, başkasının malıdır! Başkasının verdiği şeydir! Eğer gerçekten benim mülküm olsaydı kimse beni onları yemekten ve içmekten alıkoymayacaktı! Kimse elimi tutmayacaktı! Şu baş döndüren açlığa karşı kimse beni onlardan vazgeçiremeyecekti! Oysa ben onları yemek için emir bekliyorum! Ferman bekliyorum! Onları, gerçek sahibi olan Allah’ın adıyla yiyebileceğime dâir yüksek sesle yapılacak ilânı, Allah’tan gelecek izni ve müsaadeyi bekliyorum! Demek onlar Allah’ın mülküdür!”

İşte Ramazan-ı Şerif orucu bu cihetiyle hakîkî insanlık vazifesi olan şükrün anahtarı hükmüne geçmektedir.1

Dipnot:

1- Mektûbât, s. 388

31.08.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (30.08.2008) - Ramazan orucunun hikmetleri (1)

  (28.08.2008) - Ramazan ayı yaklaşıyor

  (27.08.2008) - Makbul bir tövbe için

  (26.08.2008) - Mahşerde Peygamber Efendimiz (asm)

  (25.08.2008) - Ezan duâsı üzerine

  (24.08.2008) - Bir hikmet arayışı

  (23.08.2008) - Cenaze ile ilgili sorumluluklarımız

  (22.08.2008) - Allah’ı bilmek üzerine

  (21.08.2008) - A'râftaki bahtiyarlar

  (18.08.2008) - Zübeyir Güzdüzalp'e borcumuz var

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır