"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

31 Mart ve Bediüzzaman (İkinci gün)

Abdülbakî ÇİMİÇ
01 Nisan 2021, Perşembe
Bediüzzaman’ın Hayatı’ndan Tesbitler-85

İkinci gün (1 Nisan 1325/14 Nisan 1909 Çarşamba): “İkinci günde bir ukde-i hayatımız olan itaat-i askeriyeden sual ettim. 

Dediler ki: “Askerlerin zabitleri asker kıyafetine girmiş; itaat çok bozulmamış.”

Tekrar sual ettim: “Kaç zabit vurulmuş?” Beni aldattılar, dediler: “Yalnız dört tane. Onlar da müstebit imişler. Hem, şeriatın adap ve hudûdu icra olunacak.” Bir de gazetelere baktım; onlar da o kıyamı meşrû gibi tasvir ediyorlardı. Ben de bir cihette sevindim. Zira, en mukaddes maksadım, şeriatın ahkâmını tamamen icra ve tatbiktir. Fakat itaat-i askeriyeye halel geldiğinden nihayet derecede me’yus ve müteessir oldum.” 1

31 Mart’ın ikinci günü ile ilgili kaynaklarda şu değerlendirmeler yer alır: “İsyanın ikinci gününde Padişah Abdülhamid, hükümeti kurma görevini Tevfik Paşa’ya vermiş ve 14 Nisan 1909’da yeni kabine kurulmuştu. Asi askerler kışlalarına dönmeye devam etmiş, Galata ve eski İstanbul’daki bazı dükkânlar açılmıştı.2 Mustafa Turan’ın yazdığına göre ise isyanın ikinci günü sükûnet sağlanmıştı, fakat askerî birliklerin başında belli başlı zabitler hâlâ yoktu. 3 Ziya Nur Aksun da aynı görüşü dile getirerek İstanbul’daki isyanın durduğunu ve sükûnet devresine girilmiş olduğunu belirtmektedir.4 İstanbul’dan yazan Neue Freie Presse muhabiri de isyanın ikinci günündeki gelişmelerle alâkalı ‘İstanbul’da Sakin Bir Gün’ başlıklı haberinde, İstanbul’da sükûnetin bütünüyle hemen hemen sağlandığını; büyük ve küçük askerî grupların sevinç atışlarının, gösterilerin ve çıkardıkları ufak tefek olayların da bittiğini ifade etmektedir.5 Aynı gazetede bir gün sonra çıkan benzer bir haberde ise İstanbul’daki gösterilerin tamamen sona erdiğini ve sükûnetin şeklî olarak tamamen sağlandığını yazmıştır.6 Avusturya sefiri Pallavicini de 15 Nisan’da gönderdiği raporunda hadiseleri anlattıktan sonra, Jön Türk hâkimiyetinin tasfiye edildiğini ve şehirde sükûnetin sağlandığını belirtmektedir.7 Dolayısıyla isyanın henüz ikinci gününde Hareket Ordusu’nun İstanbul üzerine yürümesini gerektirecek bir durum kalmamış, bulanık sular durulmuş ortada isyandan hiçbir eser kalmamıştı.8 Nitekim bundan sonraki günlerde asi askerlerin isyanla alâkalı faaliyetleri hakkında herhangi bir bilgi kaynaklarda geçmemektedir. Sadece bazı derneklerin ve oluşumların siyasî ortamın yumuşatılmasına ve toplumdaki uzlaşmanın sağlanmasına dair teşebbüsleri vardır.” 9

Bediüzzaman ikinci gün ne yapıyor?

Bediüzzaman, ikinci gün yine olayları dışarıdan tahkik ve takip ediyor. 16 Nisan’da başlayıp sonraki günlerde devam edecek olan yazılardaki asi askerlere yönelik nasihatleri de bu kabildendir. İsyanın ikinci gününde Bediüzzaman neler olduğunu sorup duruyor; isyan eden askerlerin subaylara itaat edip etmediklerini merak ediyor. 31 Mart’ın ikinci gününe dair aktardığı cümleler, Bediüzzaman’ın isyana nasıl baktığını ve isyan günlerindeki konumunu açık seçik gösterir niteliktedir. Daha ilk cümlesinde isyan eden askerlerin, âmirleri olan subaylara karşı itaatlerini (itaat-i askeriye), hayatlarının olmazsa olmaz bir çekirdeği (ukde-i hayatiye) olarak niteleyen Bediüzzaman’ın isyana karşı olumsuz tavrı en başından kendini belli etmektedir. Nitekim daha sonra itaat-i askeriyenin bozulduğunu duyduğunda nihayet derecede üzüldüğünü ifade etmektedir. Bediüzzaman’ın yaşanan olaylar hakkında bilgi sahibi olmak için etrafındakilere soru sorması dikkat çekici diğer bir noktadır. İsyanın birinci gününden sonra ikinci gününde de Bediüzzaman’ın olayları bilenlerden ve gazetelerden öğrendiği kadarıyla takip ediyor olması; ilk iki gün için onun yaşanan bu olayların ne kadar dışında kaldığının bir göstergesidir. İsyan eden askerlerin kaç subayı öldürdükleri hakkında Bediüzzaman’ın sorduğu soruya verilen ‘dört’ cevabı, 31 Mart isyancılarını destekleyen ve isyan eden askerlerin yaptıklarını küçük gösterme çabasındaki İkdam Gazetesi’nin isyanın ikinci gününde çıkan 14 Nisan 1909’da (1 Nisan 1325) tarihli nüshasında verdiği sayıdır. Bediüzzaman kendisine verilen bu cevabın yalan olduğunu, daha fazla insanın öldürüldüğünü daha sonra öğrenecektir. Burada Bediüzzaman’ın şeriatın ahkâmı tamamen icra olunacağına sevinmesi, İttihad ve Terakkî’nin kurduğu despot rejimin artık ortadan kalkıp siyasî suikastların sona ereceğine yönelik bir sevinme olmalıdır. 10

Selânik’te 31 Mart aleyhine miting tertip ediliyor

Öte yandan Selânik’te 31 Mart aleyhine büyük bir miting tertiplendi. 11 Temmuz meydanında yapılacak toplantı için sokaklara tellâllar çıkarıldı. İsyan duyulur duyulmaz ağırlığı henüz Rumeli’de olan İttihad ve Terakkî, kesin tavır almakta gecikmemiş; isyanı kendisine yapılmış bir darbe olarak görmüştü. Bunun için isyanın ikinci gününde, isyanı bastırma yolunda Rumeli’de önemli gelişmeler oldu. Selânik redif fırkasının bütün taburları silâhaltına alındı. Bunun yanında Selânik’te bütün unsurların katıldığı büyük bir miting düzenlendi. Böylece toplanan 20-30 bin kişilik bir kalabalık önünde Yeni Asır Gazetesi başyazarı Fazlı Necip Bey, müderris Recep, Avdül (Arnavutça), Tomak (Bulgarca), Karaso (Türkçe ve Yahudice), Nikola (Sırpça), Kurki Apono (Ulahça) tarafından konuşmalar yapıldı; konuşmalar ‘Silâh başına, arş İstanbul’a’ diye bitiyordu. Bunun üzerine ihtiyat ve redif askerleri silâhlarını almaya giderken, birçok kişi de gönüllü yazılıyordu. Bu şekilde İstanbul’a gelecek olan Hareket Ordusu’nda nizamiyeden olmayan askerî birlikler de önemli yer tutmuştu. 11

Dipnotlar:

1- Eski Said Dönemi Eserleri (Divan-ı Harb-i Örfî), 2013, s. 130. 

2- Yunus Nadi, İhtilâl ve İnkılâb-ı Osmânî, s. 49. 

3- Mustafa Turan, Taşkışla’da 31 Mart Faciası, s. 69. 

4- Ziya Nur Aksun, Osmanlı Tarihi, Cilt: 5, s. 189. 

5- Neue Freie Presse, “Ein ruhiger Tag in Kostantinopel”, 15 Nisan 1909, Sayı: 16038, s. 2’den aktaran, Necmettin Alkan, Selânik İstanbul’â Karşı, s. 208. 

6- Agg, age. 

7- Bridge, “Die jungtürkische Revolution aus österreichisch-ungarische Sicht”, s. 45’ten aktaran, Necmettin Alkan, Selânik İstanbulâ Karşı, s. 208. 

8- Mustafa Turan, Taşkışla’da 31 Mart Faciası, s. 69. 

9- Necmettin Alkan, Selânik İstanbulâ Karşı, s. 169.

10- Gerçeğin Aynasında Bediüzzaman, Nurettin Ceylan, 2016, s. 46. 

11- Prof. Dr. Sina Akşin, 31 Mart Olayı, s. 75.

Okunma Sayısı: 3099
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı