Geleceğimiz, çocuklarımız, gençlerimiz; bilge bir insanın ifadesiyle “nesl-i âti” yani gelecek nesil verilen-verilecek eğitimle şekillenir ve mükemmele ulaşır.
Şüphesiz ki bu eğitimin amacına ulaşması için üç sac ayağa ihtiyaç vardır. Bunlardan bir tanesi ailedir, ikincisi okuldur ve üçüncüsü de öğretmendir.
Bu üç sacayak çocuğun eğitim süresi boyunca birbirleriyle ilişkilidir. Şüphesiz öğretmen öğrenci üzerinde çok önemli bir faktördür. Peki bir öğretmen gelecek nesli, yani çocuklarımızı nasıl başarılı kılar? Ne yapmalıdır ki ahlâklı, terbiyeli ve donanımlı bir neslin yetişmesine vesile olabilsin? Ailesine, çevresine, memleketine faydalı bir nesli nasıl yetiştirmeli ve eğitmelidir?
Elbette özgürlük insanlar için hayatî bir haktır ve öğretmende elbette bu haktan yararlanmalıdır. Ama hürriyet dediğimiz bu değerin sınırları normal şartlara göre çizilmelidir. Meselâ öğretmen görünümü öğrencide güven hissi uyandırmalıdır. Ben bir eğitimci olarak bu görünümün öğrenci üzerinde olumlu etki yapacağına inanıyorum. Öğretmen sınıfa girince vicdanıyla baş başadır. Hiç kimse sınıfına müdahale edemez. Öğrenci de inandığı öğretmenini rol model olarak görür. Bir öğretmen tahtada çözdüğü bir matematik problemini öğrencisine öğretmek ile birlikte, görselliğiyle ve samimî davranışlarıyla da eğitimine katkı yapar. Aynı zamanda bir öğretmen toplum içerisinde de örnek teşkil etmelidir. Giyim ve kuşamı ile, bilgi ve birikimi ile örnek bir insan profilini çizmelidir. Bir kalabalığın içinde yürürken, konuşurken öğretmen olduğunu etrafındakilere hissettirmelidir. Ben elli yıl önce beni eğiten öğretmenimin hoş görüsünü, yüz ifadesini, tebessümünü, o zarif giyimini hâlâ hatırlıyorum. Sınıfta bize verdiği dersi, o zarafeti, bilgi ve birikimini hep örnek aldım. İlkokul birinci sınıf öğretmenim her sabah sınıfa girerken üstündeki temiz ve ütülü elbiseleri, tıraşlı yüzü, boyalı ayakkabısı altmış yıl geçmesine rağmen hâlâ gözümün önündedir. Tabiî ki diğer öğretmenlerim de öyleydi. Ben de kırk yıla yakın öğretmenliğim boyunca o öğretmenlerimi örnek alarak öğrencilerimin sınıflarına girdim ve onlara öğretmenlerimi örnek alarak ders verdim.
Demem o ki bir öğretmen sınıfa girerken müfredatta yazılanlarla beraber öğrencisine örnek olabilecek tavırlarıyla, elbiseleriyle, samimiyetiyle de öğrencisine kendisini kabul ettirmelidir. Yeni neslin eğitimi için bunları mutlaka yapmalıdır. Bu bir donanımdır. Bu “nesl-i âti”nin kurtuluşu demektir. Müreffeh ve ahlâklı bir neslin devamı için bunlar elzemdir. Öğretmen zengin bir bilgi ve birikimle, örnek bir giyim ve kuşamla sınıfına girmelidir. Böyle bir öğretmen profili ile yeni nesil ancak donanımlı olabilir.
Konuyu ünlü yazar Dr. Dana Suskınd’ın “Otuz Milyon Kelime” adlı kitabından veciz ve çok anlamlı bir cümlesi ile tamamlayalım. Yazar diyor ki: “Zekâ; gelişim zihniyeti ve dayanıklılık başarı için önemli faktördür. Fakat başka bir ‘anahtar ilke’ olmadan başarıya ulaşamaz.”
Ben de diyorum ki bu anahtar ilke “öğretmen”dir.