Millet İttifakı’nın, sebebi ve sahiciliği şüpheli küçük bir krizden ve Brexit denemesinden sonra bulduğu “üçayaklı yönetim formülü” müthiş bir rüzgâr yakaladı.
Bilhassa AKMHP’ye mesafeli gençler bu işten çok memnunlar.
Zira hepsi, yeni nesil olmanın da gereği olarak “ne yardan ne serden” vazgeçebiliyorlardı.
Bu formülü ilk duyduğumuzda hukukçu arkadaşlarla beraberdik ve hepimiz ilk olarak zaten bildiğimiz Anayasa’ya yeniden baktık.
İlke açık: Yasama, yürütme ve yargı yetkileri aynı kişinin ya da kişilerin elinde olamaz.
Hüküm açık: Mevcut sistemde cumhurbaşkanı yardımcılığı (ve bakanlık) milletvekilliği ile yani yasama organı üyeliği ile ve bir de yargı mensubiyeti ile birleşemez.
Bunun dışında, yürütmedeki hangi görevin hangi görevle, hangi yetkinin hangi yetkiyle birleşip birleşemeyeceğine icranın başı olarak cumhurbaşkanı kendisi karar verir. Bu konuda kanuna bile gerek yok.
Bugün Erdoğan neye yetkiliyse yarın seçilince Kemal Kılıçdaroğlu da -değiştirilinceye kadar- ona yetkili olacak.
Bunu AKMHP istemişti. Şimdi muhtemelen dizlerini dövüyorlar. (Bazıları da oyun bozanlık ediyorlar).
Yani bugün Erdoğan Rize Belediye Başkanı’nı hem başkan olarak tutup hem de kendisine cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atamak isteseydi kim neye dayanarak nereye itiraz edebilirdi?
Muhalefet dahil hiç kimse ve hiçbir yere…
İşte tek adam rejimi böyle bir şey. Kuralsızlık had safhada. Ve Millet İttifakı bu sistemsiz sistemi değiştirmek vaadiyle yola çıkanların ittifakı.
Değişikliği yapabilmek için, önce iktidar olması lazım. Bunun için de önce mevcut sistemsiz sistemin, cumhurbaşkanına “dilediği gibi kullansın” diye verdiği ve Erdoğan’ın da “dilediği gibi” ve hatta “tepe tepe” kullandığı sistemin boşluklarını kullanacak.
Bu işin tabiatı bu.
Bu meselede en komik olanı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanı hukukçu Mehmet Uçum’un itirazı ve gerekçeleri.
Uçum, daha ilk saatlerde, söz konusu formülün Anayasaya aykırı olduğunu öne sürmüştü:
“Anayasaya göre vesayet makamı ile belediye başkanlığı asla birleşemez (m.127/5). Aynı kişinin hem CB Yardımcısı hem Belediye Başkanı olması Anayasanın açık ihlalidir. Küresel sömürgecilerin planları ve dar çıkarlar için hukuk dışı ve abes çözüm arayışları boştur. Halk hesabını sorar.”
Sayın Uçum,
Öncelikle, “asla asla deme”…
İkincisi, bu iki yetki yıllardır iç içe geçiyordu ama AKMHP iktidarında kimsenin ruhu duymuyordu. Zira kayyım atadığı belediyeleri yıllardır İçişleri Bakanı neredeyse bizzat yönetiyor ve sizin buna itirazınızı duymadık.
Üçüncüsü, en az yüzde elli birle ve belki de yüzde altmıştan fazla oyla iktidar olacak bir ittifak nasıl oluyor da “sömürgecilerin planı” oluyor? Bu zehirli dili hâlâ bırakamayacak mısınız? Bırakmazsanız bir süre sonra bu dil size de zarar vermez mi?
Dördüncüsü de “halk hesabını sorar” cümlesinin cevabı belli: Zaten bunu yapacak olan Millet İttifakı ve bugünden bunun hesabını halka vere vere rey isteyecek. Alırsa iktidar olacak. Olursa da hesabını vermiş olacak.
Şimdiden soralım Sayın Uçum:
Siz o zaman ne diyeceksiniz?