AKMHP cumhurunun görünen başkanı Erdoğan Pazartesi günü Adıyaman Gölbaşı’nda yaptığı konuşmada helallik de diledi.
Bir metne bağlı kalmadan ve kendi gönlünce yaptığı samimi konuşmanın ilgili kısmı şöyle:
“Sarsıntıların etkisi, hasar gören altyapı, olumsuz hava şartları gibi nedenlerle maalesef ilk bir kaç gün Adıyaman’da arzu ettiğimiz etkinlikte çalışma yürütemedik. Bunun için sizden helallik istiyorum. Her şeyin farkındayız ve gereğini yaptığımızdan, yapacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. İlk günlerdeki sıkıntıların aşılmasıyla Adıyamanlı kardeşlerimizi yıkıntıların altından kurtarma ve yardım faaliyetlerini hızlandırdık.”
Bu dört cümleden üçüncü ve dördüncü cümleler standart. Bir problem yok.
Ancak ilk iki cümle ve aralarındaki ilişkisizlik ve hatta çelişki bizce önemli. Bu sebeple üzerinde duracağız.
İlk cümle şu: “Sarsıntıların etkisi, hasar gören altyapı, olumsuz hava şartları gibi nedenlerle maalesef ilk bir kaç gün Adıyaman’da arzu ettiğimiz etkinlikte çalışma yürütemedik.”
Bu cümleden anlaşıldığına göre Erdoğan ve iktidarı ilk günlerde arzu ettiği etkinlikte bir çalışma yürütememiş.
(Bu durumda o ilk günler için yapılan eleştirilere cevap vermek ve gerekirse özür dilemek yerine o eleştirileri yapanlara hakaret edenler –ki bunlardan biri bizzat Erdoğan idi- ne yapacak? Bunu geçelim.)
Asıl mesele şu: Arzu edilen etkinlikte çalışma yürütülememesinin sebebi “sarsıntıların etkisi, hasar gören altyapı, olumsuz hava şartları” ve “bunun gibi nedenler”miş.
Bu sayılanların hepsinin özelliği devletle değil tabiatla ilgili olması. Yani müdahaledeki başarısızlığın ve gecikmenin sebebi “doğa olayları!”.
Yani bir bürokratik yönetim zafiyeti veya devletin sorumluluğunu gerektirecek bir durum ya da siyasilerin siyaseten sorumluluğunu gerektirecek bir noksanlık yokmuş!
Bu durumda bu birinci cümlenin hemen ardından gelen “bunun için sizden helallik istiyorum” cümlesinin manası nedir?
Ne için helallik isteniyor?
“Bunun için” yani sayılan doğa olayları için.
Ama aslında bu konuşmayı yapanın zihninin arka planında yönetim zafiyeti meselesi de var.
Nitekim üçüncü cümlede “Her şeyin farkındayız ve gereğini yaptığımızdan, yapacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın” derken kast edilen “her şey”, muhtemelen aslında “yönetim zafiyetine dair her şey” ve üstelik de gereği yine siyasetçi tarafından yapılabilecek türden şeyler. Yani mesele “doğa olayları” değil. Ama hakkıyla helallik dilenemiyor bir türlü.
Özetle, anlaşılıyor ki ilk cümle ile ikinci cümle arasında bir ilişki yok ve dolayısıyla zıtlık var.
Peki, o zaman böyle boş bir helallik neden isteniyor?
Ardından asıl istenecek şey gelecek de onun için.
Erdoğan bir süre sonra oralara yine gidip “daha önce helallik istedim verdiniz. Şimdi de reyinizi istiyorum.” diyecek!
Bu boş helalliğe gönül verecek olana da bu davete cevap verecek olana da … şimdiden “helal olsun” diyelim, başka da bir şey demeyelim.