"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

M. Kemal, laiklik ve savruk dindarlar

Ahmet BATTAL
21 Eylül 2022, Çarşamba
Son yıllarda dikkatinizi çekiyordur: Bazı dindarlarda “yeniden laiklik” isteği var. Bu istek, o dindarların, yeniden M. Kemal dönemine dönmeyi istemelerine de sebep oluyor.

M. Kemal’in “laikliği getirmek”le çok doğru bir iş yaptığını söylüyorlar. Hatta dışarıdan bakan kendilerini Kemalist sanır.

Belli ki bu fikirleri, öğretmeye ve öğrenmeye dayalı sahih tarih bilgisinden değil, sevdirmeye ve nefret ettirmeye dayalı resmî tarih bilgisinden besleniyor. 

Üstelik bu teklifleri daha ziyade tepkisel.

Yani AKP’nin dini siyasete alet etmiş ve böylece dine zarar vermiş olduğunu görüyorlar. Dini siyasette kötüye kullanmanın laikliğe de aykırı olduğunu ve laiklik ilkesinin aşınmasından kaynaklandığını düşünüyorlar. Çare olarak “laikliği yeniden tesis etmek gerektiği” sonucuna varıyorlar. 

Buraya kadar tesbitleri ve belki teklifleri doğru.

Ama bu noktadan itibaren ciddi bir savrulma içine giriyorlar.

İstedikleri laikliği M. Kemal’in getirdiğini ve sonra zaman içinde birilerinin aşındırdığını ve son olarak AKP iktidarının “iyi gidişat”ı tamamen raydan çıkardığını düşünüyorlar. 

O yüzden de bu savruk dindarlar iç geçirip “keşke M. Kemal yeniden gelse de laikliği yeniden kursa” diye hayıflanıyorlar. 

Oysa bu tam bir yanılgı. Tam bir denize düşüp yılana sarılma hali. M. Kemal’i ve onun laikliğini yanlış tanımalarından kaynaklanıyor. 

(Gariptir, CHP’de tutunamayan eski CHP’liler de AKP iktidarını laiklikten taviz vermekle suçlamaya devam ediyor.)

M. Kemal’in laikliği din ve vicdan hürriyetini reddediyordu. Onun laikliği sivil toplum eliyle dindarlık gayretlerine asla izin vermiyordu. Zira onun laikliği dini siyasetin ve devletin tekeline almıştı.

Yani o bir laiklik filan değildi. O düpedüz bir “din devleti” projesi idi. (Diyanet İşleri Başkanlığı’nın o günlere ait hikayesine ve duruşuna bakan her şeyi anlar. M. Kemal’in fetvacı hocalarını unutmamak lazım!). 

Zira o laiklikte din devletin tekelinde idi. Devlet ve iktidar sahipleri dini kendi iktidarlarını pekiştirmek için tepe tepe kullanıyordu. 

Bugünkünden fark yok muydu? Elbette vardı: 

O günlerde, toplumsal dinî motifler de diyebileceğimiz şeair tahrip ediliyor, yasaklanıyor ve böylece dinin hem kamusal alanda ve hem de sosyal alanda görünür olması engelleniyordu. Din vicdanlara hapsediliyordu. 

Bugün ise görünüşte başörtüsü serbest; başı örtülü polis de var vali de. İmam da var hatip de. Okulu da var üniversitesi de. Ama hatibin hutbede ne şekilde hitap edeceğine “o devlet” karar veriyor. Azıcık dışına çıkanın vay haline. 

Azıcık “muhalifim” diyene, hele başı da örtülü ise hayat zehir ediliyor. 

Üstelik bunu devlet partisinin başı örtülü maaşlı troliçeleri de destekliyor. 

Yani AKP’nin çarpık “din devlet ilişkileri” anlayışı ile tek parti dönemi CHP’sinin çarpık din-devlet ilişkileri anlayışı arasında esaslı bir fark yok. 

O gün uygulanan demokrasisiz laiklik, dinî görünürlük konusunda dik durabilen muhalif dindarlara karşı gerçek bir zulüm aracı idi. Hatta onlara “rejim muhalifi” diyordu. 

Bugünün demokrasi kılıfı altında yürüyen ve din ve vicdan hürriyetini reddeden laikliği ya da laikliksizliği de iktidara tabi olmayı reddeden dindar muhaliflere karşı bir zulüm aracı. 

Arada esaslı bir fark yok. 

O halde yağmurdan kaçıp doluya sığınmaya da gerek yok. 

Çare tam demokrasi. Çare din ve vicdan hürriyetini tam tanımak. Çare dini devletin tasallutundan kurtarmak. Çare dini dindar görünen siyasetçinin kontrol alanından çıkarmak. Sivilleştirmek. Sivil alanı güçlendirmek ve sivil olanın samimiyetine güvenmek. 

Çare laiklikse batı tipi laiklik. M. Kemal tarzı olanı değil. 

Not: Bu yazı o savruk dindarları uyandırmak ve kendilerine yapılan yutturmacayı fark etmelerini sağlamak içindir. Alınız, yüzlerine serpiştiriniz. 

Okunma Sayısı: 2257
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • S.topuz

    22.9.2022 02:49:33

    Ödünç alınan DEMOKRASİ GÖMLEĞİ endama uymuyor ve bir türlü yakışmıyor muhterem Hüseyin Hocam. Hürmetle ve saygılarla.

  • S.topuz

    22.9.2022 02:45:46

    Bunlar son çırpınışlar. Belki tekrar uzatmaları oynayarak, milleti DİNDARLIK ve MİLLİLİK ve MANEVIYATCILIKLA tekrar kandırıp, uyutup uyuşturup basiretsiz hale getirme gayretleri bunlar. Son bir hamle yani. "Ya tutarsa" gibi.

  • S.topuz

    22.9.2022 02:39:37

    " YEDİNCİ MES'ELE: Rivayette var ki: "Süfyan büyük bir âlim olacak, ilim ile dalalete düşer. Ve çok âlimler ona tâbi' olacaklar." Vel'ilmu indallah, bunun bir tevili şudur ki: Başka padişahlar gibi ya kuvvet ve kudret veya kabile ve aşiret veya cesaret ve servet gibi vasıta-i saltanat olmadığı halde, zekâvetiyle ve fenniyle ve siyasî ilmiyle o mevkii kazanır ve aklıyla çok âlimlerin akıllarını teshir eder, etrafında fetvacı yapar. Ve çok muallimleri kendine tarafdar eder ve din derslerinden tecerrüd eden maarifi rehber edip tamimine şiddetle çalışır, demektir." Bediüzzaman Said Nursi, Şualar - 585

  • Necati

    21.9.2022 22:11:09

    Merhum sosyoloğ rahmetli Şerif Mardin'in çok isabetli ve doğru tesbiti "Akp Kemalizmin zaferidir"

  • RAMAZAN ADIBELLİ

    21.9.2022 11:31:03

    Allah razı olsun tevafuklu bir yazı oldu

  • Hüseyin kıymık

    21.9.2022 10:29:08

    Malesef birileri maksatlı bir şekilde toplumu Kemalizmi ile siyasal islamcılar arasında sıkıştırmaktadır…Demokrasiye karşı kör, sağır ve dilsizler…

  • Mehmet

    21.9.2022 10:16:41

    Vallahi çok güzel olmuş maşallah. Allah razı olsun

  • Osman Yıldırım

    21.9.2022 08:45:29

    Sayın Hocam, Onlarda yüz marmı ki,yüzlerine gözlerine akıllarına herşeyleri Reislerinin cebindedir. Risklerinin hissettiklerini hisseder,gördüklerini görür,anladıklarını anlarlar,söylediklerini söylerler. Hadi siyasalciların böyle olmaları normal da son yıllarda bazı Nurcular da aynı moda girdiler. Üsdadlarının prensiplerini bırakıp tamamen Reislerine yönelerek ona biat etmeyi asli hizmet jabul etmekte. Maalesef son yıllarda bu garipliklerede şahit olmaktadır.

  • Abdullah negünekaldım

    21.9.2022 06:54:43

    Hocam biz 4.cü devrede adileşir etkinliği azalır ve Soner sonuda gelir diye beklerken akp nin icraatları sayesinde yeniden gündemin baş köşesine oturdu bütün partilerin rehberi oldu sizce bu gidiş nereye,

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı