Aşısızların TBMM’ye ziyaretçi olarak giremeyeceği yolundaki karar, beş gün önce, altı idare amirinin imzasını taşıyan Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği antetli bir “resmî duyuru” ile ilgililere ve kamuoyuna duyuruldu.
Kamuoyu haklı olarak işin küresel bağlantılar, hürriyetler ve demokrasi boyutunu tartıştı ve tartışıyor.
Ama biz olayın başka bir tarafında kaldık. Şöyle:
Bu resmî yazının sosyal medyada yayılan görseline göre altı imza içinde beşincisi olan Gaziantep milletvekili Mahmut Toğrul’un imzası bir garip. İmzanın üst dış kısmında patates mühür kalıntıları duruyor. İlkokulda öğrendiğimiz patates baskı gibi bir baskı tekniği ile kâğıda “basılmış” bir imza var.
Yani sahibinin elinden çıkmış “gerçek bir imza” değil.
(Diğer beş imzanın, bu kâğıt yazıcıdan çıktıktan sonra ve bizzat sahibinin eliyle atılmış olduğunu varsaymak istiyoruz).
Bu görüntü ve uygulama, muhtemelen, TBMM çoğunluğunun bu imza sahibini ve partisini “adam yerine koymama” eğiliminden bağımsız bir durum.
Yetkisiz yetkililer tek imzayı basmak için Ulus’a -her ne demekse- “imza kaşesi(!)” kazıtmaya gitmiş olmayacağına göre, “damga imza”, muhtemelen, en azından bu imza sahibinin imzası için sık uygulanan bir yöntem.
Bir süre önce Ankara’daki İcra dairelerinde ve hatta bazı mahkemelerde sık yapılan bazı işlemleri kolaylaştırabilmek gibi makul (!) gerekçelerle sahte mühürler ve imza kaşeleri kullanıldığını duymuş ve şaşırmıştık. (Bu vesileyle konu hakkında sıkı bir denetim yapılabilmesi için Adalet Bakanlığı’na buradan çağrı yapalım.).
Birçok resmî belge ve defterde ve hatta mahkeme belgelerinde “daksil” (!) kullanılarak düzeltme (!) yapıldığını da zaman zaman görüyor ve duyuyoruz.
Yani bu konuda derbederlik had safhada.
Ama Milletin iradesinin ve namusunun kalbi hükmündeki TBMM’de, hem de idare amirlerinin imzaları hususunda böyle bir sahtecilik yapılabileceği akla bile gelmemeli.
Desek de geliyor.
Zira bunun bir benzeri olan vahim uygulama Özal döneminden bu yana yürüyordu.
Bakanlar Kurulu Kararları ve Kararnameleri için Başbakanlık Müsteşarının kasasında Bakanlarca önceden imzalanmış deste deste boş Bakanlar Kurulu Kararnamesi kâğıdı bulunuyor ve “lâzım oldukça” kullanılıyor idi.
Bu kötü geleneği maalesef AKP iktidarı da geliştirerek sürdürdü.
Bakanlar Kurulu kaldırılıp her şey tek adamın imzasına bakar hale gelince bu hileli ve danışıklı işe de gerek kalmamış oldu.
Aslında daha doğrusu şu: Bu danışıklı işi resmî hale getirmek için birileri Bakanlar Kurulu’nu kaldırttı ve tek adam rejimini getirdi.
Aynı rejimin bir yansımasının da TBMM’de olması ne kadar garip olur?
Başlığımızı üzücü ve hatta tahkir edici bulabilecek olan Meclis Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop’a ve partilerin grup başkanlarına sormak istiyoruz:
Bu imza damgası olayı doğru mudur?
Değil derlerse, söz, özür dilemek boynumuzun borcu.
Ama doğruysa…