Geçen hafta ‘bir siyasetçinin bunca yıl Başbakanlık yaptıktan sonra zirveye de oynaması gayet normaldir ve belki de herkesten çok hak eder’ dedikten sonra, Başbakan Erdoğan’ın da bir politikacı olarak cumhurbaşkanı olmak isteyebileceğini belirtmiştim.
Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı ile ilgili olarak tartışılması gereken en az dört önemli soru vardır:
Erdoğan gerçekten aday olmak ister mi?
İsterse, parti aday gösterir mi?
Aday gösterilirse, seçilir mi?
Seçilirse, iyi bir cumhurbaşkanı olur mu?
Öncelikle ilk soruyu açalım… Hemen belirteyim ki sayın Erdoğan cumhurbaşkanı olmak isteyecektir. Çünkü yeni dönemde Erdoğan’ın milletvekili ve başbakan bile olamama ihtimali olduğu için, mutlaka cumhurbaşkanı olmak isteyecektir.
Nasıl mı? Bilindiği gibi AKP’in prensip kararı gereği sayın Erdoğan artık milletvekili olamayacak. Gerçi milletvekili olmadan da hükümeti kurmakla görevlendirilebilir. Ama bence sayın Erdoğan milletvekili olmadan Başbakan olmak istemez.
Peki, bu prensip kararı yüzde yüz uygulanacak mı? Yani bu prensip kararı değişemez mi? Bence değişebilir. Her ne kadar Başbakan ‘partimizdeki kuruluşta aldığımız prensip kararına göre üç dönem arka arkaya milletvekili olan bir dönem ara vermek durumundadır. Ondan sonra tekrar aday olabilir. Bu şu anda bizim partimizde geçerlidir. Bu kararı değiştirebilecek merci de partimizin genel kuruludur. Başka bir merci de bunu değiştirmez. Ben kendim böyle bir teklifi asla getirmem’ dese de, bu ifade ile bu yönde bir değişikliğe veya esnekliğe olumlu bakıyor gibi… ‘Ben böyle bir teklif getirmem’ derken de başka birilerinin mutlaka bu teklifi getirebileceği iması yatıyor.
Kısacası öncelikle bu prensip kararı değiştirilmeden Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı yolunun açılması için güçlü bir argüman olarak ileri sürülecektir. Fakat bir şekilde cumhurbaşkanlığı olmazsa bu prensip kararı rahatlıkla değişecektir.
İkinci soruya cevap olarak, istemesi halinde partinin çoğunlukla Erdoğan’ın adaylığına olumlu bakacağı söylenebilir. Erdoğan’a rağmen Gül veya başka bir kişinin adaylığı zayıf bir ihtimaldir. Her ne kadar Erdoğan ‘Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili olarak partimizin vereceği karar bizim için baş göz üstündedir’ dese de, partinin kendisinden yana karar vereceğinden emin görünüyor.
En kritik soru, Erdoğan’ın istemesi ve aday olması halinde seçilip seçilemeyeceği sorusudur. Bir kere son birkaç ayda meydana gelen olaylardan sonra eskisi kadar Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilebileceğine kesin gözüyle bakılamaz. Çünkü halk oylaması ile seçilecek ve bunun için yüzde 50’den fazla oy almak gerekecek. Bu da artık zor bir ihtimaldir. Böyle bir riskin olmasından dolayı zaman zaman cumhurbaşkanının yine Meclis tarafından seçilebilmesi için bir Anayasa değişikliği yapılması ihtimalinden söz edilmektedir. Ancak böyle bir değişiklik de kolay olamayacaktır.
Son olarak, “Erdoğan seçilirse, iyi bir cumhurbaşkanı olur mu?” diye sormuştuk. Bu gerçekten tartışılabilir. Bir de elbette ‘iyi’nin iyi bir şekilde açıklanması gerekir. Sayın Erdoğan’ın mevcut tutum ve davranışları, söylemi, üslûbu ve olaylara yaklaşım tarzı bir Başbakan için ‘kaldırılabilir’ gibi olsa da cumhurbaşkanlığı makamı ile pek uyuşmuyor. Dolayısıyla bu özelliklerini muhafaza ederek iyi bir cumhurbaşkanı profili çizmesi zor olacaktır. Gerçi makam insanların davranış kalıplarını değiştirebilir. Belki Özal, Demirel ve Gül bildik politikacı kimliklerinden bir derece sıyrılıp, cumhurbaşkanlığına uygun bir kişilik geliştirebildiler, ama ‘Erdoğan bu kadar yapabilir mi’ sorusu gerçekten tartışılabilir niteliktedir. Çünkü sayın Erdoğan’ın sert ve otoriter yapısının esnemesi biraz daha zor gibi… Ama yine de zaman her şeyi gösterecektir.