"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman Said Nursî’nin Ankara hayatının önemi

Ahmet ÖZDEMİR
24 Ocak 2023, Salı 00:22
Bediüzzaman Said Nursi’nin hayatı, eserleri ve tesirleri gün geçtikçe daha fazla ilgi çekiyor.

Bediüzzaman’ın hayat safhalarının yeniden ele alınmasında büyük faydalar vardır. Onun Ankara hayatı, ömrünün önemli dönüm noktalarını da teşkil etmektedir.

Şimdiki bilgilerimize göre Ankara’ya ilk gelişleri 1922 yılı Kasım ayı başlarına rastlamaktadır. Üzerinden 100 yıl geçmiştir. Önceki yıllara ait belge ve bilgilere henüz sahip değiliz. İkinci gelişi Kastamonu’dan Denizli hapsine götürülürken kısa süre Ankara’da bekletilir. Zamanın kudretli (!) valisi Nevzat Tandoğan’la şapka yüzünden makamında sert tartışmalar yaşanır. Son ziyaretleri vefatına yakın tarihlerde gerçekleşir.

İstanbul’un Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra fiili işgali üzerine çok sayıda devlet adamı ve askerler çeşitli yollardan kaçarak Ankara’ya ulaşmıştır. Ankara’da yeni devletin kuruluş çalışmaları başlamış ve işgale karşı kurtuluş mücadelelerine girişilmiştir.

Bediüzzaman Said Nursi’nin özellikle Sibirya esaretinden İstanbul’a dönüp işgal kuvvetlerine karşı verdiği mücadele Ankara’da kurulan yeni hükümetin de dikkatlerini çekmiştir.

Said Nursi’nin vatan ve millete hizmetini yakından takip eden Ankara hükümeti, onu Ankara’ya davet eder. M. Kemal Paşa’nın şifreli davetlerine de, “Ben, tehlikeli yerde mücahede etmek istiyorum” diye cevap verir. Bu davetler çeşitli yollardan ısrarla tekrarlanır. Bediüzzaman son olarak eski Van valisi, dostu mebus Tahsin Bey vasıtasıyla yapılan davete icabet ederek Ankara’ya gelir.

Konu Milli Müdafaa İmamı ve Alay müftülerinden Osman Nuri Efendi’nin hatıralarında şöyle yer alır: “Yurdun her tarafında mücâhede-i milliye devam ederken, zât-ı hakîmânelerine, Ankara’da mücâhede-i milliyeye birlikte devamı mutazammın, muhtelif eşhastan on sekizi mütecâviz dâvetnâmeler geldiği zaman, bu dâvetlere icâbet edip etmemek husûsunda, İstanbul’da ikametgâhınızda beynimizde (aramızda) takarrür eden günde buluşarak istişâre buyurduğunuz alay müftülerinden dost-u kadîminiz Ankara’lı Osman Nuri’yim.”1

Bediüzzaman, talebelerinden Tevfik Demiroğlu, Molla Süleyman ve Binbaşı Refik Beyi önceden milli hükümeti desteklemeleri için Ankara’ya gönderir. Kendisi de 1922 yılı Kurban Bayramından bir hafta kadar önce 7 Kasımda trenle Ankara’ya gelir. İstasyonda kalabalık bir halk topluluğu ve milletvekilleri tarafından törenle karşılanır.

9 Kasım Perşembe günü de Bediüzzaman’a mecliste resmen “Hoşamedi” edilip (hoş geldin töreni) ve alkışlarla karşılanır. O güne ait oturumun tutanağında şu satırları okuyoruz:

“Ulemadan Bediüzzaman Said Efendi Hazretlerine beyan-ı hoşamedi:

Reis: Efendim, Bitlis mebusu Arif Bey’le rüfekasının takriri var.

Riyaset-i Celileye,

Vilayat-ı Şarkiye ulema-ı benamından olup Anadolu gazilerini ve Meclis-i Âliyi ziyaret etmek üzere İstanbul’dan buraya gelerek samiin (dinleyici) locasında bulunan Bediüzzaman Molla Said Efendi Hazretlerine hoşamedi edilmesini teklif ederiz.

Bitlis- Arif, Bitlis-Derviş, Muş- Kasım, Muş-okunamadı, Siirt- Salih, Bitlis- Resul, Ergani-Hakkı. (Alkışlar)

Rasih Efendi (Antalya): Kürsüye teşriflerini ve dua etmelerini kendilerinden rica ederiz.”2

Bediüzzaman bu istekleri geri çevirmez, meclis kürsüsüne çıkarak konuşma yapıp dua eder. Bu samimi ve candan karşılamaya rağmen Ankara’da ümit ettiği ortamı bulamaz. Kendisi, bir süre Hacı Bayram Camisi civarında ikamet eder. Mecliste dîne karşı gördüğü lakaytlık ve Garplılaşmak bahanesi altında Türk milletinin kudsî mefahir-i tarihiyesi olan şeair-i İslamiyeden bir soğukluk gördüğü için, mebusların ibadete, bilhassa namaza müdavim olmalarının lüzûm ve ehemmiyetine dair on maddelik bir beyanname neşreder ve mebuslara dağıtır; Kazım Karabekir Paşa da M. Kemal’e okur.3

Bu beyannameden sonra namaz kılanların sayısına 50-60 kişi daha eklenir. Hatta bu yüzden mevcut mescit yeterli gelmediği için başka bir odaya nakledilir. Fakat bu beyanname yüzünden M. Kemal’le arasında sert tartışmalar yaşanır.

Dipnotlar: 

1-Bediüzzaman Said Nursi, Tarihçe-i Hayat, s.559 

2- Zabıt Ceridesi, c. 24, s. 457 

3- Bediüzzaman Said Nursi, aynı eser, s.124

Okunma Sayısı: 12398
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Bilâl Tunç

    24.1.2023 22:38:54

    BERÂY-İ MA’LÛMÂT 1-Üstâd esâreti süresince Sibirya’da değil, Rusya’nın Avrupa topraklarında kalmıştır.. 2-Ankara’ya 1922 yılının Kurban Bayramından(4 Ağustos 1922) bir hafta kadar önce değil, 3 ay 3 gün sonra gelmiştir. 3-Münâkaşa 19 Ocak 1923 târîhli Beyannâmeden evvel 23 Kasım 1922 târihli Mektub sebebiyle 25 Kasım 1922 akşam namazı vakitleri olmuştur. Birileri yine kızacak ama vesîkalar öyle söylüyor..

  • Said Yazar

    24.1.2023 08:37:37

    Teşekkürler

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı