"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Trump-Erdoğan Görüşmeleri: Gerçekçi bir okuma

Ahmet Said Aydil
30 Eylül 2025, Salı
Öncelikle: Türkiye, iktidar yanlısı medyanın söylediği kadar güçlü bir ülke değildir. Türkiye, muhalif medyanın söylediği kadar da güçlü bir ülke değildir.

Ne demek istiyoruz?

Trump–Erdoğan görüşmeleri gerçekten doğuracağı somut etkiler açısından önem taşıyor. Ancak bunlara bakarken ne “tek hamlede bütün sorunları çözeriz” iyimserliği, ne de “rest çekelim, masaya yumruğu vuralım” romantizmi bize sağlıklı bir bakış açısı verir. Gerçekçi bir çerçeveye ihtiyaç var.

İktidar yanlısı medyanın sık işlediği “Türkiye artık kimseye muhtaç değil” söylemi belli ölçüde özgüven üretse de gerçeği yansıtmıyor. Evet, savunma sanayisinde önemli adımlar atıldı, özellikle SİHA’lar ve bazı özgün projeler dünya çapında dikkat çekti. Ancak kritik teknoloji, yazılım, motor üretimi ve finansman konularında dışa bağımlılık hâlâ belirgin. Bunun en somut örneği, Türkiye’nin proje ortağı olduğu halde S-400 krizi sebebiyle çıkarıldığı F-35 programı. Parasını ödediği halde uçakları alamayan, buna karşılık filosu yaşlanan bir Türkiye tablosu ortada. F-16 modernizasyonu bile ABD Senatosunun siyasî dengelerine bağlı durumda (sanırım bu hususun neden çok önemli olduğu son aylarda anlaşılmıştır, bu hususta Türkiye’nin önündeki en büyük engel ise senatodaki İsrail lobisi) Ayrıca ABD’nin küresel finans sistemi üzerindeki hâkimiyeti ve yaptırım gücü, tek başına oyun kurucu olmaya çalışan ülkeleri ciddi biçimde zorlayabiliyor.

Muhalif medyanın yaklaşımı ise genellikle “masaya yumruğunu vur, Trump’a haddini bildir” gibi çıkışlara odaklanıyor. Trump’ın kaba üslubundan kesitler paylaşarak “Türkiye küçük düştü” yorumları yapılıyor. Bu talepler ve yorumlar naif ve gerçek dışı. Dünyada hiçbir ülke, maalesef, ABD ile ilişkilerde tamamen restleşmeyi göze alamıyor. 

İki örnekle konuyu açıklayalım: Türkiye enerji bakımından büyük ölçüde dışa bağımlı. Oysa Venezuela dünyanın en zengin enerji rezervlerinden birine sahip. Buna rağmen tek başına direnmeye kalktığında ABD yaptırımlarıyla boğuldu, ekonomisi çöktü, siyaseti felç oldu. İran da yıllardır yaptırımlar ve baskılar altında, uluslararası alanda dışlanmış durumda. Buna rağmen diplomasi kanallarını asla kapatmadı. ABD ile görüşmeler çoğu kez İsrail’in baskısıyla raydan çıktı, ama İran hiçbir zaman masayı kendi elleriyle devirmedi. Çünkü biliyor ki böyle bir restleşmenin maliyeti çok daha ağır olur.

Ne tam bağımsız bir güç olarak herkese meydan okuyabiliriz, ne de tamamen çaresiziz.

Sonuç olarak, Türkiye’nin ABD ile ilişkilerini değerlendirirken beklentilerimiz, eleştirilerimiz, övgülerimiz ve gelecek tahayyüllerimiz bu çerçeveyi anlarsak isabetli olur. Abartılı özgüven de, absürt restleşme beklentileri de sağlıklı analiz üretmez, iç siyasette laf kalabalığı olur.

Okunma Sayısı: 1991
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah

    30.9.2025 20:14:34

    Bir ülkenin diğerine rest çekmesi için kolay değil.Öyle haması nutuklarla olacak iş değil.Dışarıya bağımlı olma ması, ekonomi, enerji, silah gibi konu larda kendi kendine yetmesi gerekiyor. Bu durumda olan bir ülke diğer ülkeler le eşit şartlarıda masaya oturur, istedi ğini elde edebilir.Ayrıca iç siyasetinde güçlü olmalıdır.Devlet millet bütünlüğü sağlanmalıdır.İçinde parçalı, dağınık bir vaziyette olan devlet dışarıya dışarıya nasıl mukavemet edebilir?.Fatih fethe çıkmadan evvel esnaf içinde bir alışveriş yapar.Millettin ne kadar birbirine bağlı, yek vücüt olduğunu gö rünce; bu milletle dünyayı fethederim demiştir.Ondan sonra fetih nasip olmuştur.Ayrıca bir de manevi güç, ma nevi dayanak ta gerekiyor.O da devlet içindeki evliya ve taraftarlarıdır.Fetihte fatihin kilıcı kadar, Akşemseddin ve yakınlarının duasını da unutmamak lazımdır.

  • İlker Cihan

    30.9.2025 15:32:54

    Tebrikler Ahmet Said Bey kardeşim. Tam duayen bir yazar tarzı ve üslubu ile gerçekleri ifade etmişsiniz. Böyle objektif yorumlara bu milletin ihtiyacı var. "Edipler edepli olmalı" hakikatini bizzat canlandırmışsınız. Tekrar tebrikler.

  • Eda Gül Beyaz

    30.9.2025 09:21:03

    Objektif bir bakış açısıyla soğuk kanlı olarak olayları değerlendirmeyenlerin gerçeği görmesi mümkün değil. Köpürtülen gerçeklik algısı ile karşı karşıyayız. Algısı var ancak gerçek ortada yok. Zaten gerçeğin bizatihi kendisi ile ilgilenen de yok. Çünkü bu bir çaba ve emek istiyor. Entelektüel bir uğraş istiyor. Konfor alanından çıkıp doğru diye sunulanları check etmeyi zorunlu kılıyor. Bu yazıda bu yapılmış. Allah razı olsun Ahmet Sait kardeşim.

  • S. Pelin Kurukahveci

    30.9.2025 06:23:50

    Tebrik ederim kardeşim. Gerçekten gerçekçi bir okuma. Bu yazılara ihtiyaç var. Teşekkür ederim.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı