Türkiye, sürdürülebilir kaliteli gıda için topraksız ve dikey tarım faaliyetlerine yönelik çalışmalarına hız verdi.
İklim değişikliği ve nüfus artışı gibi nedenlerle gıda arz güvenliğini şimdiden sürdürülebilir kılmayı hedefleyen Türkiye, topraksız ve dikey tarım gibi son teknoloji tarımsal faaliyetlere yönelik çalışmalarını hızlandırdı. 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla Tarım ve Orman Bakanlığından edinilen bilgilere göre, Türkiye, örtü altı varlığı bakımından dünyada 4’üncü, Avrupa’da ise 2’inci sırada yer alıyor. Örtü altı üretim alanları 2002’de 540 bin dekarken 2021’de yüzde 58 artışla 855 bin dekara ulaşan Türkiye’de, toplam sera alanının yüzde 1,6’sına denk gelen 14 bin dekarda topraksız tarım metoduyla ihracata yönelik üretim yapılıyor. Topraksız tarımla üretimde Antalya ilk sırada yer alırken, Mersin, İzmir, Manisa ve Afyonkarahisar, topraksız kültür seralarının yoğunlaştığı alanlar arasında bulunuyor.
Daha az su ve gübre kullanılıyor
Topraksız tarım sistemi, toprakta yapılan yetiştiriciliğe göre önemli üstünlükler sağlıyor. Modern işletmelerde yıl boyu sürekli üretim yapılabilmesi ve birim alanda daha fazla bitkinin bulunmasından dolayı toprakta yapılan üretime göre daha yüksek verim ve kalitede ürün alınıyor. Seralarda ürün miktar ve kalitesinin artmasında, uygun iklim koşullarının sağlanmasıyla yeterli ve dengeli bitki besleme programlarının uygulanması etkili oluyor. Besin çözeltisi doğrudan bitkinin kök bölgesine verildiği için kullanılan su ve gübrenin etkinliği artıyor ve dolayısıyla daha az su ve gübre kullanılıyor.
Dikey tarım sistemleri
Son yıllarda nüfus artışı, gıda güvenliği ve gıdaya erişim, mevsimsel sınırlı üretim ve yüksek su tüketimi gibi problemler modern seralarda topraksız tarım şeklinde yetiştiriciliğin yanı sıra kentsel tarım için uygun dikey tarım fikrine yönelik çalışmaları da hızlandırdı. Araştırmalarda, dikey tarım ürünlerinin, özel led ışıkları gibi diğer son teknolojiyle birleştirilen dikey yığılı raflarda veya katmanlarda ürün yetiştirme uygulamasıyla geleneksel tarım yöntemlerine göre 10 kat fazla verim sağladığı, bu üretim metoduyla yüzde 40 daha az enerji yüzde 99 daha az su kullanıldığı görüldü.
AA