"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Akıl, ilim ve fikir ehline arzolunur ki…

Ali FERŞADOĞLU
22 Mart 2023, Çarşamba
Karl Marx, Darwin, Eflatun, Aristo, İbn-i Sina, İmam-ı Gazâli gibi yüzlerce filozof, alim ve müceddidin herbiri hakkında yüzlerce eser yazılmıştır.

Bediüzzaman Said Nursi hakkında da yazılmış, ama kâfi değildir. Zira o sıradan bir alim, bir müfessir; Risale-i Nur da sıradan bir tefsir değildir. Ahir zamanın en dehşetli zaman dilimi olan Deccalizm/Süfyanizm ile sekülarist felsefeleri çürütüp yerle bir etmiştir.

Risale-i Nur ise, böyle bir dönemde İslam medeniyetini yeniden ihya ve inşa projesidir. Dolayısıyla ve özellikle ülkemiz ve İslam aleminin akıl, ilim ve fikir ehline arzolunur ki, çağımız insanlığının “Her suâline cevap veren, her müşkülü, problemi halleden, her hastalığı teşhis ile tedavi eden” Bediüzzaman ve Risale-i Nur’u okumak, tetkik etmek, araştırmak, anlatmak mecburiyet ve mükellefiyetindedir. İlmin izzeti bunu gerektirir.

Bediüzzaman, İslâm medeniyetini yeniden ihya ve inşa edecek ilmi ve manevi berikime sahiptir. Ehlince mâ’lum ki, Bediüzzaman, sekiz yaşından itibaren tahsil için evden ayrılmış, resmi üç aylık eğitimden sonra henüz 14 yaşında din ve manevi ilimlerde icazet almış geniş ve derin bir ilme sahip olmuştur. Ki, keskin zekâsı, derin ilmi, muhteşem fotokopik hâfızası ona “Bediüzzaman”, yani, “zamanın eşsiz güzelliği, harikası” ünvanını verdirir.

Henüz çocuk yaşta müderrisler (profesörler), şeyhlerle görüşmüş, münazaralarda onları mağlup ederek üstün ve eşsiz ilmini ispat etmiştir. Kendisine ders veren hocalar kendisinden ders almaya başlamış. İslâm ilimlerindeki vukufiyet ve derinliği tartışmasızdı. Şeyhu’l-İslâmlığa bağlı Daru’l-Hikmeti’l-İslâmiyye akademisi azalığına seçilmesinin sebebini tarihçi hocası Şeyhü’l-İslâm Sabri Efendi’den, “Hadîs ilminde mahir olduğu için” (İsmail Hakkı; Necmeddin Şahiner, Aydınlar Konuşuyor, s. 303) şeklinde nakleder.

1895’te, Van’da, kitap dolu konaklarda kaldığı sıralarda; bu asırda yalnız eski zamanın metotlarıyla kelâm ilminin (İslâm felsefesinin) İslam dîni hakkındaki şek ve şüphelerin reddine kâfi olmadığına kanaat hasıl etmiş ve fünûnun (pozitif, fen ilimlerinin) tahsiline lüzûm görmüştür. Bütün fenleri tetebbua/araştırmaya başlayarak, pek kısa bir zamanda tarih, coğrafya, riyaziyat (matematik), jeoloji, felsefe-gibi ilimlerin esaslarını; fen ve felsefeden İslâm’a gelen hücûmlar, def edecek ve modern ilimlerde kendisini kitap yazabilecek ve uzmanlarıyla münâzârâya girebilecek derecede öğrenmeye sevk etti. Okyanuslar gibi fen, sosyal ve mânevî ilmini kendi kendisini araştırarak ve kitapları mütalâa ederek elde eder.

Okunma Sayısı: 1355
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı