"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bu da zulüm değil mi?

Ali FERŞADOĞLU
22 Eylül 2022, Perşembe
1980-90’lı yıllar, bütün dünyada “din ve dindarlık” adeta elle tutulur “yükselen bir değerdir.” Bunu durdurmak için “Gizli ifsat, ahlaksızlık, dinsizlik, zındıka ve mason komiteleri…” hemen kolları sıvar projeyi hazırlar:

1979 İran Devrimi, 1980 12 Eylül darbesi ve diğer ülkelerde de başka darbeler yapılır. ANAP 1983, RP 1994 ve AKP ve RTE “dindar ve muhafazakar” etiketiyle iktidara sürülür! Dava adamı mücahitler müteahhit olur! Çünkü bugünkü siyaset, birlik-beraberliğe değil, kavgaya, gerginliğe, menfaat üzerine dönüp canavarlaşmaya sebeptir.  

Bırakınız siyasete girmeyi, takip etmek bile dindarları vartalardan vartalara atar! “Bu zamanda merakla radyo vasıtasıyla ciddi alâkadarâne küre-i arzdaki boğuşmalara merak edip bakanlar, dikkat edenler, maddî ve manevi pek çok zararları vardır. Ya aklını dağıtır, manevi bir divane olur; ya kalbini dağıtır, manevi bir dinsiz olur; ya fikrini dağıtır, manevi bir ecnebî olur.” (Kastamonu Lahikası, s. 34.) “Bu zamanda siyaset, kalbleri ifsad eder ve asabî ruhları azap içinde bırakır. Selâmet-i kalb ve istirahat-i ruh isteyen adam, siyaseti bırakmalı.” (Sikke-i Tesdik-i Gaybî, s. 185.)

Bugünkü acımasız, vahşi, gaddar, yancı, yalancı siyasetin çarklarına kapılan, yolsuzluk, haksızlık, zulüm, hırsızlık, rüşvet, kayırmacılık, yalancılıkla hareket dinin, dindarın içini boşaltmaz mı? İşte AKP kuruluş aşamasında iken, dindarları iktidara itip, ateşten gömleği geydirip dindarlığı iğdiş edecek bir projedir. Darbeler anayasasını düzeltmedi, yolsuzluk, yolsuzluk, hırsızlık, haksızlık, zulüm ve rüşveti kaldırmadı, bilakis artırdı!  

Dava adamı mücahid dindarları koparıp siyasi ikbal, makam, mevki, mal peşinde koşan müteahhit eyledi! Öyle ise, doktorun hatası tıbba, mühendisin günahı hendeseye, tüccarın yolsuzluğu ticarete, öğretmenin kusuru öğretmenlik mesleğine, Hıristiyan’ın suçu Hıristiyanlığa, demokratların eksiklikleri demokrasiye yüklenmediği gibi, “dindar siyasalcı, siyasal dinci idarecilerin” de kabahatleri, dine dindarlığa yüklenemez! Yüklense pek büyük bir insafsızlık ve zulüm olur! 

Ki, hakiki marka başka, çakma, sahte marka başka olduğu gibi, “dindar” başka, “hakiki dindar” başkadır. “Şarkta bir nefer hata etse, garpta bir nefere askerlik münasebetiyle zahmet ve ceza vermek; veya İstanbul’da bir esnafın cinayetiyle Bağdat’ta bir dükkâncıyı esnaflık münasebetiyle mahkûm etmek” (Mektubat, s. 66) “Velateziru vaziretun vizre uhra/Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez.’ (En’âm Sûresi, 6:164) burada da geçerli değil mi? 

Okunma Sayısı: 1885
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali Ferşadoğlu

    22.9.2022 12:18:37

    “Bu zamandaki siyaset, kalbleri ifsat edip asabî ruhları azap içinde bırakır; selâmet-i kalb ve istirahat-ı ruh isteyen adamın, siyaseti bırakması gerekir.” Yukarıdaki ifadeler tırnak içine alınıp kaynak belirtilmeyecekti, Risale-i Nur’da tam olarak şöyle geçer: “Bu zamanda siyaset, kalbleri ifsad eder ve asabî ruhları azap içinde bırakır. Selâmet-i kalb ve istirahat-i ruh isteyen adam, siyaseti bırakmalı.” (Sikke-i Tesdik-i Gaybî, s. 185.)

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı