Güzel Türkçemizin kudretli şâirlerinden Yahya Kemal, Kadıköy vapuruna binmiş.
Elinde bir kitap var. Meşhur akıl hastalıkları doktoru Mazhar Osman, elindeki kitaba işaret ederek sorar: “Üstad, o kitap ne?”
“Şiir, Orhan Veli’nin...”
“Yaaa, çok güzel, ben kendilerini tanıyamadım da...”
“Tanırsınız canım. Size şiirlerinden okuyayım...”
Başına toplananların meraklı bakışları arasında kitabın bir yerinden açar ve okumaya başlar: “Yarısı balık, yarısı insan/ İn miyim, cin miyim? Ben neyim?”
Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Mazhar Osman daha fazla dayanamaz. Gülümseyerek: “Bana gelsin, ne olduğunu söyleyeyim!”
Cevaplandırılması gereken en önemli soru şudur: İnsan nedir? Dünyaya gönderilmesinin gayesi nedir? Neden vardır? Kim var etmiştir? Niçin yaratmıştır?
İşte bu soruya ünlü filozofların verdiği cevaplardan bazıları: Konfüçyüs: “İnsan, öğrenen hayvandır.” Thales: “İnsan, araştıran hayvandır.” Sokrates: “İnsan, sorgulayan hayvandır.” Platon: “İnsan, toplumsal hayvandır.” Aristo: “İnsan, düşünen hayvandır.” Heraklitos: “İnsan, tartışan hayvandır.” J. Dewey: “İnsan, çıkarını düşünen hayvandır.” Descartes: “İnsan, konuşan hayvandır.” Hegel; “İnsan, sistematik hayvandır.” Bergson: “İnsan, araç yapan bir hayvandır.” Nietzsche: “İnsan, düpedüz hayvandır!..”
Bir, “insan hayvanoğlu hayvandır” demedikleri kaldı!
Şimdi Bediüzzaman’ın onlarca muhteşem tariflerinden birkaçına bakalım: İnsan, Cenâb-ı Hakk’ın böyle antika bir sanatıdır ve en nâzik ve nâzenin bir mu’cize-i kudretidir ki, insanı bütün esmâsının cilvesine mazhar ve nakışlarına medâr ve kâinata bir misâl-i musağğar sûretinde yaratmıştır.” (Bedi- üzzaman, Sözler, s. 282)
Ve bir diğer tarifi: “İnsan, imân nuru ile en yüksek seviyeye çıkar; Cennete lâyık bir kıymet alır. Ve inkâr zulmeti ile esfel-i sâfilîne düşer; Cehenneme ehil olacak bir vaziyete girer... Küfür, (insanın Allah’ın isimleriyle olan) o nisbeti keser. O kat’dan Rabbâni sanat gizlenir, kıymeti dahi yalnız madde itibâriyle olur.” (Sözler, s. 281)