Haksızlık yapanları ikaz etmek ve doğruları ortaya koymazsak, meali şöyle olan âyete masadak olmaktan korkmalıyız: “Bir de sakın zulmedenlere meyletmeyin, sempati duymayın. Yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostunuz yoktur; sonra yardım da göremezsiniz.” (Hud Sûresi, 11/113)
Unutmayalım ki, “Bazen bu harp boğuşmalarını merakla takip eden, bir tarafa kalben taraftar olur. Onun zulümlerini hoş görür, zulmüne şerik olur.” (Bediüzzaman Said Nursî, Şuâlar, s. 184)
Peygamberimizin (asm), “Bir kötülüğü gördüğünüzde elinizle, elinizle düzeltemezseniz dilinizle, dilinizle de düzeltemezseniz kalbinizle buğz edin. Bu da imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim, İman, 78) direktifini yerine getirmeye çalışmalıyız.
Ve kim olursa olsun, şu ölçüyü uygulamak zorundayız: “Nasıl ki, sen bir gemide veya bir hanede bulunsan, seninle beraber dokuz mâsum ile bir câni var. O gemiyi gark ve o haneyi ihrak etmeye çalışan bir adamın ne derece zulmettiğini bilirsin. Ve zalimliğini, semâvâta işittirecek derecede bağıracaksın. Hattâ birtek mâsum, dokuz câni olsa, yine o gemi hiçbir kanun-u adaletle batırılmaz.” (Bediüzzaman, Mektubat, s. 254)
Aksi halde, Allah muhafaza, “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.” kelâm-ı kibarına masadak olmaz mıyız?
Haksız, siyasî mülâhazalarla birine “terörist” demek iftiradır, su-i zandır, gıybettir, gayr-i ahlâkidir. Haksız, hukuksuz olarak bebekleri, kadınları, yaşlıları hapse atmak zulümdür!
Koronavirüsün bize ettiği bunca eziyetin bir sebebi de masumlara yapılan bu haksızlıklar değil mi? Peki, ayrıca, zalimleri desteklemek ve meyletmek de Cehennem ateşinin dokunmasına sebep değil mi?
“Bir de sakın zulmedenlere meyletmeyin, sempati duymayın. Yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostunuz yoktur; sonra yardım da göremezsiniz.” Mealindeki âyetin tehdidine masadak olursunuz. (Hud Sûresi, 11/113)
Koronavirüs salgını ile aklınızı başınıza almadınız; tekrar masum ve mazlumları suçlayıp şimdi de, küresel ısınma, kuraklık ve başka belâ ve musîbetleri mi celbedeceksiniz!
Unutmayın, bütün bu oyunları oynayanlar “ifsat” komiteleridir! Özellikle Risale-i Nur’u ve Hücumat-ı Sitte’yi okuyanlar o desiseleri, tuzakları akim bırakmak vazifeleri yok mu?
Korkarım ki, o zaman da “masumlarınızı” ben müdafaa edeceğim!