Başlık acı geldi, biliyorum. Hayfa ki, gerçek bu! Bir dostum dedi ki; “Ne bazı, ne bazı, bir çoğu, bir çoğu!”
Nereden çıkardın diye itiraz edecek oldum, bir sefer gözünü aç da bak dedi:
Bir cami, tekye, zaviye veya tarihi bina inşa veya restore edilecek. İlgili bakanlık, müdürlük her ne ise, ihaleyi “müteşeyyih”in kardeşine, akrabasına, müridine veriyor. Veya,-sözüm ona-dindar müteahhide veriyor.
Al milyonlarca liraları, ver oyu!
Veya, falan ağabeye kaç katlı hizmet binası, kitap basan matbaası vs…
Ver oyu, al parayı!
Ver oyu, al hac akreditesini.
Ver oyu, al ihaleyi.
Ver oyu, imam-hatip okulları ve sair okullar ihalesini.
Ver oyu, al belediyeden çocuğuna bursu. (Bu mesele ayyuka çıkınca, bir takım çevrelerin de bastırmasıyla belediyelerin burs vermeleri kaldırıldı.)
Ver oyu, al sosyal fondan kömürleri, yiyecek-içecekleri. Ver oyu, al yardım derneklerinden desteği. “Sen kültür hizmetleri mi yapıyorsun, havuz medyasından mısın, ver oyu, al milyonları!”
“Ne, sen oy vermekten vaz mı geçtin? Seni haşhaşi, terörist, paralelci, dininden şüphe ettiğim, seni mahvedeceğim!”“Sen dinî, imanî, ahlâkî, edebî, ilmî eserler mi basıyorsun! Sen vatan sathını bir mektep yapan, sen hak ve hürriyetlere çalışan Yeni Asya mısın! Ve sen misin AKP’ye oy vermeyen, sen misin muhalefet eden, sen misin politikalarımızı ‘emr-i-bilma’ruf, nehy-i an’il-münker’ çerçevesinde eleştirmeye kalkan. Ver oyu, senden kitap alayım. Beni eleştirme, bana biat et, oy ver, senden seni ihya edeyim! Oy vermiyor musun? Senden de kitap almıyorum. “2013’de sembolik olarak 13 bin liralık, 2014’te 12 bin liralık” sembolik olarak aldım, 2015’te sıfıra düşürdüm, ver oyu, alayım kitapları; al milyonları! “Sen misin dik duran, bak, herkes bana biat etti, verdi oyunu, aldı parayı, sen sen de diklenme, ver oyu, al parayı!”
Sen Yeni Asya’yı, senin gibi Allah’ın âyetlerini, şeriatı, dâvâsını az bir dünya menfaati ile satan mı zannettin!
Senin sağ eline makam, şan-şöhreti, sol eline ihaleyi, dünyanın cazibedar şeylerini koyunca, şeriattan da, dâvândan da vazgeçtin!
Yeni Asya, Bediüzzaman’ın meslek ve meşrebine tam sadâkat ve sebat ve metanet gösterdiğinden şöyle der:
“Başımdaki saçlarım adedince başlarım bulunsa ve her gün biri kesilse, zındıkaya ve dalâlete teslim-i silâh edip vatan ve millet ve İslâmiyete hıyanet etmem, hakikat-i Kur’âna feda olan bu başımı zâlimlere eğmem.”1
Dipnotlar: 1- Bediüzzaman Said Nursî, Şuâlar, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 388.