"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Duyduklarıyla hareket eden ilim adamı olabilir mi?

Ali FERŞADOĞLU
19 Ocak 2022, Çarşamba
Kur’ân ve Hadiste “ilim, bilim adamı, âlim” övülürken, şu temel özellikleri nazara verilir:

“İlim, amel ve ihlâs. Yani, sorumluluklarını bilerek hak ve hakikatin peşinden gitmek. Branşında gerçek bir eğitim almak. Derin ve titiz araştırmalardan sonra daima aklî, mantıkî, ilmî delillere dayanarak konuşmak, yazmak. Fitne oluşturacak her türlü söz ve davranışlardan da uzak durmak. İlmin zekâtını vermek, fert ve topluma iyi ve hayrı öğretmek. Tarihçi olarak tarafsız olmak. İncelemelerinde yer ve zaman kavramlarını kullanmak. Edindiği bilgileri kesin belgelerle desteklemek. Kişi ve hadiselerin öncesi, sonrasını ve o günün şartlarını da nazara alıp doğru yorumlamak. Gerçekleri çarpıtmayıp olduğu gibi aktarmak. Yorumlarında nesnel, objektif olmak. Konjonktüre göre hareket etmemek; gerçekleri söylemekten korkmamak.”   

Ne var ki, kimi ideoloji zebunu ve çıkarcı akademisyen ve tarihçiler bunlara zıt hareket ediyor. 

Meselâ, bazı sözüm ona tarihçi, ilim adamı, geçmiş dönemin müceddidleri ve Bediüzzaman hakkında da şu saçma-sapan fikirleri seslendirebilmiştir: 

“Üniversite açmak için II. Abdülhamid’ten altın almış. Ömrünün sonuna kadar bunlarla geçinmiş. Sonra Padişahın çocuk ve torunlarından helâllik dilemiş, diye duyduk!..” Belge yok, bilgi yok. Tarihçe-i Hayatı isimli eseri okunmamış. Fiilen de yaşadığı İktisat Lem’ası’nı da… Ona hizmet eden ve bizzat hayatını inceleyen, gözlemleyen yüzlerce şahidin beyanlarını, yazdıklarını da dikkate almadan, “Duyduk ki böyle yapmış!” diyen ilim adamı değil, amiyane tabirle kötü, çok kötü rol yapan bir filim adamı olabilir! Bilgi, bulgu ve belgeye dayanmayan iddialar, “su-i zan, gıybet, yalan ve iftira” gibi dehşetli haller değil mi? 

Bediüzzaman’ın hiç kimseden karşılıksız hiçbir şey almamasının 6 sebebini, nasıl ve ne ile geçindiğini, 2. Ve 16. Mektup’tan okumayan adam onun hakkında asla konuşamaz! Aksi halde, ilim adamı değil, ideoloji zebunu ve zaaflarına yenik düşmüş bir şarlatan değil mi?  

Aslında kendisine sorulmuş, cevabını hem sözlü, yazılı, hem de yaşayarak vermiş: “Ehl-i dünya bana der: “Neyle yaşıyorsun? Çalışmadan nasıl geçiniyorsun?” 

“Elcevap: Ben iktisat ve bereketle yaşıyorum. Rezzâkımdan başka kimsenin minnetini almıyorum ve almamaya da karar vermişim. Evet, günde yüz para, belki kırk para ile yaşayan bir adam, başkasının minnetini almaz… Şu meselenin izahını hiç arzu etmiyordum. Belki bir gururu ve bir enaniyeti ihsas eder fikriyle, beyan etmek bana pek nâhoştur. Fakat, madem ehl-i dünya evhamlı bir surette soruyorlar. Ben de derim ki…” (Mektubat, s. 68.)  

İlim, fikir ehlinin izzeti ve vicdan ne dediğine bakmayı gerektirmiyor mu? 

Okunma Sayısı: 1316
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı