"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hangi akıl ile “Bence!..” diyebiliriz ki?

Ali FERŞADOĞLU
21 Kasım 2024, Perşembe
Âlimin birisi sual soran kadına, “Kur’ân’dan mı cevap vereyim, İmam-ı Malik’in ictihadına göre mi?” deyince, “İmam-ı Malik’in ictihadına göre!” der. “Sen onun ictihadını Kur’ân’a mı tercih ediyorsun!?” “Hayır! İmam-ı Malik’in Kur’ân’dan anladığını senin anladığına tercih ediyorum!”

Y.  Yıldız gönderdiği bu mesel’e (örnek alınıp ders çıkarılması gereken kısa hikâyeye) şu yorumları da ekledi: Elbette her kardeşimiz dünya, ülkemiz ve iç bünyeyle ilgili hâdiselere kendi gözü ve aynası ile bakıp değerlendirmesi normaldir. Bu insan olmamızın tabiî bir neticesidir…

Ancak, bir mü’min, özellikle Nur talebesi, hâdiselere kendi bakış ve anlayışına değil, Kur’ân’ın ilhamına mazhar olmuş Üstad Bediüzzaman’a, Risale-i Nur’a ve şahs-ı maneviye tâbi olur, değerlendirir, karar verir. O zaman tam isabetle istikamet üzere olur, savrulmaz. Zira, “Nur’un bize verdiği ders de… Kendimizi değil, Risale-i Nur’un şahs-ı manevîsini ehl-i imana gösteriyoruz...”1 Naklettiğimiz bu hakikatleri özetle-yen cümleler de şöyle:

“Nasıl maddî hava fena ise, fena tesir ediyor; manevî hava da bozulsa, herkesin istidadına göre bir sarsıntı verir… Havayı tesmim eden [zehirlendiren] buharat-ı müzahrefe [pis, zararlı buharlar, gazlar] o manevî havayı bozar. Herkes derecesine göre ondan zedelenir.

Bu havanın zararından kurtulmak çaresi, Risale-i Nur’un gözüyle bakmak ve ne kadar müşkilât ziyadeleşse, kudsî vazife itibarıyla daha ziyade ciddiyet ve şevkle hareket etmektir...”2 Yani, kıt, eksik, kirli, zehirli bilgi, dezenformasyon, duygusallık, önyargılar hâkim, “Nefis ve heva ve his ve vehim’ bazen aldatıyor.”3 iken yanlış yorumlar yapıp yanlış kararlar alabiliriz.

Şimdi karar verelim: Başı ağrısı için benim şahsî bir fikrim vardır! Sağlık teknisyeninin de hemşirenin de pratisyen ile uzman doktor ve otorite bir nöroloğun da vardır! Akıllı, samimî, dürüst, hakperset olan elbette kendi fikrini bir kenara koyup yüksek ihtisas sahibini tercih eder. Ki, Kur’ân’da meâlen, “Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun.”4 diye ferman edilir zaten.

İlim ehli kim? Evvelemirde “Verrasihûne fil ilmi/İlimde derinlik sahibi…”5 müctehid ve müceddidlerdir. “Sadece iman dersi değil, içtimaî ders de”6 veren “Risale-i Nur, bu zamanın bir mehdîsi ve müceddididir.”7 Hakikat bu iken hangi akıl ile “Bence!..” diyebiliriz ki!?

Dipnotlar:

1-Hizmet Rehberi, s. 198.; 2-Kastamonu Lâhikası, s. 41.; 3-Lem’alar, s. 170.; 4-Nahl Suresi: 43.; 5-Âl-i İmran Suresi: 7.; 6-Hizmet Rehberi, s. 54.; 7-Barla Lâhikası, s. 103.

 

Okunma Sayısı: 1508
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah tunç

    22.11.2024 13:41:42

    Said kardeşim, yazdığını zın farkındayım.İtirazım yok.Kaynağı aynen kabul ediyorum.Ben nereye, ni çin vurduğumu biliyorum. konu derinlemesine gidi lirse altında neler çıkacak tahmin edemezsiniz.En iyisi bu konuyu burada ka patalım, daha da fazla deşmeyelim. Selam ve muhabbetlerim le.

  • Muhammed Said Tan

    22.11.2024 00:45:01

    Sayın Abdullah Tunç Ağabey, Bediüzzaman bu zamanın bir mehdisi değil.Ahirza manın Mehdii Azamıdır demişsiniz. Ali ağabey bu cümleyi barla lahikasından Mustafa Hulusi Ağabeyin mektubunda almıştır. Selamlarla dua ile.

  • Abdullah tunç

    21.11.2024 22:43:57

    Sn.Aydın hangi cümlem ifrata kaçmış ve istikamet ten sapmıştır.Cümle içinde geçen "bir" kelime sini unuttuğum için yazmamışım.Kayma ve istikametten sapma bu nun neresinde? İkinci,ifrat ve istikametten sapma cümlesi hangisidir? Bunu da yazmamışsı nız ve böylece iftira ediyor sunuz.Ayrıca sizin yazını zın altına yazı yazmamı şım.Neden siz devreye gi rip bana hakaret ederek cevap yazıyorsunuz?Bu hakkı nereden alıyorsu nuz?Yoksa zimni olarak Bediüzzaman'ın gerçek manevi görev ve maka mından rahatsız mı olu yorsunuz?

  • ali fergana

    21.11.2024 20:19:43

    Bunca okuyanlar, yazanlar, hatta abi denenler, risale-i nur dürbünüyle baktığını söyleyenler, niçin farklı mecralara sürükleniyorlar. Demekki herkesin farklı bir yorumu var.

  • Abdullah tunç

    21.11.2024 19:26:10

    Sn.Aydın, o bir kelimesi noktasında haklısınız.O bir gözümden kaçmış.Bir takım yorumlar ve yakış tırmalar yapmışsınız,bun ları red ediyorum.Adıma öyle şeyler söylüyorsu nuz ki hayalimden bile geçmiyor.Nübüvvet ağacı kurumuş, daha evliya gelmeye cek fikri size aittir.Şu cümleği de zikretmeliydiniz. "Lisanı nübüvvetin irsiyet noktasında "en son dehan-ı hakikati."Bediüz zaman'ın Mehdi-i Azamlı ğına itirazın var mı? İtirazın varsa ona göre ko nuşalım.Öyle cezbe meb ze gibi yakıştırmalardan da vageç.İfrat ve tefrit te yorumumda yok Şia benzetmesini de şiddetle reddediyorum.Şimdilik bu kadar.Eğer bu tartışmayı sürdürürseniz; elbette söylenecek çok sözümüz var.

  • A. AYDIN

    21.11.2024 14:52:38

    Bu yazı, güncel bir hadise ile iligili yapılan yorumlar hakkıda çok önemli bir eksiği ve sapmanın sebebini tespit ediyor. Evet, bazıları "Biz biliyoruz" havasıyla yorum ve değerlendirme yapıyorlar. Bunların ortak yönü, yorumlarına Nurlardan bir dayanak bulamamaları. Çünkü bunlar nuranî gözlüğü takıp bakmıyorlar. Bittabii, ortayolu ve istikameti de maalesef tutturamıyorlar.

  • A. AYDIN

    21.11.2024 14:43:00

    Abdullan Tunç ağabeyimizin yorumları içinde, R. Nur'un verdiği ölçü ve bilgiler açısından değerlendirildiğinde, muhabbet saikasıyla ifrata kaymış ve istikametten sapmış iki cümle vardır. "Şecere-i Nübüvvetin son meyvesi" olur mu hiç? "Son BİR meyvesidir" Nübüvvet şerceresinin kuruduğunu ve Üstad'dan sonra artık hiç bir meyve vermeyeceğini, bundan sonra bir evliya da gelmeyeceğini ehl-i tahkik ve ehl-i sahv olan bin Nur Talebesi nasıl söyleyebilir! Söylese bile, bu cezbeli iddiasına R. Nur'dan dayanak bulamaz. Lütfen Üstadımızı tanıtırken ifrat-ı muabbetten hataya düşen Şia'nın dudumuna düşmeyelim.

  • Abdullah tunç

    21.11.2024 00:23:50

    Bediüzzaman bu zamanın bir mehdisi değil.Ahirza manın Mehdii Azamıdır. Şecere-i Nübüvvetin son meyvesidir.Hatem-ül Evli yadır.Telif ettiği Risale-i Nur asrımızı ve istikbali ışıklandıran ve ışıklandıra cak bir hakikat-ı Kur'aniye dir.Telif ettiği Risale-i Nur Kur'anın manevi mücizesi dir.Bu unvana sahip.ikinci bir eser dünya tarihinde yoktur.33 âyât-ı Kur'aniye Hem cifir hesabiyle ve hem de mana itibarıyla Risale-i Nur'a ve Üstad'a bakıyor.Bu cihette de Nur külliyatının emsâli yoktur Üstad da aynı şekilde.Hz. Adem'(AS) den bugüne ka dar haşir risalesi gibi bir risale telif edilmemiştir. 29.Söz de aynı şekilde. 24. Mektubun da emsali yok.Mesleği de nebevi meslek, Cadde-i Kübra-i Kur'aniye ve Selef-i Salihi nin cadde-i Kübra'sıdır. Mevlânâ Halid Hazretletiri tarikat bende bitmiştir. Benden sonra mehdi gele cek ve mesleği hakikat mesleği olacaktır demiştir .Aynen öyle de olmuştur.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı