"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

En mühim hayat vazifesini risalelerin neşri bilmek

Risale-i Nur'dan
14 Temmuz 2025, Pazartesi
ONUNCU MESELE

Ziyaretçilere ait, bazı dostlar tarafından ihtar ile bir düstur izah edilmek istenilmiştir. Onun için yazılmıştır.

Malûm olsun ki bizi ziyaret eden, ya hayat-ı dünyeviye cihetinde gelir, o kapı kapalıdır veya hayat-ı uhreviye cihetinde gelir, o cihette iki kapı var:

Ya şahsımı mübarek ve makam sahibi zannedip gelir. O kapı dahi kapalıdır. Çünkü ben kendimi beğenmiyorum; beni beğenenleri de beğenmiyorum. Cenab-ı Hakka çok şükür, beni kendime beğendirmemiş.

İkinci cihet, sırf Kur’ân-ı Hakîm’in dellâlı olduğum cihetledir. Bu kapıdan girenleri ale’r-re’si ve’l-ayn kabul ediyorum. Onlar da üç tarzda olur: Ya dost olur, ya kardeş olur, ya talebe olur.

Dostun hassası ve şartı budur ki: Kat’iyen Sözlere ve envâr-ı Kur’âniyeye dair olan hizmetimize ciddî taraftar olsun; ve haksızlığa ve bid’alara ve dalâlete kalben taraftar olmasın; kendine de istifadeye çalışsın.

Kardeşin hassası ve şartı şudur ki: Hakikî olarak Sözlerin neşrine ciddî çalışmakla beraber, beş farz namazını eda etmek, yedi kebairi işlememektir.

Talebeliğin hassası ve şartı şudur ki: Sözleri kendi malı ve telifi gibi hissedip sahip çıksın ve en mühim vazife-i hayatiyesini onun neşir ve hizmeti bilsin.

İşte şu üç tabaka, benim üç şahsiyetimle alâkadardır:

Dost, benim şahsî ve zâtî şahsiyetimle münasebettar olur.

Kardeş, abdiyetim ve ubudiyet noktasındaki şahsiyetimle alâkadar olur.

Talebe ise Kur’ân-ı Hakîm’in dellâlı cihetinde ve hocalık vazifesindeki şahsiyetimle münasebettardır.

Şu görüşmenin de üç meyvesi var:

Birincisi: Dellâllık itibarıyla mücevherat-ı Kur’âniyeyi benden veya Sözlerden ders almak–velev bir ders de olsa.

İkincisi: İbadet itibarıyla uhrevî kazancıma hissedar olur.

Üçüncüsü: Beraber dergâh-ı İlâhiyeye müteveccih olup rabt-ı kalp ederek, Kur’ân-ı Hakîm’in hizmetinde el ele verip tevfik ve hidayet istemek.

Eğer talebe ise her sabah mütemadiyen ismiyle, bazen hayaliyle dahi yanımda hazır olur, hissedar olur.

Eğer kardeş ise birkaç defa hususî ismiyle ve suretiyle dua ve kazancımda hazır olup hissedar olur. Sonra umum ihvanlar içinde dahil olup rahmet-i İlâhiyeye teslim ediyorum ki dua vaktinde “ihvetî ve ihvanî” dediğim vakit, onlar, içinde bulunur. Ben bilmezsem, rahmet-i İlâhiye onları biliyor ve görüyor.

Eğer dost ise ve feraizi kılar ve kebairi terk ederse, umumiyet-i ihvan itibarıyla duamda dahildir.

Bu üç tabaka dahi beni manevî dua ve kazançlarında dahil etmek şarttır.

Mektubat, s. 400

LUGATÇE:

ale’r-re’si ve’l-ayn: baş ve göz üstüne.

dellâl: ilân edici; hakka davet eden.

envâr-ı Kur’âniye: Kur’ân nurları.

hassa: özellik.

hayat-ı uhreviye: ahiret hayatı.

ihvetî ve ihvanî: kardeşlerim.

kebair: büyük günahlar.

neşir: yayma, dağıtma.

ubudiyet: kulluk.

Okunma Sayısı: 415
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı