"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kayık küçük!

M. Said ZEKİ
14 Temmuz 2025, Pazartesi
Belâların yağmur gibi üstümüze geldiğini düşündüğümüz anlarda ‘belâ vereni’ bulmak ve O’na iltica etmek, zahmeti rahmete çevirebilir.

Pozitif bir telkin, bazen ilâçtan daha tesirlidir. Tebessüm çiçeği güvenli bir limandır.

*

Temel ile Dursun balığa çıkmışlar. Derken fırtına çıkmış. Temel’de bir telâş, bir telâş...

Dursun:

‘Telâş etme, Allah büyük’ demiş.

Temel ise, içinde bulunduğu şartların farkındadır:

‘Evet...  Allah büyük, ama bizim kayık küçük!’

...

Evet.. Allah büyük, İslâm büyük... Peygamber Efendimiz (asm) medar-ı iftiharımız...

Evet.. Kur’ân büyük.. Dünya ve ahiret için bir mutluluk formülleri ve hakikatler hazinesi...

Evet... Hz. Ömer (ra) büyük, adalet büyük... Fırat kenarındaki kuzunun hukukunu bile gözetmesi çok güzel...

Bediüzzaman büyük, Risale-i Nur harika... Tamam bu değerler gerçekten çok büyük.

Peki, ben/biz bunların neresindeyiz? Onların büyük olması otomatik olarak bizleri de büyük yapıyor mu?

HAMASETTEN TEMİZLENME ŞART!

İslâm hakikatlerini yaşama endeksinde Gayrimüslim ülkelerin ilk sıralarda yer aldığını okuyunca;

“Acaba” diyorum; “Hz Ömer’i yıllardır yanlış yerlerde mi aradık? Hamasete gelince mangalda kül bırakmıyoruz. İş uygulamaya gelince hak getire! Her şeyde ve her yerde ancak hamaset var!

Kendi ilmini göklere çıkaran bir hoca, namazın şartlarını sayıyormuş:

“Bir, hadesten taharet iki, necasetten taharet üç ...”

Bir dostumuz tam burada taşı gediğine koymuş:

“Üç... hamasetten taharet!”

ÖNCELİKLERİMİZİ GÖZDEN GEÇİRMEK 

Hâkimler hakkı, hukuku, adaleti, hakkaniyeti bırakıp haksız kararlar vermeye, idareciler keyfî davranmaya başlarsa; insanlar da susup buna sessiz kalır, hak ve hukukuna sahip çıkmazsa kıyamet yakındır.

Mezar taşlarıyla övünmeyi, boş şeylerle avunmayı, hamasî nutuklarla böbürlenmeyi bırakıp vazifelerimizi yapmak, hak ve hukukumuza sahip çıkmak zorundayız. Gerekli dersi çıkarma ve tedbir alma zamanı. Yoksa yakında bekleyen felâketler sel gibi üzerimize gelecek.

*

Diğer taraftan; keder veren sıkıntılar veya bir şok, bize yeni anlayışlar sağlayabilir mi? Hayatımızı nasıl yaşadığımızı değerlendirmek, önceliklerimizi gözden geçirmek için bir fırsat olabilir mi?

DUÂ VE TEVEKKÜL SIĞINAĞI

Kendimize şu soruyu sıkça sormak lâzım: ‘Rabbim şu anda beni hangi esmasının cilvesine mazhar ediyor, bana ne mesaj veriyor, nasıl davranmamı istiyor?’ 

‘Kaderden bize atılan bir ikaz taşının’ ne anlama geldiğini düşünüp, musibetlerden ibret dersi çıkaran kârdadır. 

O’ndan gelen imtihan sıkıntılarına karşı, duâ ile yine O’na iltica ve tevekkül ederek kurtulacağımızı unutmayalım.

“Dua eden adam bilir ki, birisi var ki onun sesini dinler, derdine derman yetiştirir, ona merhamet eder. Onun kudret eli herşeye yetişir. Bu büyük dünya hanında o yalnız değil; bir Kerîm Zât var, ona bakar, ünsiyet verir.”

İman, ihlas ve istikamet dairesinde, sağlıklı ve uzun ömürler diliyorum efendim.

Okunma Sayısı: 363
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı