"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Laiklik, demokrasi ve bazı mefhumlar

Ali FERŞADOĞLU
02 Kasım 2021, Salı
Bediüzzaman’ın, “Eğer lâik cumhuriyet soruyorsanız, ben biliyorum ki, lâik mânâsı, bîtaraf kalmak, yani hürriyet-i vicdan düsturuyla, dinsizlere ve sefahetçilere ilişmediği gibi dindarlara ve takvâcılara da ilişmez bir hükûmet telâkki ederim.” cümlesi yanlış anlama ve yorumlara meydan vermeyecek kadar apaçık değil mi? (Şuâlar, s. 318., https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/)

Yine de bazı kavram ve hâdiseler değerlendirmede dikkate alınması gereken birkaç temel ölçüyü nazara verelim:   

. Mefhum: “Bir sözün veya kelimenin taşıdığı, ifâde ettiği mânâ, anlam, kavram. 

.  Târif: Tanım, tanımlama. Bir mefhum, tabir, iş, nesne ve düşünceyi, yapılış metodunu açıklama ve bir şeyin bulunduğu yeri, çevre ile ilgisini belirterek açıklamak. 

. Nazariye, teori. Uygulamaya geçirilmeyen meseleler üzerindeki düşünceler. Âyet ve hadislerle kesin olarak sınırları belirlenmemiş dinin ictihada açık kısımları.  

. “İhsan-ı İlâhîden fazla ihsan, ihsan değildir. Her şeyi olduğu gibi tavsif etmek gerektir.” (Mektûbât, s. 458) Meselâ, “Ayakta bevl zina gibidir, bir sadâka 70 Hacca bedeldir, deniz ve göle girmek orucu bozar!” gibi… Denize girmek orucu bozmaz, deniz suyu bir şekilde yutulur vs. ise oruç bozulur! 

.  “Tebeddül-ü esmâ ile hakaik tebeddül etmez.” (Divan-ı Harb-i Örfî, s. 40) Meselâ, demire alüminyum dense yumuşak olmuyor! “Din, vicdan ve hürriyetlerin şemsiyesi, garantisi” olan laiklik ve demokrasinin yanlış uygulanmalarından hareketle İslâma muarız düşünmemeli:  

“Suâl: “Bâzı adam, (meşrûtiyet, demokrasi/A. F.) ’Şeriata muhâliftir’ (aykırıdır) diyor?” 

“Cevap: Rûh-u meşrûtiyet, şeriattandır; hayatı da ondandır. Fakat ilcâ-i zarûretle teferruat olabilir, muvakkaten muhâlif düşsün. Hem de, her ne hâl ki, meşrûtiyet zamanında vücuda gelir! Meşrûtiyetten neş’et etmesi lâzım gelmez. (Münâzarât, s. 38) Yani, zaruret ve mecburiyetlerin zorlamasıyla meşrûtiyet, demokrasiye zıt uygulamalar olabilir. Meselâ, İslâm’da hırsızın kolu kesilir! Ama, her zaman, her hırsızın değil; hangi tür hırsız ve hangi ölçüde bir malı çaldığına bakılır. Hz. Ömer (ra), kıtlık zamanında yiyecek çalana bu hükmü uygulamamış!  

İşte hürriyet, cumhuriyet, meşrûtiyet, demokrasi, laiklik isimlerine bakıp itiraz etmemeli. Önce tarif ve mahiyetlerine, özelliklerine bakmalı. İslâm âlemindeki jakoben uygulamalarına değil! 

Çünkü, her şeyde olduğu gibi laikliğin de çok farklı, eksik ve yanlış yansımaları var.  

Hürriyeti, demokrasiyi, laikliği ve hatta Müslümanları Kur’ân, Hadis (Sünnet-i Seniyye), yani doğru İslâmiyetle ölçmeli, değerlendirmeli; yoksa bunları farklı uygulamaları ve Müslümanlarla değil. Kur’ân’ı, Hadisi yanlış anlayan, uygulayan batıl fırkalar yok mu? Bunları da… 

Okunma Sayısı: 1392
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İbrahim FİŞEK

    2.11.2021 13:37:26

    Bir Müslüman din ile dinsizlik arasında tarafsız kalmayacağına göre, ikisini aynı kefeye de koyamaz malum. Bediüzzaman hazretleri "lâiklikle dinsizlere ilişmiyorsunuz,bize de ilişmeyin" diyor, yani tatbikatı ona göre yapın diyor. Yoksa haşa, milyon kere haşa lâikliği benimsemiştir ki!

  • Ramazan çalışan

    2.11.2021 09:17:34

    Bediüzzaman, " Herkesin kur'an dan fehim ile iktibas ettiği, hafızasında kendine ait bir kur'anı vardır." Diyor. Bir şahsın kötü hallerini nazarak vererek, kur'an bunu böylemi terbiye etmiş denilebiliyor. Oysa onu hakiki Kur'an değil, hafızasındaki iltibas ettiği Kur'an terbiye etmiştir.Demek ki, uyğulamalardaki ve kişilerin kabiliyetsizliğinden çıkan hatalar, Onun hakikatına zarar vermez.

  • Abdullah Tunç

    2.11.2021 04:45:42

    Laiklik en iyi haliyle ne dinsize ve nede dindare ilişmemesi demekir.Yani dinsizler ile dindarlar ara sında tarafsız kalmaktır. Yani bu iki grubu aynı gör mektir.Ve aynı zamanda kaldırılan,devletin dini dini islamdır ibaresinin yerine konan,ikame edilen bir Atatürk ilkesidir.Ana ilke dir.Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen ilkeler ilkelerdendir.Bir müslu nan din ile dinsizlik ara sonda tarafsız kalabilir mi?Veya ikisini aynı kefe ye koyabilir mi? Bediüzza n laiklikle dinsizlere ilişmi yorsunuz,bizede ilişmeyin diyor.Yani böyle tatbik edin diyor.Yoksa haşa,yüz bin defa haşa laikliği be nimsiyor değil.İman ile küfrün ortası yoktur.Müs luman iman ile küfür ara sında bir yerde asla kala maz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı