Seçim sonuçlarını partiler tarihi penceresinden de tahlil edeceğiz. Bugün manevi boyutlarına dikkat çekeceğiz: Evvelâ her şeyde bir hayır vardır!
Bu seçim, “Türkiye’de hak, hürriyet, adâlet, meşrutiyet, meşveret, demokrasi, parlamenter sistem” için ümitvar bir potansiyeli olduğunu gösterdi. Zira, Millet İttifakı ve Kılıçdaroğlu, “devlet tüm bakanlıklar ve sair imkânlarını elinde tutan” Erdoğan’a karşı aldığı sonuç mükemmel! İmkânlar mukabil olsaydı netice farklı olmaz mıydı?
Siyaset sonuç alma sanatıdır. “Yalancı, gaddar, menfaat üzerine dönen canavar siyaset” ise, ne pahasına olursa olsun sonuç ister. Biz ise, “istibdat, baskı, tek adam yönetimi, rüşvet, zulmün” izalesine çalıştık! “Hürriyet, meşrutiyet, meşveret, demokrasi, adalet, şeffaflık” İslami hasletlerdir ihyalarına gayret ettik!
Biz, siyaset dahil her şeyin çözümünü Kur’an ve Sünnet-i Seniyye’nin ölçülerini ortaya koyan Risale-i Nur’da olduğunu görüyor ve biliyoruz. Vazifemiz, insanları ikna etmek ve sonuç almak değildir. Çünkü biz, “başarı, sayı ve sonuç odaklı” değil, “rıza ve hizmet odaklı” çalışıyoruz: “Üstad-ı mutlak, muktedâ-yı küll, rehber-i ekmel olan Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, ‘Peygambere düşen, ancak tebliğ etmekten ibarettir.’1 (mealinde) olan ferman-ı İlâhînin… sırrıyla anlamış ki, insanlara dinlettirmek ve hidayet vermek, Cenâb-ı Hakkın vazifesidir; Cenâb-ı Hakkın vazifesine karışmazdı.”2 “Cenâb-ı Hakkın rızası ihlâs ile kazanılır; kesret-i etbâ’ ile ve fazla muvaffakiyetle değildir… Risale-i Nur’un hizmetinde şahsın vazifesi sadece tebliğdir, netice Allah’a aittir… Sen neci oluyorsun ki, böyle hırsla “Herkes beni dinlesin?” diye, vazifeni unutup vazife-i İlâhiyeye karışıyorsun? Kabul ettirmek, senin etrafına halkı toplamak Cenâb-ı Hakkın vazifesidir (işidir). Vazifeni yap, Allah’ın vazifesine karışma.”3
Kalabalıklar-İlahiyatçılar, işi ehline vermeyerek Kur’an ve Sünnet-i Seniyye’nin prensiplerine uymuyor; liyakatli olanı seçmiyor diye biz de onlara uyabilir miyiz? Asla ve kat’a!
Peygamberimiz (asm), “Vema alerresuli illel-belağu/Peygambere düşen, ancak tebliğ etmekten ibarettir.’4 olan ferman-ı İlâhîyi kendine rehber-i mutlak ederek, insanların çekilmesiyle ve dinlememesiyle daha ziyade sa’y ve gayret ve ciddiyetle tebliğ etmiş.”5 Demek, Beyanat ve Tenvirler’i, “daha ziyade sa’y ve gayret ve ciddiyetle tebliğ” etmeliyiz.
Dipnotlar:
1-Nur Suresi, 54.;
2-Lem’alar, Enst./inter., s. 135.;
3-Lem’alar, s. 134., 156.;
4-Nur Sûresi, 24:54.;
5-Hizmet Rehberi, s. 234.