"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hangi siyaset, hangi Said Nursî (2)

Ali HAKKOYMAZ
08 Mayıs 2023, Pazartesi
Risâleyi öyle, kimseler inhisârına alamaz.

O, bütün bir isanlığa hitap eder. Dahası ve öncesi daha işin başında müellif taa kendi nefsine seslenir. Ham de dört defa… Herkeste o nefis nefis var mı; var. İşi belkemiğinden tutar. Nefis kimseden uzak değil ki…

Zaten baksanıza kitapların kapaklarına; tefsir ve saire yazmıyor. Dünya tarihinde böylesi ilk… Sözler diyor. Söz herkese lazım. Lem’alar diyor; ışığa ihtiyacımız var. Şuâlar diyor; daha “derin” karanlıkların kazınması için… Dahası Risale ile ilgilenmenin daha bir yakınlığını bulmamız için vakit daralıyor. Bu mevzular hem derin bir o kadar da serin aslında da… bu seçim zamanlarında ne oluyorsa oluyor; bu kitapları ve müellifini yaralayıcı hallere giriliyor. Kâr da yok işin garibi… Dışardan bakanlar -kırmızılığı beni hep heyecanlandıran- bu kitapların belli bir gruba ait olduğunu zanneder. Bu kitaplar “ben insanım” diyen ve daha da insan olmak isteyen herkesin… 

“Taraf’kir’liklerin” gölge, perde, engelleme olduğunu şimdiye kadar göremediysek; bundan sonrası için bir pencere var mı; cevabını hüsnüzan sahipleri düşünsün. (Ötekiler bahsimizden hariçtir.)

*

Fikri Sağlar’ın yıllar önce -değil camilere; ki oralardan da kaldırıldı kitaplar- Said Nursî falan; Nazım Hikmet filan kütüphanede diye duvarlara astırdığı bez afişler hayalimi süsler durur.

Risâle kendini zaten kabul ettirmiş demek ki bu akışın önünde kimse duramıyor.

İkrime’nin babası da Ebu Cehil’di. Ebedî suçlamalarla hakikati anlatmayı düşünüyorsanız; bir daha bakın aynalara. 

*

Mukadder yanlışları görmeyip muhayyel yanlışları -olmuş, olacak gibi- ortaya atıp neye hizmet edilebilir ki!

*

Enflasyondan ve üniversitelerin niye kapalı olduğundan da haberiniz yok gibi… Bunların binde biri başka zamanlarda olsaydı; olacakları tahmin etmek güç değildi. 

*

Hakikatle alay edenler hem burda hem orda gülünç, acı, acınacak duruma düşer. Ne istediğinizin farkında mısınız?!

*

Sözler’in sahibi, tek kişiden değil; Meclis’ten yana… “İstibdat rey-i vahittir...”, “Riyâset-i şahsiyyenin kat’iyyen aleyhindeyim...” diyen birine deyin; ne diyecekseniz. 

*

Efendiler, sonuçta kişiler nereye reyini atarsa atar da Said Nursî’nin hürriyet âşığı olduğunu unutarak bir yere gidilemez.

*

“Zelzele/sel” ibretlere durup dururken gelmedik herhalde! Hem kevnî hem kelâmî şeriata/şartlara, kanunlara ters düşünce olmuyor mu ne oluyorsa! 

*

Abdülhamit’e bile, Yıldız Saraylarını üniversite yap, diyen Said Nursî’yi; eserlerini bir kenara koyup düşünmeyelim. 

Risale-i Nur’u yanlış anlamalara kapı açacak şekilde tartışmalı hâle getirmek; edebiyattaki “metne sadık kalmak” düsturunu çok yaralar.

*

Eğitim, iktisat, inşaat, ahlakî yapı da orta yerde… ve çok perişan…

*

“Şu abi bunu dedi, ötekisi şunu işaret etti; Umum Nur Talebeleri Namına…” misillû mektuplar Risale-i Nur’a merakları, bakışları zedeliyor hattâ uzaklaştırıyor. Bu mesuliyeti yüklenecek kadar cesur musunuz?!

*

Buyrun bir kazan çorba, bir semaver çay kaynatalım, oturup konuşalım. Davet ettiğime göre çay ve çorba fakirden… Kırk kişiye kadar… Biz kırk kişiyiz; birbirimizi biliriz. Saklımız gizlimiz yok. Veysel’in dediği gibi: “Dâvâ insanlık davası…”  

Gelin hakikaten bu insanlık arenasında mülakî olalım. İçim kan ağlıyor; can ağlamak istiyorum. Aynı kitapları okuduğumuza göre her/halde bir tevafuk, tekabül ve tekátü’, telâkî olacaktır ümidim var. 

Şu, kıyamete beş kala, âlemi üstümüze güldürmenin âlemi yok; zararı çok. 

*

Risale okuyanlar tarikat değil; hakikat mektebinin müntesibidirler. Zaman tarikat zamanı değil; hakikat zamanı… diyen kim? 

Said Nursî. 

*

O; sanat, ticaret, ziraat diyor. Üçü de çökmüş vaziyette… 

*

Eski eserlerle arayı biraz açmış gibiyiz; bana mı öyle geliyor yoksa!

Emirdağ Çiçeği, Emirdağ Lâhikasız olmaz, olamaz, olmamalı…

Emirdağ Çiçeği’nin solmaması için Emirdağ ve öteki Lâhikaların ve külliyat öncesi kitapların tozlanmaması gerektiğine bir itiraz olmaz herhalde! Oluyorsa zaten bu yukarıdaki satırları bu fakir satmaktan, başkaları da almaktan vazgeçsin. Zira başka vitrinlerde satılık çok şey var. Sen şunu yazdın; ben bunu çizdim demeye de ne lüzum var ki o zaman! 

Siyaseten olmasa da öteki kardeşliğimiz bâki kalsın. Zaten araya nefisler girdi mi; ne kalır ki arada!

Kapılar mı? Hep açık; dost kapısı kapanır mı!

*

AÇIK KAPI

Hep bir ayakkabı konur;

Yakın ayrılışlarda…

Kapı aralıklarına.

Kapı boyu bir ışıktır; yayılır.

Siz inersiniz merdivenleri…

Ağır…

Siz, siz olun sakın!

Birinden ayrılıyorsanız…

İlerde konuşmak için…

Açık kapı bırakın!

AH

Okunma Sayısı: 1679
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ömer

    8.5.2023 14:21:28

    Binlerce tebrikler ediyoruz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı