"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Annem ve ben - Ân diyarı (33)

Ali HAKKOYMAZ
20 Nisan 2024, Cumartesi
Çocukluk insanın gidip gelmediği diyar diyorlar. Desinler. Demeseler bile öyle. Kim ayrılır o saf, yalansız, zamansız zamanlardan.

O mahremiyetli sokaklar, mahalleler…

Selim Ali’nin doğduğu, çocukluğunun geçtiği yerlerin acımasızca yerle bir edilmesiyle hatıralar da hayallerinin çok uzağına düştü.

Üzülmek bir fayda etmez ki…

Çok şey değişti çok. Her şey bu kadar değişmemeliydi. Bu kadar derin kovuklar açılmamalıydı. Hafıza, bellek, hatıra, yaşanmışlıklar, acılar, gülüşler, doğuşlar, ölüşler, gelişler, gidişler bu kadar niçin tarumar edilir ki! Bu bir hınçsa… niye? Dönüp geldiğimizde bir çadırımız, kulübemiz yoksa bu perişanlığı hangi kelimeler yüklenmek ister ki!

İnsan yaşadığı yerle hemhâl olur. Oradaki ağaçlarla, taşlarla, kuşlarla nefes alır. İşte bu mısralarda Selim Ali’nin nefeslerinin sıcaklığı, özlemi, hasreti ve gidip geldiği yerlerde suskun izleri…

***

ANNEM VE BEN

Okuldan gelirdim.

Annem kapıda…

Hoş geldin yavrum…

Hoş bulduk ana…

 

Bir gün değil…

Beş gün değil…

Ne zaman gelsem, ha!

Annem kapıda…

 

Kitaplarımı alır elimden…

Gözlerinden inmeyen gülümseme…

Islanmış, yorulmuşsun yavrum…

Giyeceklerim, soba, ve saire…

 

Zil mil nerde; küçücük köyde…

Dağ yürekli annem…

Ne zaman gelsem…

Kapı önünde…

 

O koca anahtar bir tane…

Taşınmaz zaten…

Ya öyle tak, tak, tak…

Ya da kapı açık kalacak.

 

Yok öyle kapı vurmak…

Kapalı kapılar ardında durmak…

İşi gücü yok anamın…

O benim şefkat anahtarım…

 

Okuldan gelirdim.

Annem kapıda…

Hoş geldin yavrum…

Hoş bulduk ana…

 

Ya Hu… ey gül yüzlü anam…

Gönül yaram…

Saat gibi vaktindesin…

Kapılar önündesin…

 

Bir gülüş bir sarılış…

Evde her gün bu bayram…

Elim, ayağım, moralim, ümidim…

Bu anam…

 

Güllü, kır çiçekli pamuk sofram…

Bugün ocakta patlıcan…

Ya o tahta ya bakır sini…

Allah’ın her günü…

 

Yılmak yorulmak yok!

Uzanmak uyumak yok!

Bıkmak usanmak yok!

İşi gücü ben, annem!

 

Okuma yok, yazma yak!

Bağırmak kızmak yok!

Ne dedi öğretmen oğul?

Gel biraz daha sokul!

 

Anlatırım ben de abece…

Ne anlasın ki annem.

Kafa sallar, dinler.

Bu ilgi, bu sevgi, bu önem…

 

Uyur uyanır annem.

Bakarım yatağında anamın…

Benim ilkokul kitaplarım!

Okumam yazman yok ki anam!

 

O böyle böyle hep benimle…

Sen yeter ki oku, oku, oku!

Ağlamasın dedim bu kadın;

Okudum yazdım ben de…

 

Beni bir sefer olsun…

Görseydi bu sahnede…

Okşadığın saçlarım ağardı, anne!

Oğlum diyen sesin nerde?

Okunma Sayısı: 722
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı