"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Bir Nisan okuma…” denemesi -

Ali HAKKOYMAZ
14 Nisan 2024, Pazar
Ân diyarı (32)

Nisan bir âşiyan ve aşina yüz gibi;

Kış artık dağlarda; biraz da öksüz gibi...

Oraları bilmem de... buralarda nisan var;

Baharlarda sonsuzluğu müjdeleyen nişan var.

*

Nisan sana da -ayrı bir- munis geliyor mu Selim Ali? 

Nereden kalmaysa okul sıralarında “Nisan bir” şakaları yapılırdı; hemen hepsinde oyuna gelirdim. 

Çok mu saftım; bilmem! Belki de… 

Saflık neydi? 

Hep önde olmak, göz açıklık, aman beni kimse aldatmasın da… gücün hangisine yeter ki! Birinden kaçsan ötekine yakalandığın bir körebe oyunu gibi bir şey… Yalanın ve doğrunun kol kola gezdiği bir çarşı…

Her şeye rağmen yaşamak güzeldi. 

Bu Nisan sana geldi diye müdahil oldu Bilgin Abi. 

İçinden geçtiği mevsimlerin—alacak verecek hesapları dışında—kaç kişi farkındaydı ki? 

Az önce misafir olduğumuz evden çıkınca ay nerde diye başımı çevirince Şevvâlin dördüne girdiğini gördü. Boğaz’ın üzerindeydi ve birazdan elvedaya hazırlanıyordu. Yan bahçede: “Ayva çiçek açmış; yaz mı gelecek?” bestesine tempo tutan iki ayva ağacı… Bahar… Baharın içinde bunca ikram… Bunca letafet… Orhan Veli şaşkınlığın başka bir şıklığında: “Deli eder insanı bu hava…/ Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç…” Baharı bitecek oluşu Selim Ali’yi tatlı hüzne de atardı. 

Evet… Bahar bir kavuşmalar panayırı idi. Tefekkür fiyatına bakabildiğin kadar bak   çiçekli miçekli tepecikler…  

Yaşamayı bilen için bunlar cennet seyirleri idi de adı Hacı Bekirliğe çıkmış olanlar vardı. Bilgin Abi’nin içinde fırtınalar kopuyordu. Yetmişe yürüyen yaşına baktı aynada. Eh işte! Biraz yorgun hissetti kendini. Çok gayreti vardı insanlığın nefes almasına pencere, kapı aralamak sadedinde. 

Nisan demek, baharı koklamak hürriyetin Çağıl Çağıl kulaklara dolması demekti. Fakat fukaralığın gümbür gümbür gezdiği yerlerde açan çiçeklerin, uçan kuşların adını söyleyebilir miydiniz? 

Bak Selim Ali şu bahçenin kenarındaki eflatun; leylak… Taa çocukluğumdan kokusu hâlâ burnumda… Aynı zamanda leyleklerin de geliş zamanı…

Bilinir mi desem de bilinir ki kast-ı mahsusla insanların elindeki eteğindeki alınıyor ki emre amadeler çoğaldıkça, insanlık azaldıkça birileri keyfini bozmayacaktı. 

Ah Hacı Bekir Amca, ah! Doyumsuzların ağına düşenlerin ilki ve sonu değilsin elbette.

Bilgin Abi’nin dinleyesi olduğu saati Selim Ali tahmin ederdi. O ara ya bir ney üfler ya da bir şeyler mırıldanırdı 

 *

HACI BEKİR’İN YAKASI

-Hürriyet ve meşveret âşıklarına çölde su niyetine…-

Bizim oralarda…

Hep yırtılır Hacı Bekir’in yakası.

Hacı Bekir… deyip geçme!

Bütün yükünü o taşır mahallenin.

Bir kavga döğüş varsa o koşar.

Hiç bi’ kârı yok, hâ!

Hak rızası…

Halk rahat etsin davası…

Ama Hacı Bekir şimdi ağır hasta…

Hattâ depremde enkaz altında… 

Ete ekmeğe muhtaç da…

Çıkarmaz sesini.

Sakin, mütevekkil, mütevazı…

İpek gibi, pamuk gibi…

Buğday benizli…

Hizmette en önde…

Ücrette geride…

El açmaz; Allah’tan başkasına.

Hacı Bekir Amca, hakkını kaptırma!

Kavgaya gürültüye karışma!

Bu ülke senin; bilesin!

Sen ne dersen o olur.

Yasakları sen kaldırdın.

Senin adın hürriyet…

Eken, biçen sensin…

Sana mazot, sana traktör, sana su gerek…

Şurdan kalk; şuraya otur, yok.

Sana kimse surat asamaz.

Sen muhabbet ve şûrayı bilirsin.

Bütün kararları Meclis alacak.

Yakan yırtılmasın diye…

Okunma Sayısı: 1006
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı