"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kitaplarım

Ali HAKKOYMAZ
12 Haziran 2021, Cumartesi
-Bu çektiklerimiz kitapsızlıktan...-

Evimde olduk olmadık kitaplar var. Sayısını ben de bilmiyorum. Bunca yılın terakümü, hasatı, hasılası, paralısı, hediyelisi, ünlü ünsüz imzalısı... 

Ne derseniz deyin işte! Onları seyretmek bile adı konulmamış hazları tattırıyor. Kitap, kitap, kitap diye çığlık atası geliyor insanın.

*

Kitap sevgisinin olmadığı her kalp çoraktır; oraya bir şey ekemezsiniz. 

*

Kitaplara yatırdığım paraya acımıyorum. Bir aralar, alamadığım kitaplara üzüntümü sormayın. Şimdilerde iş kolaylaştı, ama o eski kitap heyecanı “raflarda” kaldı. Aç susuz kalıp o birkaç kuruşu da seve seve kitaplara vermek beni daha ziyade doyururdu. Olsun; o açlıkla, küçük köfteci dükkânların önünden geçmenin lezzeti de bir başkaydı. Eminönü’ndeki balıkçıların o dâvetkâr çığlıkları, o dumanların gemilerin dumanlarıyla kol kola girişi, balıkların dayanılmaz kokusu bile kitaplardan vazgeçiremezdi. Sahaflardan kurtulsam iskelelerdeki kitapçılara takılırdım. Bile bile kaçırdığım vapurların, yeni çıkmış kitapları incelemenin hazzı birbirini beslerdi. Sonra Karaköy’den o eski “Şiir Hatları” vapurunda koltuğa kurulup yeni aldığım kitaplara tarih ve imza atma merasiminin ardından sayfalarda kaybolmak... Bazen görevlilerin “Kadıkööy” ikazıyla “kitap uykusu”ndan uyanmak... O günler mi! Güldürmeyin beni; o yolculukları, o gariban zamanları sardım sarmaladım da yüreğimin en kuytu yerlerine astım. Aşktan beter bu kitaplarla muhabbet şimdilik böyle kalsın ki aldı gidiyor beni. Daha da yazsam ağlayabilir veya o günlere siz de öyle gidersiniz ki... kalır, kalırız oralarda. “Eski hâl muhal...”

*

Şehirlere stadlar yerine; onlardan daha büyük kütüphaneler yapılmalıydı ve vakit geçmiş değil; yapılmalı! Bir devlet, bütçenin en büyüğünü neye ayırıyorsa; orada onlar konuşulur. Düşünün; öğrenciliğimden bugüne, benim bütçem kadar (nisbî olarak elbet) kitaba bütçe ayırmamış bir devletle karşı karşıyayız. Ve yazarından çizerinden hâlâ korkulan bir coğrafyadayız. Ve okuma yazma bilmeyen milyonlarız. [Aksini iddia etmeyin, edemezsiniz; o zaman bu bitmeyen, çözülemeyen düğümleri tek tek sıralarım.]

*

Kitaplarım! Herbirinin ayrı bir hikâyesi var. Alınca tarih ve imza attıklarım var; öylece kalanlar var. Kapağını açmadıklarım, kapağı kopanlar, cildi/şirazesi dağılanlar var.

Çoğu sarardı şimdi. Bir de yer yurt almıyor. Hele taşınırken en “ağır sakinler” onlar. 

Bir taşınma esnasında çok şaşırmıştı hamal da ne varmış bunun içinde böyle diye söylenmişti. Bir ülkede kitapların ağırlığı yoksa; hafif kalırsınız ve her rüzgârda savrulursunuz!

*

Ev bazen küf müf kokuyormuş; gelenler söylüyor. Ben alışmışım ki duymuyorum zâhir! Kitap kokusuz evleri, ülkeleri n’ideyim ben!

*

Bir de gelenlerin tuhaf tuhaf soruları oluyor; cevabını çok zaman gülerek verdiğim... Bu kadar kitabı okudun mu, diyenler... Ne yapacaksın bu kadar kitabı, diyenler... Aldığın yeter artık, diyenler... Başta -kulakları çınlasın- babam... Bu kadar kitabı ne diye aldın ki oğlum, diye arada bir dokundurur. Bana benzer gelirdekilerin neler aldığından dem vurur. Dinlerim. Baba sözü; dinlenir. 

*

Ve dediklerini geç de olsa tartmaya çalışıyorum. Daha bir seçici olmak adına... Ömür kısa; belli kitaplara yönelmek adına...

*

Fakat bu kitap işi bir hastalık... ...ve tedavisi yine kitapla giderilebilecek ve veya azdırılacak bir hastalık. Daha dağıtmasaydım hele! 

Göçebe gibi ordan oraya taşınmasaydım... ne olurdu kitaplarla başım; kestirmesi çok da zor değil. 

*

Yıllar önce, dünyaca ünlü ve Türkçeyi çok iyi konuşan birini merak edip evine gitmiştim. 

Baktım her taraf kitap... Çok şaşırmıştım çok da düzgün olmayan derme çatma raflarda bile kitapların olduğunu görünce!

*

Kitapla sıkı fıkı olanların ya içlerinin ya da dışlarının bazen de her ikisinin çok da herkese benzemediklerini kabul etmek gerekir. 

*

Kitap işi tiryakilik gibidir. Hattâ tiryakilikten daha ilerde... Başlaması öyle kolay değil; bırakması imkânsızla kardeş gezer. Kitaplarınız... sabah akşam görmezseniz duramayacağınız dostlarınız olmuştur artık! Yapacak bi’ şey yok; okumaktan başka! Kolay gelsin!

*

Kütüphanede sararmış kitaplarınız yoksa henüz yolun başında bile değilsiniz. Ben mi? Sararan solan kitaplarım ağaran saçlarımla, yerinden dökülen sökülen dişlerimle, düşlerimle yarış halinde...

Okunma Sayısı: 1685
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali

    12.6.2021 11:31:01

    Aziz Hakkoymaz Bu yazıya fiilen hissen aynen imzalıyorum. Aktif öğretmen olmanın bir faydası belki; itikadi yönden zararlı görmediğimi öğrenciye okuyabilene dağıtarak bu yükü azalttım. Şimdi toplam kitabın 4 te bir raflarda. Amma; hediye vermekten pişman olduğum tek şey de bu kitaplardan oldu. Bir akraba kız öğrenciye 8 tane birden verdim.Eski meski değil hani. Simit çay yerine alınan. Sonra evine gidip hangisini okudun dediğimde; - Bilmem ki bazıları aha şurda galiba demesin mi! ..

  • Aysuna

    12.6.2021 10:32:09

    "Kitap,bir limandı benim için...Ve kitaptaki insanları,sokaktakilerden daha çok sevdim."Cemil Meriç

  • Said Yazar

    12.6.2021 05:26:17

    Kaleminize sağlık,harika bir yazı.Tum devlet ricali okumalı ve uygulamali.Selamlar

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı