Hür düşünceye kapalısın; konuşamam seninle. Müstebitsin; beraber yürüyemem.
Aynı sofraya oturamam seninle; cimrisin. Cimrilik; -sonsuz hazine sahibine güvenmemek diye mânâların iskelesine yanaşmak gibiymiş ki- şirke kadar çıkar bu yol; aman ha; uzak dur şöyle!
Sen ye, sen iç.
Anladım şimdi Cennetin kapısını niye cö—mertler açar. Dert olur derler cimrinin yemeği. Anladım; (fânîden bir şey) almak ağırlaştırır. Vermek niye rahatlatıyor; anladım.
*
BEN VE ÖTEKİ
Ey dünya! Biraz sükûnet istiyorsan; şu cimriliği bırak! Yani ben, ben deyip durma! Serveti tek ellerde toplama! Adaletli ol! Dağıt! Dünyanın geçici olduğunu düşün! Şu yarınıma şu torunuma diye mal toplamaktan vazgeç! Olandan olmayandan vergi alma! Yoksa keyfin kaçar; uyuyamazsın! Ötekini de düşün; kendini düşünmüş olursun! Sen doydun taştın da… Öteki ne olacak?
*
BAYRAM
Bayram; en çok ne zaman, bayramdır! Başkasını bahtiyar ve zengin gördüğümüzde... Cimriliğe yüz vermediğimizde...
Hal hatır sorduğumuzda... Olur olmaz isteklerimizi kontrol altına aldığımızda... Dünyanın ölümlü olduğunu unutmadığımızda...
*
BİRAZ OTUR ŞÖYLE!
Ses tonlarımız korkutucu… Kulaklarımızı sağır eden bu haşin nutuklar da insanlığa zarar. Elde avuçta ne var? Bu haşinlik neyin nesi?
Mevsimlerdeki cömert eli görmez misin? Gerçi uzak dağlara taşındı çiçekler. Şehirler beton memleketi. Bir kıyamet sahnesi her yer, haberler...
Bir muhabbetsizlik, cimrilik, yalnızlık, aldırmazlık, kabalık, gürültü, şımarıklık, okumazlık, tatsız tuzsuzluk, iki ve çok yüzlülük/yüzsüzlük…
*
“PARAN KADAR KONUŞ!”
Devletin borcu yokmuş; öyle deniyor! Hesap işlerine aklım ermez de... Herkesin çok borçlu olduğunu biliyorum. Demek devlet zengin; millet fakir! Bir terslik var da... “İnce hesap” bunlar; neme gerek! Azıcık aşım; kaygısız başım…
Dünya ebedî imiş gibi bir gayret, bir telâş, bir cimrilik, bir biriktirme... Allah’tan, devletin borcu yok? Yoksa ne yapardık! Her aldığımız şeyin vergisini anında ödüyoruz ki devlet borçsuz yaşasın. Sen, ben ne olacak? Onu da devlet düşünemez ki o para toplamakla meşgul.
İşimiz gücümüz ekonomi ya! Ruhmuş, kalpmiş, incelikmiş, edebiyatmış, maneviyatmış... paran kadar dolan ortalıkta!
*
YAŞAMAK DEDİN DE…
Bi’ çay-simit ikramın da yok.
Boyuna nasihat…
Sus!
Aç ayı oynamaz.
Cimrilik huyun olmuş.
Uzak dur!
Tebessümün bile yok.
Kaba sabasın.
Adından bana ne!
Sazın, sözün yok.
(Görünüşte) insansın.
Özün yok!
Yaşamak nedir?
İnsan kime denir?
Bildin mi?
*
CİMRİLİĞE VEDÂ
Kimse bilmiyor daha! Açılacak yarın ak kara… Bir çekilecek/sıyrılacak ki perde… Ortaya çıkacak her şey, herkes, her, her, her… Fettahiyeti göreceğiz orda. Şeffafiyeti… Yol yakınken… Yol henüz “dünya” iken… At şu ellerinde sıkı sıkı tuttuğun cimriliği…
*
BORÇLU BİRİ
Rabbim!
Çok borcum var sana;
Ezelden ebede hattâ…
Ödeyemem ki…
Halimi arz etmeyi de bilmiyorum.
Borçlarımı çiz lütfen;
Beni çizme!
Sonsuz cömert olduğunu...
Kesinkes biliyorum.
Seni seviyorum.