Bir anaya en yakışan, ancak “ana” sözüdür
Evlâdının her derdine, merhem, ana özüdür
Her ne dese, her ne yapsa haddi aşıp, evlâdı
Sağanağa dönecek göz, yine, ana gözüdür
Evlât bilmez yaşananı, yaşamaya bakarak
Sevabını, heder eder, ana kalbi kırarak
Yine ana, tamir eder; sepler, onun özrünü
Dilde, dua; Mevlâ’sının, huzuruna durarak
Ne menem şey, bir anayı, kasâvette bırakmak
Yakışıksız lâflar edip, ona, lâkaplar takmak
Başkasını, koy kenara; ana, Cennet kapısı
Müslüman’a, bir vecîbe; anaları, hoş tutmak
Ne söylense, ana için; hakkıdır, Hakka varan
Ana kalbi, öyle şey ki, cümle canları, saran
Evlâdının her hepsine, canından can ekleyip
Beleyerek, büyüterek; insan içine, salan
Bir ana ki; sevgisine, hiç, karşılık beklemez
Her zorluğa göğüs gerer, “artık yetişir” demez
Öyle yaratmış, Yaradan; yavrusuna, âmâde
Ona, ardından naşının, birkaç damla yaş yetmez
Her insan da, “ana” denen; eli kısa, bir beşer
Gâfil olur, kusur işler; o da, hataya düşer
Hoş görmeyip, her herzeyi revâ gören nâdânlar
Hesap günü o Sırat’tan, sanma, selâmet geçer
İster beğen, ister bed gör; sen yine de, “ana” gör
Hukukunu fark etmeyen, vallâhi de, bakar kör
Eğer mü’min kulu isen, şu âlemin, Rabbi’nin
Kalbin, kirman; gönlün, mekik; vâlidene, sevgi ör.