19 sene kadar öncesinde, KSÜ’ye doçent olarak atandığında tanışmıştık, Ahmet Hamdi Hoca ile.
Mütevazî, alçak gönüllü kara yağız bir Anadolu genci olan Ahmet Hoca ile aynı kurumda çalışmak, onunla yol arkadaşlığı yapmak benim için, mazide kalan hatıralarımın en değerlilerinden biri olarak hafızamdan hiç silinmeyecektir.
Kariyerinde, branşında oldukça donanımlı üretken bir kişilikti. Arkasında akademik camiaya onlarca eser bıraktı.
Profesör olduğu senelerde, sanıyorum on beş sene kadar önce, arkadaşlar; Bediüzzaman Said Nursî’yi anma etkinliği çerçevesinde bir panel düzenlemeye karar verdiler. Bana da, ‘Hamdi Hoca’mıza bir teklifte bulunsan, panelde moderatörlük yapar mı?’ dediler.
Aslında ben bu işe fazla sıcak bakmıyordum. Zira kariyerinde çok başarılı idi. Gelecekte üniversite yönetimlerinde üst noktalara gelebilirdi. Nitekim birkaç dönem değişik üniversiteler için rektör adaylığı başvurusu da oldu. Kendisi için bu durum engelleyici bir faktör olabilirdi.
Kendisine konuyu açtım. ‘Böyle bir talep var Hamdi Hocam, istersen teklifi erteleyelim’ dedim.
‘Abi sen ne diyorsun. Bu ilânat çok iyi olur. Kamuoyu da beni Yeni Asyacı olarak bilir. Benim adımın Yeni Asya ile birlikte anılmasından şeref duyarım’ dedi.
Üç yıl öncesi var olan sağlık problemleri iyice artmıştı. Bu zamana kadar, yurt içinde ve yurt dışında bir çok Bediüzzaman Said Nursî’yi anma programlarında beraber olduk. Beraber programlar icra ettik. Risale-i Nur Enstitüsü’nün onlarca programında panelist olarak görev aldı. Aynı faaliyet çerçevesinde konferanslar verdi.
Hastalığı ağırlaşıncaya kadar uzun bir süre Yeni Asya gazetesinde köşe yazarlığı yaptı.
Yeni Asya Neşriyatı’n yayınladığı dergileri sürekli alır, takip ederdi.
Meşveret kararlarına sıkı sıkıya bağlı, Demokrat kimliğinden ve Yeni Asyacı duruşundan hiç taviz vermedi. Ahirzaman’ın çalkantılarında istikamet ve sadâkatten ayrılmadı.
Kalbimizdeki yeri sürekli taze kalacak ve hep rahmetle yad edilecek. Anadolu’nun yağız genci, mütevazî, güzel insan, Ahmet Hamdi Aydın’a binlerce rahmet olsun.