"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tarih ve ifrat

Ayşe NUR
02 Temmuz 2021, Cuma
Abartı, ifratın bir yönü.

İdeolojik ve siyasî tercihlerin tarihi olay, vakıalarla beraber şahsiyetleri yorumlamada görülür. Daha kuvvetli, daha kudretli, daha güzel, şecaat, hamiyet, faziletli. Muhabbetin şe’ni ifrattır der ya Hz. Üstad: “Mahbubunu makamından fazla görmek arzu ediyor. Ve öyle de görüyor...” (Lem’alar, s. 29)

Meramımız mana-i harfiyle, Allah adına muhabbet değil elbet, ki bu tarz muhabbette ifrat meşrûdur, zarar vermez. Aşırılık; kabul edilen övülen bir durum değil, zira istikamet olan haddi vasatın bir yönüyle karşısında durur.

Tarih ilmi de muzdariptir ifrattan... Olay ve şahsiyetlerin idealleştirilip, objektifliğin kalkmasıyla hissesini alır. Neden önemli ki abartı, ifrattan kaçınmak? “Olduğu gibi” sıdktır çünkü, hayale üstün hakikat neyse odur. İfratla, abartıyla, değerlendirilen her olay her insan “hayali”dir, hakikatin kıymetini düşürmeye namzettir. 

Hatırlayalım; Hz. Üstad’ın kardeşi Molla Abdullah’a, Hz. Ziyaeddin’e (ks) ifrat derecede muhabbetine karşı şu sözlerini: “Kâinattaki ulûmları bilir bir kutb-u âzam suretinde tahayyül ettiğin bir Ziyaeddin’i seversin... Eğer perde-i gayb açılsa, hakikati görünse, senin muhabbetin ya zâil olur veyahut dörtten birisine iner... Fakat ben, o zât-ı mübâreki senin gibi pek ciddî severim, takdir ederim. Çünkü, ehl-i imana hâlis ve tesirli ve ehemmiyetli bir rehberdir... Demek ben hakikî bir Ziyaeddin’i, sen de hayalî bir Ziyaeddin’i seversin.” (Kastamonu Lâhikası, Birden İhtar Edilen Bir Mesele, s. 60)

Muhabbetin ifratı açısından en net bir yorum; hayali mahbubları sevmek! Oysa “Bir dane sıdk, yakar milyonla yalanı. Bir dane-i hakikat, yıkar kasr-ı hayali.” Olduğundan “daha” gösterilen her abartı, hakikatine zarar verir aslında. 

İfrat ve abartı galiben edene, zahiren edilene yahut hakikî başarılarına zarar verir aslında. Tıpkı hasenatına da seyyiatına da ifratla muamele edilen Sultan II. Abdülhamid portresi gibi. Hakikat ortaya çıktığında, hayal mahsulu her kişi ve olay gerçeğin aslının da sükûtuna sebep oluyor. Oysa, bir hakikat danesi binler hayale müreccahtır.

Nesnellikten uzak öznel yargılar, tarih disiplininde kişileri ve olayları idealleştirme olarak ortaya çıkar. İlmî bir konuyu, olayı izah ederken bazen farkında olmadan yapılan ifrat değerlendirmeler, kişinin ilmine de zarar verir, zira tek bir yanlışın tesbiti diğer doğruları da sorgulatır.

Bu yüzden objektif araştırma, delil ve bürhanla konuşmak, olayları, tarihi, şahsiyetleri değerlendirirken abartı yargılardan uzak kalmak ilme, mesleğe, meşrebe kuvvet verir.

Hayatın her alanında olduğu gibi, tarih ilmini yorumlarken de; Ne Haydo ne Haydar Ağa, 

Haydar demek güzeldir...

Okunma Sayısı: 1060
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı