"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bilboardlardaki Hadis-i Şerif

Dr. Aytekin COŞKUN
19 Ocak 2022, Çarşamba
Darüsselâm’da sokaklarda ilginç olan birçok şeyi görebilirsiniz. En ilginç olanı dev skorboardda hadis-i şerifin olması. Şehrin en merkezî kısmında dev skorboardda Peygamberimizin (asm) hadisini, Svahili dilinde yazmışlardı. Bu çok ilginç gelmişti. Şöyle yazıyor: “Resulün yolunda ve öğretilerinde hiçbir rahatsızlık, bitkinlik, umutsuzluk ve ümit kaybı yoktur. Elçi bütün bunlara karşı büyüdü.”

Zanzibar Adası

Zanzibar, Şiraz’dan gelen İranlı göçmenler tarafından kurulmuştur. Adı “zencilerin sahili” anlamındaki Farsça “zangi bar”dan gelir. 1503-1698 yılları arasında Portekiz hakimiyetinde kalan ada, 1698 yılında Umman Sultanlığı denetimine geçmiştir. 12 Ocak 1964’te yönetim devrilmiş, 26 Nisan 1964 tarihinde ise özerk bölge olarak bir parçası olduğu Tanzanya’ya bağlanmıştır. 

Zanzibar oldukça küçük bir ada. 4-5 günlük bir tatile pek çok aktivite sığdırabilirsiniz. Bütün adayı kendi aracınızla bir seferde turlamak isteseniz, bunu 6-7 saatte yapmanız mümkün. Dikkat: Direksiyon sağ tarafta. Zanzibar’a eğer gelirseniz, adanın da merkezi olan Stone Town’a gitmenizi tur operatörleri ifade ediyor. Fakat bizim amacımız gezi değil ve zaten sadece uçaktan seyrettiğimiz bir adadan bahsediyorum. Stone Town’da deniz kenarında pek çok salaş kafe/restoran ya da kalınabilecek çok yerlerin olduğunu söylediler.

Peygamberimizin (ASM) sözleri bilboardlarda

Darüsselâm’da sokaklarda ilginç olan birçok şeyi görebilirsiniz. Tipik Afrika’nın yapıları tabiî, en ilginç olanı dev skorboardda hadis-i şerifin olması. Şehrin en merkezî kısmında dev skorboardda Peygamberimizin (asm) hadisini, Svahili dilinde yazmışlardı. 

Bu çok ilginç gelmişti. Şöyle yazıyor:

“Resulün yolunda ve öğretilerinde hiçbir rahatsızlık, bitkinlik, umutsuzluk ve ümit kaybı yoktur. Elçi bütün bunlara karşı büyüdü.” 

Tercümede eksiklik olabilir, bu manada bir hadis. Tekrardan havalimanına doğru ilerlerken rastladık bu tabloya. Gördüklerimizi paylaşmaya çalışıyorum. Başşehrin içinden geçerek havalimanına gidiyoruz. Etrafımıza bakıyoruz farklı bir şeyler görmek için, gerçekten çok yol almaları gereken bir durumdalar. Bununla birlikte inşallah gelecekte buralarda güzel işler olabilir, diye düşünüyorum. Tipik Afrika beldesi olarak bildiğimiz bir başşehir.

Havalimanı tecrübelerimiz

Havalimanından çıkışta çok zorladılar bizi. Bilgisayar testleri falan derken tam beş polis noktasından geçtik, tek tek hepimizi yeniden sorguladılar. Özellikle yeşil pasaportumuzun olmasına rağmen yine de vize istediler, çok ilginç. Genel cerrahi uzmanı olduğumu, doktor olduğumu, spesiyalist pasaport taşıdığımı söylememe rağmen çok kabul görmedi. Şu an üç doktor arkadaş, Ahmet Necip Hocam çocuk cerrahı, Mustafa Yanık Hocam göz doktoru ve ben Tanga’ya doğru yola çıkıyoruz, diğer ağabeyler malzemelerle birlikte bizden önce kara yolu ile gittiler. Bütün eşyalarımızı zor da olsa geçirdikten sonra hepsini bir minibüse koyarak, 400 km daha yol gidecekler. Yolların bizim ülkemizdeki gibi olmadığını da hatırlatmak isterim. Safari tarzında bir yol. İlâçlarla beraber sarf malzemelerini arabalara yükleyerek devam etmeleri iyi oldu, çünkü onları başka şekilde kampa ulaştırmamız zor olurdu. Şu an onlar Tanga bölgesindeler. Biz de inşallah akşama Tanga’da olacağız, evet (dün) 2021 Ekim 28’i itibari ile yola çıktık bugün ayın 29’u hâlâ kampa ulaşamadık. Afrika aşkı böyle, çok hızlı seyir yapamıyorsunuz, ama olsun. 

Yeni gençlere ihtiyaç var

Bunlar da güzel şeyler, keyif alıyoruz. Rabbim inşallah nasip eder başka zamanlarda da gelebiliriz, ama her geçen gün hem bedenimiz hem de sağlığımız artık yavaş yavaş elvermeyecek gibi; gençlere bu işi devretmemiz gerektiğine inanıyorum. Daha önce de bahsettiğim ilginç şeylerden bir tanesi; şeker kamışını, suyunu sıkarak içiyorlar. Bizde kahve yapıp içerler ya aynı şekilde. Bunun yanında muzu da kızartarak satıyorlar. Yol boyunca avokadonun çok büyüklerini gördüm. Mangoları söylemiyorum artık.

Ülkelerini yeniden imar etme noktasında ve gelişme noktasında ciddî çalışmaları var, güzel olacak inşallah. Başşehrin içinden TEM benzeri bir otoyol geçirmeye çalışıyorlar. Hint Okyanusu’na komşu bütün ülkeleri bağlayan bir yol olacakmış. Her taraf yapım işi ile çamura bulanmış durumda, bu arada bu yolu yapan bir Türk firması imiş. Bu otoyolun, birçok Afrika ülkesinden geçerek bu ülkeleri direkt olarak Hint Okyanusu’na ulaştıracak bir yol olduğu söyleniyor. Buranın insanı değişim içinde belki, ama hâlâ çok mesafe almalılar. Öncelikle düşüncelerinde ciddî değişim gerekli. Sıcakların etkisi ile insanların hareketlerinde ciddî bir yavaşlık söz konusu. Her yerde şu cümleyi duymanız mümkün. ‘HAKUNA MATATA’: Sorun yok, sakin ol.

Afrika’da değişim, öncelikle zihinlerde olmalı

Afrika halkının önce düşüncesi değişmeli. Afrika halkı, sıcağın da etkisi ile her daim: “Bulursam yerim, bulamaz isem aç kalır ya da beklerim.” düşüncesinde. Öncelikle bu hissiyatlarının değişmesi gerekli ve buna yönelik hedef koymaları gerekli. Çoğu iyi niyetli insanlar, ama maalesef tembeller. Öncelikle zihinlerde tembelliğin ortadan kalkması lâzım ki davranışlara sirayet etsin. Akıllarında bunun yıkılması lâzım; sabahleyin bıraktığınız yerden akşam tekrar geçerseniz, o kişiyi orada oturuyor ya da duruyor görebilme ihtimaliniz çok yüksek. Bunun değişimi için söz değil; biraz daha hareket, aktivite gerekli diye düşünüyorum. 

Bir gün öncesinden, yapılacak ameliyatlar konusunda bilgi veren çocuk cerrahı ağabeyimiz; Ahmet Necip Hocamız. Çok titiz bir cerrahımız. Bu küçük Afrikalı’da göbek fıtığı vardı. Ellerine sağlık; ameliyatını yaptı, ertesi gün taburcu ettik. Bu arada yaptığımız bütün ameliyatların takibini yapıyor, oradaki hekim arkadaşlar ile sabahları vizit atıyoruz. Gidişatı da takip ediyoruz.

Tanga Bölgesi

Gideceğimiz yer güzel bir yerdir diye de umuyoruz. Tanga bölgesi; özellikle Hint Okyanusu’na körfezi olan bir yer, Tanzanya’nın kuzeybatı tarafında, Kenya’ya komşu, Hint Okyanusu’nun oluşturduğu muhteşem bir koya sahip bölge. Bakalım göreceğiz inşallah; uçağımızı bekliyoruz, charter uçakla çıkacağız, dolmasını bekliyoruz. Öncelikle Zanzibar’a, oradan Tanga’ya geçeceğiz, herkese selâmlar. 

İlk sabahımız

Selâmün Aleyküm. Hayırlı sabahlar diliyorum, güzel bir günün sabahında kuş cıvıltılarının altında uyandıktan sonra tropik meyve ağaçlarının gölgelediği bungalov tarzı bir mekânda sabahlamak kısmet oldu. Kaldığımız yer çok güzel; tropik ağaçlarla dolu, Hint Okyanusu’nun kenarında, bungalov tarzı evlerin olduğu sayfiye alanı. Seneler önce dikilmiş yüzyıllık ağaçların olduğu bir mekândayız, genelde tek tek kalıyoruz. Çok şükür ki; bugün itibari ile öncelikle yapılan kuyuların açılmasını, yetimhanenin açılmasını, ameliyatların yapılacak olduğu hastanenin ziyaretini bugün yapacağız inşallah. On dört kişilik bir ekibimiz var; üç hekim, dört hemşire, yönetim ve gönüllü kadrosu ile tam bir ekibiz. Sabah kahvaltımızın saat 08:00’de olduğu söylendi. 

İlk günümüz; heyecan var, daha sonra inşallah her şey güzel olacak.

Kampta ilk gece

Biraz geceden bahsetmek istiyorum; ilk gecemiz çok güzel geçti, bütün ekip olarak. Beraber önce akşam yemeğini yedik, sonra oturup sohbet ettik. Bu hizmetlerin insanların kalplerine, gönül tellerine ne kadar dokunduğundan bahsettik. Ama bununla birlikte, gelecekte yurdumuzda yapılması gerekenler konusunda düşüncelerimiz ortaklaştı. Yurdumuzdan uzakta da olsak, bizim gençlerimizin durumu burada bile bizleri etkiliyordu. “Gençlerimizin gelecekleri nasıl olmalı?” sorusu üzerine, tavırlarımız hemen değişti. Bu hepimizin yarası idi. Bununla birlikte hepimizin ‘Nur Risalelerini’ tanıyor olmamız, sohbetimizin konusunu birden Nurlar’a çevirivermişti.

23. Söz’de: “İşte, insan, Cenab-ı Hakk’ın böyle antika bir san’atıdır. Ve en nazik ve nazenin bir mu’cize-i kudretidir ki, insanı bütün esmasının cilvesine mazhar ve nakışlarına medar ve kâinata bir misal-i musağğar suretinde yaratmıştır.” Bediüzzaman böyle sesleniyordu bizlere.

Ayrıca; “Bir meydan-ı imtihana atılmış, nihayetsiz sukut ve suuda giden iki yol onun önünde açılmış bir mu’cize-i kudret ve netice-i hilkat ve acube-i san’at olarak şu dünyaya gönderilmiştir.” diyordu. İnsan dünyaya cihazlar ile beraber, netice-i hilkat olarak, acayip bir sanat olarak gönderilmiştir. Onun muhteşem bir vazifesi vardır, o iki yol ayrımındadır; ya nihayetsiz sukuta ya da nihayetsiz suuda gidecektir. İşte biz de tam bu noktadan hem kendimize hem gençlerimize bakmaya çalıştık.

Dolayısıyla; ‘Önünde iki yol var.’ manasıyla cümleye başlayan ve insanın mutlak olarak Cenab-ı Hakk’a kul olması noktasındaki, kendisine verilen cihazları kullanma noktasındaki göz, kulak, kalp, akıl, ruh, nefis vb. hasselerin boşuna verilmediğinden bahseden Bediüzzaman’ı konuştuk. Cenab-ı Hak bizlere cihazlar vermiş ki; Rabbimizi bilelim, bu cihazların kıymetini anlayabilelim, bunları sadece ve sadece Cenab-ı Hakk’ın yolunda kullanabilmenin gayreti içerisinde olalım. Bunun da yetmediğini, dolayısıyla bizden sonraki nesillere bu bakış tarzının ifade edilmesi gerektiğini anlatmaya ve anlamaya çalıştık, o gece hepimiz. Tanzanya’dan ülkemin gençlerine selâm gönderdik, onların kulaklarını çınlattık.

Hedefe kilitlenmek

Bir arkadaşımız sohbet sırasında şunu anlattı, bizlere. Coca Cola firması, bilmeyenimiz yoktur; hedeflerini internet üzerinden şöyle açıklamışlar: Dünyanın herhangi bir yerinde, en ücra köşesi bile olsa, en fazla 500 metre yürüyerek kola sahibi olabilmeli ve onu içebilmelisiniz. Biz de buradan yola çıkarak gerçekten çok güzel bir hedef olan bu söylemi, kendimize uyarladık. Şöyle diyoruz: Dünyanın herhangi bir yerinde de olsanız, en ücra köşesinde bile olsa, 500 metre yürüdüğünüzde BİR MEDRESEYE, BİR RİSALE-İ NUR ESERİNE, KUR’ÂN-I KERÎM’E DOKUNABİLMELİ, ONLARI BULABİLMELİ, OKUYABİLMELİ diye bir hedef koymaya çalıştık. Gecemizin en önemli gelişmesi bu oldu. Rabbimin bugünün hatırına, bu şartlardaki niyetimizi halis olarak, bu şekilde kabul etmesi için de duâda bulunduk. Demek ki duânın vakti, Tanzanya’da gelmiş. Rabbim nasip eylesin; bugün dediğim gibi su kuyusunun açılışı, yetimhanenin açılışı, mescidin açılışı ile birlikte hastaneye giderek hastaneyi tanıma fırsatı bulacağız.

 

Malzemelerimize çocuk gibi bakıyoruz

Bazı malzemelerimizi, ilâçlarımızı gümrükten çıkarırken çok zorlanmıştık. O yüzden artık çok kıymetli olan bu malzemelerimizi, adeta çocuk sever gibi seviyor ve yanımızdan ayırmıyoruz. Tanzanya Havalimanı’nda bize çok zorluk çıkardıklarından, onların arasında ayrım yaparak ihtiyaç kadarını her gün hastaneye götürme kararı aldık. Dolayısıyla biz de o malzemelerimizi inşallah şimdi en iyi şartlarda kullanmak için çaba sarf edeceğiz. Çok güzel bir yerdeyiz. Afrikalı kardeşlerle beraberiz; inanılmaz insanlar, ama her şekilde insanız. Risale-i Nur’un ve Kur’ân’ın bakışıyla insan kâinatın halifesidir. Arzın halifesi manasıyla baktığımızda renk, dil, din, ırk, hiçbir şekilde hiçbir ayrımın yapılmaması gerektiğini de söylüyor ve biliyoruz. Rabbim bu güzel günlerimizi inşallah daha güzel günlere tebdil eder. Vatanlarımızdan kilometrelerce uzakta olduğumuz, Tanzanya’nın Tanga şehrinin Pangani bölgesinden sizlere bugünlük selâ m ediyorum.

 

DEVAM EDECEK

Okunma Sayısı: 4140
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Zübeyir

    20.1.2022 14:18:05

    Allah razı olsun. Bu çalışmalarınız 'doğru İslamiyeti' göstermek adına manidar ve bizleri de memnun ediyor. Var olun.

  • Hüseyin

    20.1.2022 09:57:14

    Manen de intihar edemezsin! Cenab-ı Hak sana ibahe (Mübah ve helâl) suretinde verdiği hayatı intihar ile hâtime çekemezsin, gözünü çıkaramazsın ve manen gözü kör etmek demek olan gözü verenin rızası haricinde harama sarfedemezsin. Ve hâkeza kulağı ve dili ve bunlar gibi cihazatı harama sarfetmekle manen öldüremezsin. Ve eti yenilmeyen hayvanını lüzumsuz tazib edip katledemezsin. Ve hâkeza. (Barla Lâhikâsı, s. 292.)

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı