"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cemaatler gençlere ne öğretiyor? (2)

Bilal Said PARLAKOĞLU
20 Ağustos 2019, Salı
Küçük yaşlarımdan beri Nurcu olduğunu gizlemeyen çeşitli vesileler ile bunu iftiharla ifade eden birisi olduğumu ifade etmiştim. Bunun neticesi olarak insanlardan ilginç tepkiler aldığımı ve bunun insanların önyargılarından kaynaklandığını önceki yazımda ifade etmiştim.

Bu meseleye biraz daha eğilmek ve cemaatler hakkındaki bazı yanlış algıları yıkmak için kendi hayatımdan örnek vererek bazı gerçekleri ifade etmek istiyorum.

Ben adalet, meşveret, insaniyet ve hürriyet gibi Kur’ânî kavramları mensup olduğum cemaat içerisinde Risale-i Nurlar yardımı ile öğrendim. Bana şahitlik edecek nice imanlı gençleri de gösterebilirim. Onlar da bu ifadelerimin altına tereddütsüz imza atacaklardır. Okuma meselesine gelince. Fikir kuraklığının yaşandığı şu güzel ülkemde cemaatler, bilhassa Nur Cemaatleri, en fazla kitap okuyan ve vatan ve milletin maddi ve manevi saadeti için en fazla endişelenen insanları bünyelerinde barındırır. Biz okumadan geçirdiğimiz her günü yaşanmamış kabul ederiz... 

Durum böyleyken cemaat mensubu olan gençlere kitap okumalarını tavsiye etmek biraz abes kaçmaktadır. Tıp, Genetik, Astronomi, Hukuk, Mühendislik ve daha birçok bilimsel alanda okuyup kendini fazlasıyla geliştiren binlerce imanlı cemaat mensubu gençler var. Bu gençler kendi alanları ile alakalı eserleri de büyük ilgi ile okuyorlar hem maddi hem de manevi cihetten fikir dünyalarını besliyorlar. Öte yandan bize şiddetle, okuduğumuz dini kitaplardan, başka kitapları da okumamızı tavsiye eden insanların maneviyata dair ne kadar kitap okuduklarını merak ediyorum.

“Vicdanın ziyası, ulûm-u diniyedir. Aklın nuru, fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecellî eder” diyen bir Üstad’ın eserlerini okuyan gençliğin, bilimden ve teknolojiden uzak kalmasına nasıl ihtimal verebilirsiniz? Yarım kalmış bir kemalata tenezzül eder mi bu gençlik?

Yine de ısrarla her cemaat mensubuna aynı kıvamda ve aynı tonda, ezberden okur gibi, verilen tavsiyeler, cemaatler hakkında ne kadar yanlış ve keskin önyargılar bulunduğunu gösteriyor. Buna bir de özgüven eksikliği olan insanların, kendi suçunu cemaatine yıkması eklenince…

Biz imanlı İslâm gençliği, bulunduğumuz cemaatlerde yaptığımız iman ve Kur’ân hizmetini kendi hür irademiz ile isteyerek yapıyoruz. Daha da ötesi biz bunu yapmaya kendi ruhumuzda ihtiyaç hissediyoruz. Kimse irademize ipotek koyup bunu yaptırıyor değil. Aklımız da kimsenin cebinde değil. Kaldı ki Kur’ân’dan aldığımız dersler bize sürekli düşünmeyi, akıl etmeyi, ibret almayı tavsiye ediyor. Peygamberimiz (asm) de bunu ders veriyor. Her fırsatta düşünmeyi, akıl etmeyi tavsiye eden ve fikir hürriyetini asırlar öncesinde dünyaya getiren bir dinin ümmetiyiz.

Kendi sözünün bile mihenge vurulmadan kabul edilmemesi gerektiğini söyleyen Bediüzzaman Said Nursî’nin eserlerinden ders alıyoruz biz. Aklımız başkalarının cebine sığacak kadar küçük değil. Ancak ısrarla bize aklımızı kimsenin cebine koymamamız gerektiği söyleniyor. Acaba önyargı gözlüğü ile bunu bize ısrarla tavsiye edenler kendi akıllarını kendi ceplerinden ve kendi dünyevi menfaatlerinden dışarı çıkarabiliyorlar mı? Merak ediyorum…

Bilim, fen, felsefe… Bunlara ciddi manada kıymet veriyoruz. Fakat elbette tapınacak derecede görmüyoruz bunları. Maddeye dair hakikatler İslâm dininin haklılığını göstermek ve İslâm’ın üzerindeki lekeleri temizlemekte bize yardım ettiği için merakla araştırıyor ve öğreniyoruz.

Matematik, fen, felsefe, fizik, kimya, biyoloji, astronomi bilmeyen bir insanın yaratıcıyı araması ve bulmasının çok zor olduğunu biliyoruz. Hakiki imanı elde etmenin yolunun Kâinatı tanımaktan geçtiğini ve bunun da bilim ile elde edildiğini emin olun çok iyi biliyoruz. Sırf dünyamız için değil, ahiretimiz için de bilimi öğrenmemiz gerektiğini düşünüyor ve bazı noktalarda bilime sanılandan daha fazla önem veriyoruz. Bilimi bir araç olarak görüyor ve bu nedenle bilimi dinin ve inancın bir alternatifi olarak değil yardımcısı olarak kabul ediyoruz. Fakat inatla bize ‘bilime önem verin’ diyenlerin ne kastettiklerini gerçekten çok merak ediyoruz? Bizi yanlış tanıdıklarını ve önyargılarını yıkıp bizi tekrar tanımaları gerektiğini düşünüyoruz. İslâm dininin bilim ile çatıştığı varsayımından da vazgeçmelerini temenni ediyoruz.

Gelelim “Tiktok” meselesine. Bizler, yani imanlı İslâm gençleri, sandığınızdan daha rasyonel düşünüyoruz. Zamanın kıymetini bildiğimiz için malayani şeylerden oldukça uzak duruyoruz. Bu yüzden “tiktok, snapchat vs.” gibi uygulamalar ile vakit kaybetmemeye çalışıyoruz. Kaldı ki özgüven eksikliğimiz yok ki kendimizi beğeniler ve sosyal medyadan gelen yorumlar ile tatmin edelim. Bizler hayali bir dünyada yaşamıyoruz. Gerçek hayatın içinde gerçek meseleler ile uğraşıyor ve kendimize ciddi bir saygı duyuyoruz. 

Bizim için bu tarz uygulamalar hürriyet değil, insanların beğenisi ve teveccühüne muhtaç olmuşluğun göstergesi olan bir esaret ortamı aslında. Bizler gerçek hürriyeti yaşıyoruz. İnsanların beğenisi ve şöhret uğrunda kendimizden ve değerlerimizden taviz vermiyoruz. Eğer bu noktalarda önyargılarınız var ise bir gün oturun önyargılarınızı bir yana bırakıp cemaat mensubu bir genç ile siyaset, bilim, fen ve felsefe konuşun. Gençliğin boğulduğu şu karanlıkta, bilhassa Nur gençliğinin, nasıl ışıl ışıl parladığını göreceksiniz.

Fırsat bulursanız Yeni Asya Nur Cemaati mensubu bir genç ile -lise, üniversite fark etmez- oturup; adalet, cumhuriyet, hürriyet, demokrasi, meşveret konularında konuşun. Eminim Bediüzzaman Said Nursî’nin eserleriyle nasıl çağları aşan bir eğitim verdiğini hayretle göreceksiniz. Kur’ân hakikatlerinin, her şeyin karardığı şu çağda, bu genç dimağları, hürriyet ve adaletin ışığı ile nasıl aydınlattığını, gençliğin yalpaladığı bu asırda Risale-i Nur’un genç akılları istikametle nasıl beslediğini göreceksiniz, “Vatanın menfaati bu gençlerdedir” diyeceksiniz.

Cemaatler hakkında önyargılarınızı ve korkularını bir kenara bırakın gelin birbirimizi önyargısız bir şekilde gerçek şeklimiz ile tanıyalım. Bizi başkalarının dilinden değil kendi dilimizden dinleyin. Zaten çok vurguladığınız bilimsel rasyonellik de bunu gerektiriyor.

Okunma Sayısı: 3961
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Said YÜKSEKDAĞ

    20.8.2019 16:20:04

    Tebrik ederim kardeşim.Yazının altına ben de imzamı atıyorum. Çünkü düşüncelerimin tercümanı olmuşsun. Yazılarının devamını bekliyorum.

  • Oğuz Yiğiter

    20.8.2019 05:53:13

    Tebrikler, dualar...

  • Necati

    20.8.2019 00:21:32

    Tebrikler kardeşim. Sizin gibi gençler okudukça, yazdıkça ve konuştukça Türkiye nurlanacak, aydınlanacak. Muhabbet barış kardeşlik kuvvet bulacak.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı