Öncelikle 51 yıldır tavizsiz istikrar çizgisinde yayın yapan gazetemiz Yeni Asya’nın yayın hayatına başlama yıl dönümünü huzurlarınızda kutlamak istiyorum. Yeni Asya’nın bir okul olduğunu herkesten duyuyoruz, ama bizzat yaşadığım için söyleyebilirim ki ben bu okulda gerçekten çok şey öğrendim ve benim için okuma yazma bilmezken karikatürlerine ve fotoğraflarına baktığım gazetede bugün ucundan kıyısından bir iki kelime yazabiliyor olmak çok büyük bir şükür kaynağı. Allah istikametten ayırmasın ve ayak izlerini izlediğimiz ağabeylerimiz başta Zübeyir Gündüzalp ve Mehmet Kutlular olmak üzere hizmeti şahsî kemalatlarının önünde tutan dâvâ arkadaşlarımız gibi hizmet edebilmeyi nasip etsin, inşallah.

ATAKAN

Geçtiğimiz hafta gündem epey yoğundu. Listenin başında elbette sosyal medyayı ikiye bölen Atakan çocuk var. Soyadını bilmiyorum, ama söyleme ihtiyacı da hissetmiyorum. Eminim sokakta çevirdiğim 10 kişiden 9.5’u şu an Atakan’ı tanıyordur. Tabi sosyal medya kullanmıyor ve televizyon izlemiyorsanız bilmiyor olabilirsiniz. Atakan adındaki ve 10 yaşındaki çocuk olduğu iddia edilen bir insan sosyal medyada dolanan videolarıyla dahiliğinden söz ettiriyor. İnsanları ikiye bölen ise çocuk hakkındaki düşünceleri. Bir kısmı bu dahi çocuğun Türkiye’de harcanacağını, değerinin bilinmeyeceğini söylüyor. Bu kısma Atakan’ın kendisi de dahil. Diğer kısım ise şu anda bu çocuğa medya yoluyla çok büyük bir eziyet edildiğini ve çocukluğunu yaşamasına da izin verilmediğini söylüyor. Şu ana kadar izlemiş olduğum videoları göz önünde bulundurarak müsaadenizle ben bu iki argümana da katılmayarak olaya kendi hipotezimle dahil olmak istiyorum. Arkadaşlar Atakan bir çocuk değil. Hatta insan olduğundan bile şüpheliyim. Allah u Teâlâ’nın bizleri imtihan etmek için yaratıp aramıza karıştırdığı bir canlı olduğu kesin. Yok 10 yaşındaymış, çocukmuş...  Bunlara inanmam söz konusu bile değil.

UZAYLI

Bir film vardı hani belki biliyorsunuzdur bir aile yetimhaneden kız çocuğu alıyorlardı, evde dönen türlü çeşit akıl almaz olaylardan sonra çocuğun aslında 35-40 yaşlarında bir kadın olduğu, ama büyümeme hastalığı olduğu için küçük göründüğü ve psikolojik rahatsızlıkları olduğu ortaya çıkıyordu. Benjamin Button değil, karıştırmayın. Ama o da şu anda güzel bir örnek olabilir açıkçası. Yani arkadaşlar, her şeyi kabul edebilirim inanın. Uzaylıların bizimle iletişim kurmaya karar verdiğini ve dikkat çekmesin diye aramıza 10 yaşlarında görünen bir arkadaşlarını gönderdiğine bile inanırım. Onu da çok şey yapamamışlar zaten, gözü göz değil o çocuğun. Bakın çocuk dedim yine.  İnsanın aklıyla oynuyor yemin ederim ki. Vatana millete biraz faydası dokunur mu bilemem. Pek çok şey olmak istiyormuş şu anda. Filozof, Cumhurbaşkanı falan çok uçuk hayalleri var. Kendine özel tek kişilik okul kurulması gerektiğini düşünüyormuş. Her şeyden önce insan olmaya dâvet ediyorum seni Atakan’cım. Öyle kameraların önünde anneni kışkışlamakla özel eğitime lâyık olamazsın. 

MEDYAYA HARCATMAYIN

Vallahi hayatımın herhangi bir bölümünde anneme “Seni şöyle alalım” deseydim kendimi saniyeler içerisinde kibritçi kız olarak bulurdum her halde. Bir keresinde bakkaldan dönerken paranın üstünü harcamamamı söylemesine rağmen dondurma almıştım da camdan baktığı için yakalanmıştım. “O dondurma bitmeden seni eve almayacağım” demişti. Ağlaya ağlaya yemiştim dondurmanın kalanını. Sonra da komşuya kaçmıştım. Hem suçlu hem güçlü şuna bak. Bir kere de gece uyumuyoruz konuşuyoruz diye ablamla ikimizi kapıya koymuştu. Neden böyle bir şey yaptın diyorum “Kızıyordum size milletin yatağı yok odası yok diye” diyor. Süper bir çözüm valla o gün bugündür saat 10 oldu mu olduğum yerde uyuyakalırım. Buradan Atakan’ın annesine sesleniyorum. Hanımefendi çocuğunuzu biraz şöyle alın. Şöyle biraz kameralardan uzağa. Nasıl istiyorsanız öyle yetiştirin. Hatta beyefendi hazretleri nasıl yetiştirilmek istiyorsa öyle yetiştirin. Ama bu çağın hastalıklı medyasına harcatmayın. Hadi bakalım, haftaya görüşmek üzere. Esen kalın!