"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bülbül

Cenk ÇALIK
04 Ocak 2020, Cumartesi 01:07
Bülbülleri genellikle hazin ötüşleri ve özellikle de şairlerin şiirlerinden tanıyoruz.

Edebî eserlerde ve halk arasında hep hüzünle sembolize edildiğini müşahede ediyoruz. Peki, bu bakış açısı İlâhî gayeye muvafık düşüyor mu? 

Yani, Rabbimiz bülbülleri sadece hüzünle hatırlamamız için mi yaratmıştır? Hüzünle bağdaştırarak doğru yapıyor muyuz? Yaratılmasında başka gayeler var mıdır? Eğer varsa bu gayeleri nasıl özetlemek gerekiyor? Bütün bu soruların cevaplarıYirmidördüncü Sözde mevcut. 

İlgili kısmı okuyarak anlamaya çalışalım: “Meselâ, meşhur bülbül kuşu, gülün aşkıyla maruf o hayvancığı, Fâtır-ı Hakîm istihdam ediyor. 

Beş gaye için onu istimal ediyor:

Birincisi: Hayvânat kabileleri namına, nebâtat taifelerine karşı olan münasebât-ı şedideyi ilâna memurdur. 

İkincisi: Rahmân’ın rızka muhtaç misafirleri hükmünde olan hayvânat tarafından bir hatib-i Rabbânîdir ki, Rezzâk-ı Kerîm tarafından gönderilen hediyeleri alkışlamakla ve ilân-ı sürur etmekle muvazzaftır. 

Üçüncüsü: Ebnâ-yı cinsine imdat için gönderilen nebâtâta karşı hüsn-ü istikbali herkesin başında izhar etmektir.

Dördüncüsü: Nev-i hayvânâtın nebâtâta derece-i aşka vasıl olan şiddet-i ihtiyacını, nebâtâtın güzel yüzlerine karşı, mübarek başları üstünde beyan etmektir. 

Beşincisi: Mâlikü’l-Mülk-i Zü’l-Celâli ve’l-Cemâli ve’l-İkramın bârgâh-ı merhametine en lâtif bir tesbihi, en lâtif bir şevk içinde, gül gibi en lâtif bir yüzde takdim etmektir.” (Sözler, s. 394-395)

Demek ki bülbülün beş önemli gayesi varmış. Biz insanoğlu olarak tek gayeye indirmişiz. Anladığımızı zannettiğimiz o tek gayeyi de maalesef doğru idrak edememişiz. Şimdi bu eksik ve yanlış anlamaları telâfi etmek için birlikte yaratılış maksatlarını düşünmeye çalışalım.

İlk gayede hayvanat kabileleri adına bitki taifelerine şiddetli münasebeti ilân ettiğini müşahede ediyoruz. Malûmunuz bitkiler olmazsa, hayvanlarda olmayacaktır. Bu kadar bitkilere muhtaç olarak yaratılan bütün hayvan türleri adına bülbül ötmesiyle sadece güllere değil bütün bitkilere olan ihtiyaçlarını haykırmaktadır.

İkinci gayede bülbüllerin Rabbimiz tarafından görevlendirilmiş bir hatip olduğunu anlıyoruz. Hitabeti yani ötmesi  Cenab-ı Hak tarafından gönderilen hediyelerin alkışlanması ve tam bir mutlulukla ilân edilmesi görevini ifa ediyor. Ne muhteşem bir yorum değil mi? Her bülbül ötmesi aynı zamanda beslenen her canlının memnuniyetini ifade ederken aynı zamanda bülbül tarafından da kâinata duyurulması manasını taşıyor.

Üçüncü gayede bütün hayvan âleminde hususan kendi cinsi içinde güzel karşılamanın ifadesidir. Tabir-i caizse bir devlet başkanı nasıl başka bir devlet başkanını ziyarete gittiğinde devlet bandosuyla resmî bir tören düzenleniyorsa, aynı şekilde bütün hayvan âlemi adına bülbül öterek güzel karşılama vafizesini deruhte ediyor.

Dördüncü gayede ise hayvan ve bitki taifeleri arasındaki bağın aşk mertebesi kadar yükseldiği ve adeta bu aşkın aynı zamanda ihtiyaçtan ileri geldiği belirtilmektedir. Bitkilerin güzel yaratılan yüzleri nazara verilerek beyanın yani bülbülün ötüşünün bu yüzlerin hemen üstünde olduğu anlatılmaktadır.

Beşinci gayede, bülbülün ötmesinin aynı zamanda tesbih manasına geldiği, yani bülbülün zikri, ibadeti olduğu ve bunu da içinden gelerek son derece motive bir şekilde ibadetini ifa ettiği nazara verilmektedir.

İlerleyen pasajlarda bülbüllerin sadece beş gayeye münhasır olmadığı ve başka gayeler de olduğu ifade edilerek vazifelerin ifası için aldığı ücretten de şu şekilde bahsedilmektedir:

“Amma o bülbülün cüz’î maaşı ise, o tebessüm eden ve gülen güzel gül çiçeklerinin müşahedesiyle aldığı zevk ve onlarla muhavere ve konuşmak ve dertlerini dökmekle aldığı telezzüzdür. Demek onun nağamât-ı hazînesi, hayvanî teellümattan gelen teşekkiyat değil, belki atâyâ-yı Rahmâniyeden gelen bir teşekkürattır.” (Sözler, s. 395)

Görülen o ki güzel yaratılan çiçekler bize zevk verdiği gibi bülbüllere de zevk vermektedir. Hatta konuşmak, iletişim kurmak ve dertlerini dökmekten de lezzet almaktadırlar. Ayrıca, yazımızın başından beri ifade etmeye çalıştığımız gibi insanoğlu olarak bizler bülbülün ötüşünden tek mana anlamışız ve o mananın da yanlış anlamadan ibaret olduğunu görüyoruz. Zira, bülbülün ötmesi elemler, şikâyetler değil Rabbimizin hediyelerine bir teşekkür olduğunun tekrar altını çizmemiz gerekiyor vesselâm.

Not: Konunun detayını, Euronur.tv ve Yeni Asya sitelerinde yayınlanan “Risale-i Nur’da bülbülün tefekkürü”  adlı video dersimizi izleyebilirsiniz.

Okunma Sayısı: 2852
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • A. AYDIN

    4.1.2020 09:42:22

    "Süleyman kuş dilin bilir dediler Süleyman var Süleyman'dan içeri." Demek kâinatın tercümanı olan Kur'an'ı dinlemeden kuşları anlamaya çalışanlar, anladıklarını sanmışlar. Ama yanlış anlamışlar. Risale-i Nurlar, kuşlara kadar hayatın ve hadiselerin dilini doğru anlamamızı sağlıyor. Elhamdülillah. Yazınız bu dile dikkati çekiyor. İşte en geniş iletişim dili!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı