Beykoz’dan ailecek geçerken Merkez Camisinde yazılan bir Hadis-i Şerif dikkatimi çekti:
“Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir. Kim bir Müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah Teâlâ o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir Müslümanın ayıp ve kusurunu örterse, Allah Teâlâ da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter.”1
Bu hadisi daha öncede defalarca duymuş olmama rağmen o anda ruhumda fırtınalar koptu. Eşim bendeki değişimi fark ederek ne olduğunu sordu. Bu hadisten bahsettim. Gayr-ı ihtiyarî bu hadisle sohbetlerimiz ve hizmetlerimiz arasında bir bağ olduğunu düşündüm.
Modern insan çıkmazı!
“Modern insan” kalabalıklar içinde yalnızlığı tüm hücreleriyle yaşıyor. İçini dökecek ve sıkıntısını giderecek dostları etrafında bulamıyor. “Sosyal medyada 5000 arkadaşım var, ama içimi dökecek tek bir arkadaşım yok.” itiraflarını çokça işitiyoruz. Yalnızlık beraberinde çeşitli sıkıntıları da çekiyor. Gayr-ı meşru eğlence, içki, kumar, sanal arkadaşlıklar sıkıntıyı ve elemi arttırmaktan başka bir işe yaramıyor…
Bahtiyarlar taifesi
Diğer taraftan sayıları az da olsa bahtiyar gönül ehli var. Sohbetlerimizi düşünelim. En son sohbetten birkaç gün geçse bile ağabey ve kardeşlerimizin boynuna nasıl da sarılıyoruz! Kimse bize her derse gelenin boynuna sarıl demiyor. Buna rağmen içimizdeki muhabbet hissiyatı büyük bir şevkle sarılmamıza vesile oluyor. Bu saadetli ve huzurlu ortama sıkıntı, dert, elem girebilir mi? Gün boyu menfî hadiseler yaşasak bile akşamki sohbette sıkıntımızdan eser kalabilir mi? Mezkûr hadiste belirtilen ihtiyaç ve sıkıntıları giderme müjdelerine sohbetlerimizde nail oluyoruz. Zannımca her birimiz diğerimiz için terapist hükmündeyiz dersek mübalağa etmiş olmayız…
Düşünelim ve şükredelim
Ne büyük bir nimetin içindeyiz değil mi? Uh-revî sevabı bir yana peşin bir ücret olarak dem ve damara işleyen huzur ve saadet içindeyiz. Hatta şu an dünyada yaşayan 8 milyar insan içinde en mutlu, huzurlu, dertsiz, kedersiz insanların Risale-i Nur talebeleri olduğunu pek çok lâhikalardaki pasajlardan öğreniyoruz. Bu durum aynı zamanda; “Nurlarla ya okumak veya okutmak veya yazmak suretindeki meşguliyet, tecrübelerle kalbe ferah, ruha rahat, rızka bereket, vücuda sıhhat veriyor.”2 hakikatini akla getiriyor.
Bilen bilmeyene borçludur!
Dünyanın en keyifli ve kazançlı meşguliyeti içindeyiz. Pişman olma ya da zarar görme ihtimali yok. Her anımız iki cihanımızı tenvir ediyor. Bu nuru bulamayan kardeşlerimize yardım etmek için daha fazla gayret göstermeliyiz. Yüzlerdeki tebessüm bizi aldatmasın. O kardeşlerimiz kahvehane köşelerinde, iddia bayilerinde, borsa takiplerinden hiç memnun değiller. Ağızdan dökülen cümleler, her hadisedeki menfî fikirleri, ailevî ahvâlleri bunun en bâriz işaretleri… Günah, sıkıntı, dert içinde yuvarlanan kardeşlerimize yardımcı olmak elzemdir vesselam…
Dipnotlar:
1- Müslim, Birr 58; 2- Şualar, s. 418.